top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara

Gelecek mi? Hemen şimdi!

Yavuz Arkın, çevreci bir aktivist ve sorumlu bir bilim insanı olan Jessie Greengrass’ın cli-fi türündeki romanı Issız Ev üzerine yazdı: "Yazar çevre krizlerine karşı tutunmamız gereken tavrı açıkça ortaya koyar; iklim kurgusuyla yaşanan değişimleri kabul etmemize yardımcı olmak."


Değişen şartlara bağlı olarak edebiyatta yeni türler ortaya çıkıyor; cli-fi, bir diğer adıyla iklim kurgusu onlardan biri. Bu terim son 10 yılda yoğun olarak kullanılmasına rağmen, insanlar daha önceleri de farkında olmadan bu türde hikâyeler ve romanlar yazdılar. Gazeteci Dan Bloom'un Scientific American dergisinin 2013 yılında yayımlanan bir makalesinde, cli-fi terimini ilk kullanan olduğu söylenir. Günümüzde yaşanan iklim krizi sebebiyle de bu tür daha fazla popülerlik kazanmış durumda. Bu da edebiyatın ne kadar hayatlala iç içe olduğunu kurguyla bile ondan kopmadığını gözler önüne seriyor.



Jessie Greengrass’ın Timaş Yayınları’ndan çıkan Issız Ev romanı da bu türün örneklerinden; olaylar küçük bir kasabada geçse de dünyayı etkisi altına alan bir sel felaketiyle karşı karşıyayız, pos apokaliptik bir evrendeyiz. Bu felaket sadece yaşam alanlarını etkilemiyor, dış dünyamız kadar iç dünyalarımızı da etkisi altına alıyor. Bireyin doğal felaketler karşısındaki çaresizliği, hayatta kalmak için verdiği mücadele, bunun neticesinde ortaya çıkan çözüm arayışları, kendisinden daha güçlü bir otoriteye muhtaçlık iç güdüsünü de tetikliyor.


Çevreci bir aktivist olan anne Francesca, yaklaştığını öngördüğü sel felaketi karşısında bir nevi kurtuluş reçetesine dönüşen, yüksek bir alanda bir ev inşaa ediyor. Temeldeki hedefi çocuklarının bu sorun karşısında hayatta kalmasını sağlamak. Her ne kadar dört kişi için bir yuva olsa da bu ev zamanla bir çeşit Nuh’un Gemisi’ne dönüşüyor. Oğlu Paul (Pauly), üvey kızı Caroline (Caro), arkadaşı Grandy ve onun torunu Sally (Sal) farklı jenerasyonlardan gelmelerine rağmen aile olmanın hayatta kalmak için ne kadar önemli olduğunu bizlere gösteriyor.


CARO

“Yalnız bir çocukluk geçirmek zordur. Yetişkinliği bir leke gibi yüklenirsiniz”

Hem aileden birisi Caro hem de değil; söylediği söz de bunu kanıtlar nitelikte. Çok erken bir zamanda yetişkin olması istenir, omzuna istemese de büyük bir yük biner, her ne kadar kaçsa da bundan kurtulamaz. Dıştaki doğanın bozulmaya başlaması içsel çatışmasını genişleterek içteki doğasına etki etmeye başlar. Kitabın ana konularından biri olan yalnızlık olgusu da devreye girer.


“Kollarıyla bacakları, bir yeraltı suyu akıntısındaki yosun püskülleri gibi nazikçe dalgalanırdı. Sanki benim bir parçammış gibi gelirdi bebek.”

Pauly’yi ifade etme biçimi de Caro için özeldir; çok ince bir şekilde doğayla arasında bir bağlantı kurar; özlediği, ondan ayrılmasını istemediği, kaybetmeye korktuğu bir hayattır.


“… çocuk sahibi olmak, geleceğe dair tüm inançlarına rağmen öfkeli bir isyanın sonucuydu. Dünyaya çaktığı kazığı sağlamlaştırmaya yönelik bir anlaşma gibiydi…”

Caro bir yandan da Francesca’yla arasında bir bağ kurmaya çalışır, bunu da Pauly üzerinden yapar. Onu bu sayede daha iyi anlamaya çalışır, Francesca’nın çevre konusunda verdiği mücadelenin temelinde oğlu vardır çünkü.


“Karşımıza çıkan her yeni normale uyum sağladık. Her zaman yaptığımız seyahatler ve tatiller, cumaları büyük alışveriş merkezleri, şehrin çevresinde günübirlik geziler, parkta geçen öğleden sonraları… Bunları ne umursamazlıktan yaptık, ne de düşüncesizlikten. Ama yapacak başka bir şey yok gibiydi. Ve inceden inceye bir büyüsü vardı sanki bunların, her şeyin içine ve zaman işliyordu. Gündelik yaşantılarımızın değersiz, sıkıcı aşinalığı bizi güvende tutuyordu sanki.”

Cümlesi, yaklaşan felakete karşı duyarsız olmayı çok güzel bir şekilde açıklar ve şifresini bir tek sözcükle verir; alışmak. Caro üzerinden yazar çevre krizlerine karşı tutunmamız gereken tavrı da açıkça ortaya koyar; iklim kurgusuyla yaşanan değişimleri kabul etmemize yardımcı olmak.


“Birinin size ihtiyaç duyması, bir yere sahip olduğunuz anlamına gelir.”

Pauly ile yollarının kesişmesi Caro’ya hep sahip olmak istediği yuvayı da sağlıyor.


SALLY

“Hepimiz nihayetinde öleceğiz, umalım da yaşadığımız topraklar nefes almaya devam etsin.”

Caro’nun aksine Sally yaşadıkları felaketin onca zorluğuna rağmen daha umutlu bir karakterdir. Jessie Greengrass başlarda Caro’ya önemli rol biçse de kitabın ilerleyen bölümlerinde Sally’e başrolü veriyor, Caro da ister istemez yardımcı kadın rolüne bürünüyor. Sally kitabın merkez karakteri olmasına rağmen; her karakter bir şekilde kendisine geri bağlanıyor. Bu da yazarın bir iklim kurgusu - cli-fi yazdığı halde, hala umut dolu olduğunu ortaya koyuyor.


“Yetiştirmek için harcadığımız enerji, elde ettiğimiz hasılattan daha fazla olan yiyecekler tamamen vakit kaybı mesela. Bizi tüketen bir döngü. Hem bunu düşünmek hem de bizzat işin kendisi, ama yine de durmayız. Çünkü sanırım bunun nedeni birbirimize bağlı olmamız.”

Umut dolu olmak yetmiyor elbette; sorunların üstesinden gelmek için gayret de gerekiyor. Sally burada bir çerçeve ortaya koyuyor; ortada büyük bir sorun var ve bunun çözümlerinden biri; güçlü bir bağ kurmak. Bu bağ küçük ölçekte aile olsa da daha genel anlamda uluslararası bir örgütlenmeyi de gerekli kılıyor.


“Bir zamanlar ağaçların olduğu yerde açılmış boşluklar, sızlayan yarıklar vardı; nehirlerden geriye kalan alanda da uzun, kabuk tutmuş kahverengi yaralar…”

Caro’yla benzer şekilde bedenle doğa arasında bir ilişki kuruyor Sally; dedesi Grandy’le kurduğu bağ da bunda etkili oluyor. Toprakla ağaçla ilgili her şeyi kendisine o öğretiyor çünkü, bir nevi ailesi oluyor. Ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın dönüp dolaşıp tekrardan karşılaşıyorlar, bundan kaçış yok.


“Kışın sıcak bir yerde olmak. Sabun kullanmakla beraber duyulan temizlik hissi. Tereyağı, kahve. Musluktan akan sıcak su. Açlığı ve endişeyi her an giderebilmek. Kaynaklarımızı sürekli tüketme korkusunu taşımamak. Limon. Dondurulmuş pizza. Buz küpleri. Grandy.”

Ufak ufak tadılan mutluluk anları önemli Sally için, bütün bunların ne kadar da önemli olduğunu hissettiriyor. İnsanlığın da hafızası olarak devreye giriyor Sally; bütüne hitap ediyor, anın önemini çarpıcı bir biçimde vurguluyor.


“Dünyadan uzakta bizleri ayakta tutan tüm bu karmaşık modernite sistemi ufalanıyordu. Eskiden olduğumuz hale geri dönüyorduk yani: Soğuk, havadan korkan, karanlıktan korkan halimize…“

Bütün olanların birer döngüden ibaret olduğunu yüzümüze vurur Sally, her türlü gelişmenin aslında ilerleme olmadığını, gün gelip dünyaya olan sorumluluğumuzdan vazgeçip kendimize döndüğümüzde ortaya çıkan sonuçların başladığımız yere dönmek anlamına geldiğini söylüyor; gelecek şimdiki zamandır artık.


Caro ve Sally dışında küçük Pauly ve ihtiyar Grandy de rol çalıyorlar ana karakterlerden, ikisinin de rolü yetiştiricilik aslında, biri Caro’yu diğeri Sally’yi bu anlamda değiştirip olgunlaştırıyor, yavaş yavaş zorluklara hazırlıyorlar. Bu dört karakter dışında Francesca’yı da daha fazla görmek isterdim doğrusu, olayların özü kendisinde saklı çünkü.


Yazar kitap boyunca parçalı kurgu kullanıyor, zamanda sürekli geri dönüşlere maruz kalıyoruz. Kitabı dilimize çeviren Rabia Elif Özcan ile yazarın aynı kuşaktan olması kendisi için avantaj olmuş, diye düşünüyorum. Aralarında dilsel bir bağ kurulmuş gibi hissediyorsunuz, bu da çevirinin kalitesini ortaya koyuyor.


1982 yılında dünyaya gelen Jessie Greengrass, yaşadığı Cambridge ve Londra’da felsefe okumuş. 2015’te yayımlanan öyküleriyle Somerset Maugham Ödülü ve Edge Hill Kısa Öykü Ödülü’nü kazanır. 2018’de Bakış adlı ilk romanını yayımlar ve Women’s Prize for Fiction ödülü finalistleri arasına girer. İkinci romanı Issız Ev ile Costa - En İyi Roman Ödülü finalistleri arasında yerini alır.


Cli-fi (İklim Kurgusu) türünün temel özelliklerine bağlı olarak Issız Ev, bize önemli şeyler söylüyor; en başta yaşamakta olduğumuz çevre sorunlarının bir geçmişi olduğunu, bunun yavaş yavaş geldiğini ve bir anda ortaya çıktığını vurguluyor. Bu değişimi kabul etmemiz gerekiyor önünde sonunda, bundan kaçış yok. Bu konuları işleyen kitaplar iklim konusunda harekete geçmemizi tetikleyen unsurlardan biri olabilir. Bütün olanları değiştirmeye gücü yetmeyebilir belki ama bunun için bizi motive edeceğini göz ardı etmememiz gerekiyor.


ISSIZ EV

Jessie Greengrass

Timaş Yayınları, 2022

Çeviri: Rabia Elif Özcan

280 s.

bottom of page