Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Eleştirisine Eleştirel Bir Bakış
Sevinç Koçak
Çocuklar da duyguları, tercihleri, beğenileri, sevdikleri, sevmedikleri olan bireylerdir. Üstelik her çocuğun beğenisi bir diğerinden farklılık gösterir. Bu yüzden bir kitabın yalnızca çocuğa göre olması yeterli değildir, aynı zamanda okuyacak olan çocuğa göre de olması gerekir. Bunun için de çocuğu iyi tanımak, mesai harcamak önemlidir.
Çocuk ve gençlik edebiyatı alanında son 20 yılda azımsanmayacak oranda bir nitelik artışı yaşandı. Ama bu gelişme eleştiri alanında kayda değer bir karşılık bulamadı.
Özellikle çocuk kitaplarının oyuncak kadar çok satıyor olması, yayınevlerini çocuk kitaplarına yöneltti. Bu da çocuk kitaplarının edebiyatın değil, ticari bir pazarın parçası olarak görülmesine yol açtı. Çocuk kitapları yayınevlerinin en çok bastığı ve sattığı kitapların başında gelirken, çocuk edebiyatı edebiyatın eleştiriden hakkını en az alan yanı oldu. Yani çocuk ve gençlik kitaplarının yayıncılık pazarındaki payı ile eleştiri alanında payına düşen arasında henüz doğru bir orantı kurulamadı.

Birkaç yayın dışında, eleştiri yazısı olarak yayınlanan yazıların çoğu biraz genişletilmiş tanıtım yazısı düzeyinde. Oysa hangi yaş için yazılmış olursa olsun edebiyat eleştirisi edebi açıdan gelişkin bir analitik bakışı gerektirir. Yayınevinin gönderdiği tanıtım yazıları, biraz evirip çevirip yazar hakkında birkaç cümle ve çizimlere küçük bir değinme ekleyince eleştiri yazısına dönüşmüyor. Kitap ekleri, edebiyat dergileri, eleştirmenler ve edebiyat çevreleriyle (şimdi bunlara bir de sosyal medya üzerinden tanıtım yapan sayfalar eklendi) ilişkileri gelişkin olan yayınevleri, gönderdikleri tanıtım yazılarını yayımlatacak bir mecra mutlaka buluyor. Küçük yayınevlerinden çıkan kitaplar ise hak ettikleri ilgiyi bu piyasa ilişkileri içinde eleştirdiğimiz düzeyde bile göremiyorlar.
İnternet ortamında blog yazarlığı üzerinden başlayan kitap tanıtımları, son dönemde sosyal medya sayfaları üzerinden giderek yaygınlaştı ve her geçen gün yenileri ekleniyor. Çoğunluğu ebeveynler tarafından açılan kitap tanıtım sayfalarında yapılan değerlendirmeler, “çok güzel mutlaka okumalısınız, biz bu kitabı çok sevdik, öyle güzel ki kızım çok beğendi, oğlum resimlerine bayıldı…” türü yorumlardan öteye geçemiyor. İnsanların birbirine kitap önermesinde sakınca yok elbette. Ama burada başka bir sorun ortaya çıkıyor. Edebi açıdan hiçbir temel kriter barındırmayan iyi, güzel, sevdik, beğendik türü değerlendirmeler kitaplar için referans olmaya başlıyor, kişisel beğeniler edebi kriterlerin yerine ikame ediliyor.