Acı, mizah ve umudun buluştuğu öyküler
- Gönül Malat

- 7 dakika önce
- 3 dakikada okunur
Gönül Malat, Yasemin Akçam Ateşman'ın yeni kitabı Sahi Siz Kimdiniz? üzerine yazdı: "12 Eylül faşist darbesinin insanlara yaşattığı çileyi, devlet zulmünü annesi Perihan Akçam’ın bıraktığı yerden, Onca Çileden Sonra’dan alıp okuyucularıyla buluşturuyor."

Gitti dostlar, şölen bitti, ne eski heyecan ne hız
Bir yangın ormanından püskürmüş, genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri, aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan, ortalık karardı*
Hani içinizi bazen genişledikçe genişleyen karanlık bir boşluk doldurur? Ardından dalga dalga saran yoğun bir melankoliye teslim eder sizi. Elinizi, kolunuzu ve hatta bedeninizi nereye koyacağınızı bilemeden düşünür durursunuz. Hangi yokuşta dolandığınıza vakıf olamadan yürür durursunuz? Sözcükler, şiirler kifayetsiz kalır duygunuzu ifade edemezsiniz. Bin bir soru doluşur zihninize de hangisine ne yanıt bulacağınızı şaşırırsınız. Beyninizi dağlayan o yakıcı soruların her birine sanki yanıt vermek zorundaymışsınız gibi kıvranır durursunuz. Cevaplanamayan sorular içinizdeki hüzün dağlarına tırmanırken geçmişinize takılı aklınız, karmaşık ve ağulu bir soruyu önünüze çıkarır. Sahi Siz Kimdiniz? Ne zehirli bir soru değil mi? Ne güzel bir soru değil mi? Nasıl da altüst ediyor insanı? Nasıl da sarsıp silkeliyor insanı? Hem aydınlık hem de kapkara bir soru. Sizi seksen yılının bir güz karanlığına çekip yaşı büyütülerek idam edilen çocukların acı dolu tanıklığına götürüyor doğrusu.
İşte yazar Yasemin Akçam Ateşman’ın kaleme aldığı öykü kitabı; Sahi Siz Kimdiniz? bu soruyla ve daha birçok yakıcı sorularla biten öykülerle çatılmış bir dönem kitabı. Zamanda yolculuk yaptığımız satırların editörlüğünü Doğuş Sarpkaya yapmış. Yazarın 2023 yılında yayımlanan Defter Aşkı kitabının ardından Düş Sözcükleri yayınlarından çıkmış kitap. Sahi Siz Kimdiniz’de Yasemin Akçam Ateşman, 12 Eylül faşist darbesinin insanlara yaşattığı çileyi, devlet zulmünü annesi Perihan Akçam’ın bıraktığı yerden, Onca Çileden Sonra’dan alıp okuyucularıyla buluşturuyor. İçeriden ve demir parmaklıklar ardından bizlere sesleniyor karakterler. Yirmi bir öyküden oluşan kitapta, her bir öykü leitmotif şekline dönüşen ve zihninize yeni onlarca sorular dolduran yakıcı başka başka sorularla bitiyor.
Satırlarda demir parmaklıkların ardında olan karakterler okurlarının tahminleri ötesinde bir umuda ve dirence hatta savaşçı kişiliklere sahipler. Her şeyden önce engin, tertemiz aydınlık vicdanları var. Serde gençlikleri var. Hoyrat gülüşleri var. Bazıları idam edilecekler. Ama cezaevlerine kendilerini görmeye gelen yakınlarına - dolayısıyla okuyucuya- moral yükleyenler de onlar oluyorlar açıkçası.
Yazar, satırlarına taşıdığı bu ağır konuyu ustalıklı hamlelerle hizipçi bir kara mizaha çevirip aynı zamanda mahpus karakterlerinden de yardım alarak okuyucuyu batacak olduğu melankoliden çekip çıkarıyor. Böylece bizleri, melankolinin edilgen ve örseleyen yapısından öykü sonu sorularıyla çekiştirerek çıkarıp düşünmeye, devinmeye itekliyor doğrusu.
Kitapta en beğendiğim noktalardan biri de dayanışma. Öyle ki cezaevinin yanındaki gece konducular görücüye gelenleri yağmurda ıslanmasınlar diye evine alıp çay ikram ediyor. Mahpuslar yine benzer dayanışmayla dirençlerini perçinliyor. Bazen işin içine gardiyanlar bile katılabiliyor. Korkunun insanı ele geçirip insanlığından çıkardığı zamanlarda satır aralarında okuduğumuz bu dayanışma içinizdeki yangına su serpiyor. Kanımca kitabın özü bu umutlu, aydınlık ve dirençli dayanışmaya erişmiş, korkularına yenik düşmeyen “Ötekileri,” ve iktidarın ötekileştirip hapsedebileceğini sandığı düşünceleri kapsıyor. Tabii düşüncenin hapsedilemeyeceğini top yekûn göz ardı ederek.
Diğer taraftan faşist baskı ve zulüm arttıkça korkular gün yüzüne çıkarak mahpuslardan ve mahpus yakınlarından uzaklaşmaya başlayan bir anlatı görüyoruz satırlarda. İnsanlar, sıkıyönetimin “Öteki” ilan ettiği mahpuslukların anne-babalarından veya birinci derece yakınlarından kaçışmaya başlasalar da kitapta bahsettiğim dayanışma hiçbir zaman tükenmiyor.
Ayrıca yazar, anlatının dönemine, zamanına ve mekânına uygun şarkılar – türküler ve şiirlerle bezemiş öykülerini. Bu durum okuyucuyu zamanda yolculuğa da sevk etmekle kalmıyor anılarını tüm çıplaklığı ile zihnine doluşturmasına da yol açıyor.
Ateşman, kitabının arka kapağında belirtildiği gibi “Tüm zorluklara rağmen umudun, neşenin, direnişin sesini taşıyan güzel karakterlerin dünyasına dışarıdan bakmaya davet ediyor bizi.” Bu bağlamda bir de ekleme yapılıyor ve okuyucuya “ Bilmek ve anlamak, yeni acıların ve travmaların yaşanmamasının başlangıç taşları gibidir,” diye seslenerek öykülerini kaleme alma nedenini de bizlerle paylaşmış oluyor.
*Mahur Beste şiiri, Atila İlhan
SAHİ SİZ KİMDİNİZ?
Yasemin Akçam Ateşman
Düş Sözcükleri Yayınevi, 2025
Editör: Doğuş Sarpkaya
Tür: Öykü
160 s.











































Yorumlar