Çocukların koşa koşa gittiği kütüphane: Okutopya
- Litera
- 3 gün önce
- 4 dakikada okunur
Seda Aksoy Evren, Litera Edebiyat için bağımsız kitapçılarla yapacağı söyleşilerin ilkine Okutopya’yla başlıyor.

Çocuğunuzun okuma kültürünü geliştirmek için bir çocuk kütüphanesi mi arıyorsunuz?
O zaman Etiler’de yeşillikler içinde 3-10 yaş arasındaki çocuklara okuma sevgisi ve okuma alışkanlığını keyifle kazandırmak için kurulmuş Okutopya tam size göre.
Kütüphaneye üye olan çocuklar sadece özenle seçilmiş binlerce Türkçe ve İngilizce kitapları okuma şansını yakalamıyor. Aynı zamanda okuma etkinliklerine ve yazar sohbetlerine katılarak da okuma, yazma ve dinleme becerilerini geliştiriyor.
Okutopya’nın kuruluşu 2019 yılına dayanıyor ama bu güzel çocuk kütüphanesi fikri kurucusu Görkem Kantar Arsoy’un kalbinde çok önceden filizlenmeye başlamış.
Okutopya fikri nasıl oluştu? İlk defa ne zaman aklına geldi?
Amerika’da yaşadığım dönemde çocuk edebiyatına, okumaya ve yazmaya olan ilgim giderek derinleşti. Lise son sınıfta, evimizin karşısındaki kütüphane ve sonrasında üniversite yıllarında çalıştığım kitapçı adeta ikinci evim olmuştu. Duygusal olarak zorlandığım zamanlarda, okuduğum kitaplar bana arkadaşlık ediyor, güç ve umut veriyordu. O yıllarda kitaplarla, kitabevleriyle ve kütüphanelerle kurduğum bağ, Okutopya’nın tohumlarını attı. Her gittiğim yerde bir kitapçıya uğradığımda, içimden “Bir gün benim de böyle bir yerim olsun,” derdim.
Özellikle çocuk kitaplarına duyduğum sevgiyle hayalim; rengârenk kitaplarla dolu, çocukların kendilerini rahat ve iyi hissettikleri, yazarlarla buluşabildikleri, kitapların birlikte okunduğu, kahkahaların eşlik ettiği, çayların, kahvelerin demlendiği, duyguların ve fikirlerin paylaşıldığı bir yer yaratmaktı. Okutopya, işte tam da bu hayalin adı oldu.

Okutopya'nın en çok hangi özelliği ile bilinmesini istersin?
Okutopya, 3-10 yaş arası çocuklara yönelik 11.000’i aşkın özenle seçilmiş çocuk kitabıyla faaliyet gösteren, bağımsız bir çocuk kütüphanesidir. Amacımız, çocuklara erken yaşta kitap sevgisi kazandırmak ve bu sevgiyi kalıcı bir okuma alışkanlığına dönüştürmektir.
Kütüphanemizde yalnızca kitap ödünç verme hizmeti sunmuyoruz; aynı zamanda düzenli okuma saatleri, kitap kulübü buluşmaları, yazar söyleşileri ve yaratıcı okuma etkinlikleriyle çocukların okuma, yazma ve dinleme becerilerini geliştirmeye yönelik kapsamlı bir program yürütüyoruz.
Üyelik sistemiyle çalışan Okutopya’da, altı yıldır bizi düzenli olarak ziyaret eden, yüzlerce nitelikli kitapla buluşmuş, kütüphane kültürünü içselleştirmiş üyelerimiz bulunuyor. Bu süreklilik sayesinde çocukların gelişimlerini yakından gözlemleyebiliyor; kitapların onlarda nasıl bir bilişsel, sosyal ve duygusal etki yarattığını takip edebiliyoruz.
En çok bilinmesini istediğimiz özellik; Okutopya’nın sadece kitapların olduğu bir yer değil, çocukların kitaplarla, birbirleriyle ve kütüphane çalışanlarıyla bağ kurdukları; kendilerini ifade ettikleri, değerli ve güvende hissettikleri; birlikte düşünmeyi ve hayal kurmayı öğrendikleri, topluluk hissi yaşadıkları ve kitap sevgisiyle, kitapları konuşarak büyüdükleri bir ortam olmasıdır. Bu yönüyle Okutopya, klasik anlamda bir kütüphaneden çok daha fazlasıdır.

Türkiye'de bir çocuk kütüphanesi yaratmak iddialı bir hayal. Bu hayali yaşatırken ne tarz zorluklarla karşılaşıyorsun?
Okutopya tamamen bağımsız bir girişim. Bu bize büyük bir özgürlük alanı sunarken, aynı zamanda ciddi bir sorumluluk da yüklüyor. Her adımda sürdürülebilirliği sağlamak, özellikle bugünün ekonomik koşullarında hiç kolay değil. Ayrıca, dijital dünyanın hızla yayıldığı bir çağda, çocuk kitapları gibi kıymetli ama zaman zaman göz ardı edilen bir alanı canlı ve görünür tutmak için çok çalışmamız gerekiyor.
Aileler kitapları seviyor, çocuklarının okuma alışkanlığı kazanmasını istiyorlar; ancak şehir hayatının temposu, mesafeler, zaman kısıtları bu isteği düzenli pratiğe dökmeyi zorlaştırabiliyor. Kitapların iadesi bile zaman zaman başlı başına bir organizasyon gerektirebiliyor.
Tüm bu zorluklara rağmen, 2019’dan bu yana yolumuz kitaplarla, çocuklarla, hayallerle ve bu alanda derdi olan; çocuklarına okuma sevgisi kazandırmak isteyen ebeveynler ve öğretmenlerle kesişiyor. Bize kitap hediye edenler, elinden gelen desteği sunanlar, sırf bizi ayakta tutmak için uzaktan üye olanlar var. En büyük gücümüz de bu dayanışma duygusu oluyor. Hâlâ çocukların kitaplara bağlandıkları anlara tanık oldukça, hayalimizin karşılık bulduğunu hissediyoruz. Bu da tüm zorluklara fazlasıyla değiyor.
Üyelik sisteminden biraz bahseder misin?
Okutopya, 3-10 yaş arası çocuklara kitap okuma sevgisi ve kütüphane kültürü kazandırmayı amaçlayan, üyelik sistemiyle çalışan bir kütüphanedir. Üye olan aileler, her seferinde 10 kitap olmak üzere sınırsız sayıda kitap ödünç alabilir; aynı zamanda kitap kulübü buluşmalarına, yazar etkinliklerine katılabilirler.
Burası yalnızca bir kitap kulübü değil; bir deneyim alanı. Çünkü burada sadece kitap okunmaz, aynı zamanda bağ kurulur, duygu alışverişi yaşanır. Bizce bu çok kıymetli. Çünkü okunan hikâyeler unutulabilir; ama o hikâyeyi birlikte okurken yaşanan duygu, zihinde ve kalpte bıraktığı iz hep kalır. İşte o iz, geleceğe yapılan en değerli yatırımdır.

Okutopya'da bir hafta nasıl geçiyor desem?
Biz burada her gün başka bir hikâye yazıyoruz. Aileler çocuklarıyla birlikte gelip kitap okuyor, eve götürecekleri kitapları seçiyor. Kitap kulübü buluşmalarında çocuklar bir araya geliyor; okudukları kitapları konuşuyor, birlikte düşünüyor, birlikte gülüyorlar. Zaman zaman yazarlar konuk oluyor; kendi kitaplarını okuyor, kelimelerini ve hayallerini çocuklarla paylaşıyorlar. Okullar kütüphanemizi ziyaret ediyor; atölyeler yapıyor, birlikte hayal kurma oyunları oynuyoruz, çalışmalar yapıyoruz. Çocuklar yalnızca kitaplarla değil, birbirleriyle ve bizlerle de bağ kuruyorlar. Ama tüm bu farklı etkinliklerin ortak bir yanı var: Kitapların etrafında bir araya geliyoruz. Bu birliktelik bize her gün yeniden iyi geliyor. Çünkü biz burada, kitaplarla iyileşiyoruz.
Çocuklara okuma alışkanlığı öğretmek isteyenlere ne tavsiye edersin?
“Okur olarak doğulmaz, okur yaratılır” sözüne yürekten inanıyoruz. Çünkü okuyan çocuk akıl yürütür, sorun çözer, sorgulamayı öğrenir, kendini tanır, başka hayatlara dokunur, empati kurar, kendini ifade eder… Ve tüm bunlar çocuğun hem kişisel gelişimine hem de akademik başarısına olumlu katkı sağlar. Peki nereden başlamak gerekir? Her gün, ekranlardan uzak, sessiz bir ortamda çocuğunuza kitap okuyarak. Ama en önemlisi: Sevdiği kitapları okuyarak. Her çocuğun ilgisini çeken bir kitap mutlaka vardır; önemli olan onu bulmak. Bunun için kitapçılara ve kütüphanelere düzenli olarak gitmek, alanında uzman kişileri ve güvenilir yayınevlerini takip etmek çok kıymetli. Ama kitaplarla kurulan bağ, sadece seçimle değil, mekânla da güçlenir. Yakınınızdaki kütüphaneye, kitapçıya gidin. Orada zaman geçirin. Sessizce sohbet edin, kitapları karıştırın, dokunun, rafların önünde yürüyün, üst rafa uzanın, alt rafa eğilin, kitapları elinize alın, hissedin, kokusunu içinize çekin. Bir kitabı birlikte okuyun, resim çizin, satranç oynayın. Dijital dünyadan uzak bu yerlerde yavaşlayın, sakinleşin, düşünün, okuyun. Kitaplarla ve birbirinizle bağ kurun. Antik Yunan’da kütüphanelerin ruhun şifa bulduğu yerler olduğuna inanılırdı. Bu bilgeliği unutmayın. Kitabevlerine, kütüphanelere gidin, onları yaşatın, destek olun.
Ayrıca nasıl okunacağını da öğrenmek gerekir. Bunun için kitabevlerinde düzenlenen okuma etkinliklerine katılabilir, çeşitli kaynaklardan faydalanabilirsiniz. Ve önemli bir şey daha: Çocuğunuz okumayı öğrendikten sonra da birlikte okumayı sürdürün. Okumayı birlikte yapılan bir eyleme dönüştürün. Çünkü çocuklar görerek öğrenir. Eğer evde kitap okuyan bir yetişkin yoksa, bu alışkanlığı kazanmaları çok daha zor olur.
Ve en önemlisi: Evde kitap olsun. Görünür olsun. Raflarda, koltukların üstünde, çantalarda, mutfakta… Çünkü okumak, merhem gibidir. Sakinleştirir, iyileştirir, geliştirir, dönüştürür.
Comentários