"Ekolojik akıl belli dönemlere sıkıştırılamıyor"
Aynur Kulak, Sanat ve Ekoloji adlı kitabı odağında Eda Sezgin ile söyleşti: "Ekoloji söz konusu olduğunda sanatı, yaşamdan ve üretimden ayrı düşünmek mümkün olabilir mi?"
Eda Sezgin ile Sanat ve Ekoloji; Sanat/Yaşam/Üretim kitabı odağında yapmış olduğum söyleşi -kitabın da merkeze aldığı şekilde- sanat ile ekoloji ilişkisinin gündeme getirdiği sorulara, ortaya çıkardığı çelişki ve açmazlara politik ekoloji ekseninde bakmayı amaçlarken, politik ekoloji alanında kimi zaman birbiriyle çelişen yaklaşımları da barındıran farklı perspektifleri göz ardı etmeksizin gerçekleşti.
Ekolojiyi sanattan ayrı düşünemeyiz artık. Ya da şöyle de diyebiliriz; ekoloji konularının ifadelendirilmesinde sanata duyulan ihtiyacı yadsıyamayız artık. Eda Sezgin ile gerçekleştirdiğimiz bu çok kapsamlı söyleşi için buyurun lütfen.

Sanat ve ekoloji bağlamında bir kitap hazırlama süreci nasıl gerçekleşti? Hep var mıydı kafanızda yoksa bir öneri, bir fikir olarak geldi ve değerlendirmek mi istediniz?
Son birkaç yıldır, özellikle ekolojiyi odağına alan işlerin ve sergilerin çoğalmasıyla beraber kafamda çeşitli sorularla şekillendiğini söyleyebilirim. Sanattaki eko-eleştirel yaklaşımların mahiyetini dert edindikçe, toplumsal- politik bir hareket olarak ekolojiyle sanat arasındaki ilişkilenmeler üzerine düşündükçe gelişen bir çalışma oldu. Sanatla mevcut dünya düzeninin bir ilişkisi, sanatın da içinde üretildiği ve tüketildiği bir ekosistemi var. Ekoloji söz konusu olduğunda sanatı, yaşamdan ve üretimden ayrı düşünmek mümkün olabilir mi? Ama üretim deyince de bu sadece sanatçının kullandığı malzemelerin çevre dostu, sürdürülebilir olmasıyla yahut sergi sponsorlarının yeşil dönüşümcü olmasıyla da ilgili değil. Sanat ve ekoloji ilişkisi söz konusu olduğunda, bizim de bir parçası olduğumuz, karmaşık bir örüntüyle karşı karşıyayız. Kitap öncelikle bu karmaşayı vurgulamayı amaçlayan bir manzarayla açılıyor. Bu karmaşa karşısında belli odaklara tutunmak anlaşılır, örneğin sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda sadece “Küresel Kuzey”e bakmak, ekolojik dönüşüm söz konusu olduğunda sanat dahil üretimin sadece karbon izi boyutuna odaklanmak gibi… Bu odaklar körleştirici bir işlev de yükleniyor. Eko-eleştirel yaklaşımların mahiyeti derken biraz da bunu kastediyorum.
“Kitap, farklı politik ekolojik perspektifleri içeriyor. Bu karmaşanın içinde salt belli pragmatik yaklaşımlara, bu yaklaşımları desteklemek amacıyla işlevselleştirilmiş kuramlara odaklanmanın getirdiği kör bakışa bir itirazı olan, sosyal ve zihinsel boyutu ihmal edilmiş ekoloji anlayışına eleştirel yaklaşan metinleri bir araya getiriyor.”
Yazarları ve metinlerini neleri gözeterek, nasıl seçtiniz? Dışarıda kalan yazarlar, metinler oldu mu?
Elbette oldu, zira ekoloji ve sanat ekseninde daha pek çok kitap yapılabilir ve yapılacaktır da… Ama Sanat ve Ekoloji’nin yaklaşımına ve kapsamına dönersek… Kitap, farklı politik ekolojik perspektifleri içeriyor. Bu karmaşanın içinde salt belli pragmatik yaklaşımlara, bu yaklaşımları desteklemek amacıyla işlevselleştirilmiş kuramlara odaklanmanın getirdiği kör bakışa bir itirazı olan, sosyal ve zihinsel boyutu ihmal edilmiş ekoloji anlayışına eleştirel yaklaşan metinleri bir araya getiriyor. Çağdaş sanat ve politik ekoloji ekseninde 1960’lardan bugüne uzanıyor, bunu yaparken de sanatın bilimle ilişkisine, mülkiyet ilişkilerine, kültürel inşalara, bilgi rejimlerine ve oradan sanat tarihi yazımına doğru açılan bir hatta ilerliyor. Yani resim büyüdükçe karmaşıklaşıyor, ama karmaşıklaştıkça da sanatın yaşam ve üretimle birlikteliği daha belirginleşiyor.