top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook

Şubat 2021 / Ayın Dosyası: Aşk

ask-anasayfasi.jpg
Dosya Editörü: Doğuş Sarpkaya

Çocukluğumuzda kasetten tekrar tekrar dinlediğimiz Devekuşu Kabare temsillerinin içinde Aşkolsun’un ayrı bir yeri vardır. Aşkı atasözleriyle tanımladıkları kısım ise tam bir şenliktir: “Aşkın gözü kördür”, “Büyük kinler büyük aşklar doğurur”, “Aşığa Bağdat sorulmaz”, “Aşık adam aşık madamdan daha iyidir”. Bu kısacık bölüm bile aşkın nasıl ele gelmez bir kavram olduğunu gösterir. Fakat aşk, tanımlamalara sığmasa da tüm insanlığın paylaştığı bir duygu olarak varlığını sürdürür. İster karşılığını bulsun ister platonik olsun, aşk herkesi bir şekilde yakalamayı ve eşitlemeyi başarır.

Litera’nın bu sayısında dosya konumuz: Aşk. Şunu itiraf edelim: Zor bir konu seçtiğimizi biliyoruz. Aşkın her halini kapsayacak bir dosya yapamayacağımızın da yüzyıllardır trilyonlarca sayfa doldurulmuş bir konuyu bir dosyada toparlayabilmenin imkansızlığının da farkında olarak çıktık yola. Bu imkansızlığa rağmen dopdolu bir dosya hazırlamayı başardık.

 

Dosyamızın açılış yazısı şair İnanç Avadit'ten geliyor. Avadit, aşkın kişisel tarihini yazıyor. “Herkesin Aşkına Kimse Karışamaz” başlıklı yazısında Doğuş Sarpkaya, Rene Girard’ın üçgen arzu kuramını merkeze alarak, edebiyatta arzu nesneleri, toplumsal kabuller, aşkın biricikliği üzerinden ilerleyip romantik yalanları ve romansal hakikatleri sorguluyor.  Oylum Yılmaz “Aşk romanı diye bir şey yoktur, çünkü aşk aslında romanın tür özelliğidir. İçinde aşk olmayan roman yoktur, buna roman yazmaya ve okumaya duyulan aşkı da dahil ediyorum” diyerek, aşkla edebiyatın kesişim noktalarına odaklanıyor. İlke Kamar ise aşk düşüncesi üzerine yoğunlaşıyor. Roland Barthes, Thomas Schroedter ve Christina Vetter’in düşüncesinden hareketle hem aşkı tanımlama çabalarını hem de aşkın çoğullaşma potansiyelini tartışıyor. Asuman Kafaoğlu Büke “uykuda sevilenleri” yazısının merkezine yerleştiriyor. Çocuk kitaplarında aşkın nasıl işlendiğinin peşine düşen Sevinç Koçak ise aşkın en saf haliyle yaşadığımız dönemleri de hatırlamamızı sağlıyor. Haziran Düzkan’ın meyvelerin aşkı simgelemedeki işlevini gözler önüne serip eşcinsel aşkı anlattığı yazısında ise egemenlerin, muhafazakarların ve linç kalabalıklarının düşmanlığı da teşhir ediliyor. Ayrıca dosyamız okurlarla merkezinde aşk olan iki öyküyü buluşturacak: Gonca Vuslateri’nin  Dedemin Tuhaf Aşkı ve Fadime Uslu’nun distopik hikayesi "Özel ve Genel İlişki Bakanlığı". 

İyi okumalar. 

ask.jpg
bottom of page