top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara

Edebiyatın İzinde: Yeni/Den Yeni

“Edebiyatın İzinde” geçtiğimiz yüzyıllarda yazılan metinlerin çağdaş yazarlar tarafından yeniden yazılabileceğini görmek açısından tam bir keşif yolculuğu




“Edebiyatın İzinde” üst başlığı ile 2012 yılından itibaren edebiyatın tüm türlerini ve konularını içerici şekilde ele alınarak gerçekleştirilen sempozyumlar Bağlam Yayınları’nın desteği ve katkılarıyla 2021 yılı bitmeden altı kitaplık bir külliyat olarak yolculuğunu tamamlayıp okuyucularla buluştu. Edebiyat İzinde ele alınan tüm türler ve konular ile ilgili gerçekleştirilen böylesine kapsamlı sempozyumların kitaplaşarak okuyucu ile buluşturulması türler kapsamında edebiyatın izinin nasıl sürülebileceği yönünde her biri kaynak kitap değerinde bir külliyatın yaratılmasına sebebiyet veriyor ki, bu durum edebiyat adına önem verilmesi gereken, takdiri ve teşekkürü hak eden kitaplarla buluşturuyor okurları.


Tabii ki böyle bir külliyatı oluşturabilme adına katılımcıları belirleyip, sempozyumları düzenleyenler ve sempozyumlar boyunca ortaya çıkan tüm metinleri bir araya getirerek kitapları yayına hazırlayanlar var. Seval Şahin başta olmak üzere Banu Öztürk, Didem Ardalı Büyükarman, Tülin Ural ve Tevfika İkiz. Kendilerine ne kadar teşekkür etsek az. Dünya edebiyatı veya yerli edebiyat fark etmeksizin edebiyat kapsamında yayına hazırlanan birçok külliyat içerisinde erkek yazarlara oranla birkaç kadın yazarın ismi “lütfen” geçirilirken “Edebiyatın İzinde” külliyatının kadın yazar/akademisyen tarafından hazırlanması edebiyatımız adına onur verici.


İlk kitap Polisiye Edebiyatı, “Edebiyatın Üvey Evladı: Polisiye Sempozyumu” kapsamında; ikinci kitap Fantastik ve Bilimkurgu, “Türkçe Edebiyatın Hayalperver Çocuğu: Fantastik ve Bilim Kurgu Sempozyumu” kapsamında; üçüncü kitap Delilik ve Edebiyat, “Edebiyat ve Delilik Sempozyumu” kapsamında; dördüncü kitap Edebiyat ve Coğrafyalar, “Edebiyat ve Coğrafyalar Sempozyumu” kapsamında; ve 2021 yılı itibariyle yayımlanan beşinci kitap Edebiyat ve Gündelik Hayat, “Edebiyat ve Gündelik Hayat Sempozyumu” kapsamında ortaya çıkan metinleri içeriyor. Bu beş kitabın yanı sıra bir de altıncı kitap var. Yine “Edebiyatın İzinde” üst başlığı ile Yeni/Den Yeni; 19. Yüzyılı Yeniden Yazmak başlığı ile yayımlanan. Külliyat içerisinde bu kitaba “Yeni” vurgusundan dolayı daha fazla dikkat çekmek gerekiyor zira; Melisa Kesmez ve Niyazi Zorlu, Ayşegül Devecioğlu ve Murat Uyurkulak, Mine Söğüt ve Hüseyin Kıran, Şebnem İşigüzel ve Engin Türgeldi, Cihan Aktaş ve Kaya Tanış’ın yer aldığı çağdaş edebiyatı yaratan önemli isimlerin katkılarıyla 19. Yüzyıl içerisinde yazan yazarların eserleri Yeni/Den Yeni içerikleriyle, çağdaşımız yazarlar tarafından çağdaş formlarda yorumlanıyor. Yüzyıl önce yazılan bir eserin yüzyıl sonra yeni çağ içerisinde dönüştürülerek yeniden, yeni içerik gözetilerek yorumlanması edebiyatın izinde nasıl yeni sahalar açılabileceğini somut olarak okumamız adına heyecan verici.

Edebi metinlerin izi hep yeniyi süre gelmiştir ve çağdaş edebiyatın gücü iz sürmede ne kadar ustalaşabileceğinizle doğru orantılıdır.

Okuya okuya, yaza yaza kurulabilecek bir doğru orandır bu. Edebiyatın İzinde külliyatının her bir kitabı bunu kanıtlar nitelikteki içerikleriyle değerli, edebiyat adına verili bilgiyi göstermesinin yanı sıra, “Yeni” ye yaptığı vurgularla geniş bir açıklığı da yaratma konusundaki cesaretini somut metinlerle okumamızı sağlaması adına uçsuz bucaksız.


Yeni/Den Yeni Edebiyatın İzinde

Edebiyatın İzinde kitaplarıyla edebiyatın içinde iz sürmek, türler arasında yolculuğa çıkmak, kavramlar üzerinden edebi metinleri kavramaya çalışmak, geçtiğimiz yüzyıllarda yazılan metinlerin çağdaş yazarların katkılarıyla yeniden yazılabileceğini görmek, okumak okur adına yeni bir keşif yolculuğu tam manasıyla. İnsanın ruhsal, zihinsel ve bedensel büyüme çabasına yardımcı olan okuma edimi bilincimizi var eden, nereye gidersek gidelim ellerimizin arasında tutabildiğimiz ve zihnimizin içinde bizimle birlikte yolculuk eden kitaplarla mümkün. Yerkürede insan yaşamı mevzu bahis olduğundan beridir bu böyle. Kitapları sadece bir nesne olarak tanımlayamayız yani; edebiyatı da sadece kurgulardan ibaret olaylar silsilesi nezdinde tanımlayamayacağımız gibi. Edebiyatın sürülen izlerine baktığımızda -ilk yazılan tabletlerden günümüze- edebi metinler günceldir, yenidir. Edebi metinlerin izi hep yeniyi süre gelmiştir ve çağdaş edebiyatın gücü iz sürmede ne kadar ustalaşabileceğinizle doğru orantılıdır. Okuya okuya, yaza yaza kurulabilecek bir doğru orandır bu. Edebiyatın İzinde külliyatının her bir kitabı bunu kanıtlar nitelikteki içerikleriyle değerli, edebiyat adına verili bilgiyi göstermesinin yanı sıra, “Yeni” ye yaptığı vurgularla geniş bir açıklığı da yaratma konusundaki cesaretini somut metinlerle okumamızı sağlaması adına uçsuz bucaksız. Kişisel olarak ifade etmem gerekirse çağdaş edebiyata olan sevgim, çağdaş edebiyat içinde yeniye olan ilgim, yeni olanın kapsadığı alanın genişliğiyle değil sadece dönüştürebilme gücünün biricikliğiyle ilintilidir işte bu sebeplerden.


Yukarıda yazdıklarımı pekiştirmek adına serinin -basım yılına baktığımızda- beşinci kitabı olarak gördüğümüz Yeni/den Yeni; 19.Yüzyıl’ı Yeniden Yazmak kitabı ile başlayacağım. Zira, Namık Kemal’ın İntibah’ını; Samipaşazade Sezai’nin Sergüzeşt’ini; Nabizade Nazım’ın Zehra’sını; Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevda’sını; Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah’ını; bu geçmiş zamanın -19. Yüzyılın- içinden yazılıp gelen metinleri çağdaş edebiyat izleğinde yeniden yazma fikri; “yeniden yeniyi” yaratma dönüştürücülüğünde ele alarak tecrübe etmemiz açısından çok önemli. Kitabı yayına hazırlayan Seval Şahin ve Tevfika İkiz kitabın amacı ile ilgili şu cümleleri kuruyorlar: “… bu yeniden yazım eylemi, metinleri farklı kitlelere tanıştırmanın, dahası iki farklı zamanda iki farklı yazarı ve edebiyatı birleştirmek için de bulunmaz bir fırsattır.” Yeni/Den Yeni’de geçmişten gelerek yenilenen metinlerde gerçekleştirilmek istenen eylemin ana izleği olarak; yaratıcı bir bakışın bir başka yaratıcı yazarın metniyle kurduğu diyaloğun öneminin yalnızca edebiyatın olanaklarıyla imkanlı kılınabileceği eylemi üzerinde duruluyor özellikle.


Böyle bir fikir hayata geçirilirken yüzyıllar arasında hikaye anlatımındaki dönüşümleri tecrübe etmekle kalmıyoruz sadece. Bakış açılarındaki ve anlatımlardaki farklılıkları ortaya koymak adına aynı hikayeyi yeniden anlatımlarıyla iki farklı yazara yazdırmak, okuma/yazma pratikleri adına okurun okuma edimini geliştirmesini amaçlamak, kitabın önemli özelliği olarak karşımıza çıkıyor. İntibah’ı Melisa Kesmez ve Niyazi Zorlu’dan; Sergüzeşt’i Ayşegül Devecioğlu ve Murat Uyurkulak’tan; Zehra’yı Mine Söğüt ve Hüseyin Kıran’dan; Araba Sevdası’nı Şebnem İşigüzel ve Engin Türgeldi’den; Mai ve Siyah’ı Cihan Aktaş ve Kaya Tanış anlatımlarıyla yeniden okuyoruz. Her bir hikayenin iki yazara verilip yeniden yazımlarının yanı sıra her bir hikaye için bir kadın bir erkek yazarın seçilmiş olması da dikkat çekici elbet.


Edebiyatımızı niteleyen, geçmiş yüzyıllar içinden yazılıp günümüze ulaşan bu metinler psikolojik ve hatta psikanalitik boyutlarıyla yeniden yazım ve okuma edimi üzerinden de ele alınıyorlar. Aslı Erkan, Behice Boran, Bengi Düşgör, İrem Erdem Atak yazıları psikanaliz, edebiyat ve edebiyat tarihi disiplinlerinin incelemelerini içermesi açısından metinler arası bağ kuran, pekiştirici unsurlarıyla okunmalı mutlaka.


Polisiye ile başlayıp fantastik ve bilim kurgu türlerini ela alarak devam eden külliyat, edebiyatta delilik ve coğrafya kavramları doğrultusunda bakış açımızın tazelenmesini sağlarken, son sempozyumun Edebiyat ve Gündelik Hayat üzerine gerçekleşmesiyle de edebiyatın diğer sanat dalları arasındaki köklü yapısını gündelik hayat üzerinden gerçekleştirdiği noktasında bizlere edebiyatın neden önemli olduğu ile ilgili temeli sağlam bilgiler sunuyor.



Edebi Türler ve Gündelik Hayat

Edebiyat -türleri itibariyle- gündelik hayatımızın içinde nasıl yer eder ve bazı konu başlıkları itibariyle edebiyatın izinde, edebiyat üzerine nasıl düşünmeliyiz? Edebiyatın İzinde sempozyumları sonrası basılan kitaplarla oluşan külliyat edebiyat adına birer kilometre taşı misali soru izleklerini beraberinde oluştururken, polisiye ile başlayıp fantastik ve bilim kurgu türlerini ela alarak devam eden külliyat, edebiyatta delilik ve coğrafya kavramları doğrultusunda bakış açımızın tazelenmesini sağlarken, son sempozyumun Edebiyat ve Gündelik Hayat üzerine gerçekleşmesiyle de edebiyatın diğer sanat dalları arasındaki köklü yapısını gündelik hayat üzerinden gerçekleştirdiği noktasında bizlere edebiyatın neden önemli olduğu ile ilgili temeli sağlam bilgiler sunuyor.


Polisiye Edebiyat kitabı Seval Şahin’in henüz giriş yazısında tür, öncüleri, ilk temsilcileri, türü günümüzde temsil etmeye devam edenler detaylı çizelgesiyle polisiye türü adına ne kadar detaylı hazırlanmış bir kitapla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Osmanlı döneminde yazılan polisiyelerden, ilk çeviri polisiye kitaplara, 1980 sonrası anlatılan hikayelerin köklü değişimine, siyasi polisiyede erkeklik rollerine, suç kavramının edebiyatımızı nasıl şekillendirdiğine varana kadar son derece detaylı metinler okuyoruz. Edebiyatın hayalperver çocuğu olarak nitelendirilen fantastik ve bilim kurgu türü üzerine de; ilk çağlardan itibaren ele alınan tür ile ilgili, romandan sinemaya, video oyunlarından, sanal hikayelere yer veriliyor. Bir de kitabın sonunda bilimkurgu ve fantastik literatüre giren eserler var ki, tam anlamıyla kaynak niteliğinde. Delilik ve edebiyat, edebiyat ve coğrafyalar kitapları üzerinden ise edebiyatın izini bu sefer kavramlar üzerinden sürüyoruz ki gerçekten bakış açımız çeşitleniyor ve bu iki kavram üzerine o kadar farklı bakış açılarıyla yazılmış yazılar var ki; edebiyatı nasıl beslediklerine şaşırmadan edemiyoruz. Edebiyatın izinde delilerden bahsetmek, deliliği yazmak, deliliği okumak; romandan hikayeye psikanalist disiplini yardımıyla düşünüp, yazma arasındaki ilişkiye kadar hakikaten bu kitabı okumak çok farklı bir deneyim kazandırıyor. Edebiyat ve coğrafyalar ilişkisi de uçsuz bucaksız vadiler, deltalar açıyor önümüzde. Edebi coğrafya, edebiyat coğrafyası… Ne fark var diyeceksiniz? Coğrafyaların edebiyat içerisinde bıraktıkları izler gerçekten cezbedici. Gilles Deleuze’ün coğrafya düşüncesi, Gautier’in uygarlık anlayışı, Ahmet Mithat’ın Avrupası, Sebahattin Ali’nin Doğusu, Batısı, Ayfer Tunç’ta “içsel vatansızlık” ve modernizmin coğrafya algısı… Coğrafya edebiyat adına uçsuz bucaksız bir vadidir.


“…, gündelik hayatı, edebiyattan başlayarak konuşmamız pekala mümkündür. Edebiyat bize hem dönemin gündelik hayatını etkileyen ve (etkileri bugüne dek süren) yaygın kodları, duygusal yatırımları ve hezeyanları; ama hem de gündelik hayata ilişkin olguları gösterir. Bunula da kalmaz: O hem içinden çıktığı toplumdan ve onun büyük dönüşümünden etkilenir hem de o toplumu ve dönüşümü etkiler.”


Nihayet 2021 yılı içerisinde Edebiyatın İzinde sempozyumunun en önemli parçası olarak yayımlanan Edebiyat ve Gündelik Hayat külliyatın son ve en önemli parçası. Kitabı yayına hazırlayanlar arasında yerini alan yukarıda alıntıladığım Tülin Ural’ın sözleri edebiyatın “gündelik hayat” tarafından nitelenmesinin ne kadar önemli olduğunu tespitleri açısından önemli. Tülin Ural’ın da üzerinde durduğu üzere (ve kitap boyunca tüm yazarların neredeyse) modern edebiyatın her daim gündelik hayatın içinden yapılanması ve 19. Yüzyıl edebiyatının özellikle gündelik hayatın tek bir günün üzerinden anlatıldığı James Joyse’un Ulysses eseri modern edebiyat anlatısının yenilenmesi adına milattır şüphesiz. Rutin ve basit ayrıntılarla yaşadığımız gündelik hayatı edebiyatın köklü yapısından asla ayrı tutamayız. Kitap yayına hazırlayanların yazıları; sempozyuma davet edilen yazarların konuşmaları ve metinleri eşliğinde tüm ayrıntılarıyla aktarılıyor bu durum bizlere.


Edebiyatın İzinde seti için, edebiyatın ufkunun ne kadar geniş olduğunun bize gösterildiği sempozyumları düzenleyen ve bu sempozyumlarda ortaya çıkan metinleri yayına hazırlayanlara değerli katkıları için, kitaplardan bir külliyat yaratma konusunda emek veren herkese emekleri için, edebiyat izinde böylesine bir yolculuğu biz okuyucularla paylaştıkları için teşekkür ederim.

bottom of page