top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook

“Anladım ki mürekkep sudur ve ben meramımı suya anlatıyormuşum hep.”

  • Yazarın fotoğrafı: Litera
    Litera
  • 22 saat önce
  • 2 dakikada okunur

İsmail Güzelsoy’dan yeni, “yeniden”: Saf-Suya Anlat, 8 Mayıs'ta okurlarıyla buluşuyor.



“Yolun sonu aşktır ve aşkın sonu yoktur.” 

Sadî-i Şirazî


İsmail Güzelsoy, yeni romanı “Saf-Suya Anlat”ın merhabasını Sadî-i Şirazî’nin şiirinden bir cümle ile veriyor… Ve “90’ların ilk yıllarında başlayan ve hiç dinmeyen bir masal-roman hayalim vardı. Aslında bu benim yazmayı planladığım ilk roman olacaktı ama…” diyerek de “yazarın önsözü”ne bırakıyor romanın yaratılma hikayesini/notlarını… 


“Biz burada değiliz, yola vuran gölgeleriz,” dedi. Bu veda sözüyle yola çıktı genç Şaman Subala. On bir buçuk hayat yaşadı. On bir buçuk hayata kaç hikâye sığar, kaç hayat yaşayınca bilgeliğe varır bir yolcu? Kaç aşk bizi kendimizle tanıştırır? Kaç kez yıkılınca tek başımıza ayağa kalkmayı öğreniriz?

İsmail Güzelsoy, nüvesini onlarca yıl önce oluşturduğu bu “yeniden” eseri “Saf – Suya Anlatta, bilgeliğin son aşamasının; sahip çıkılmış masumiyetin ta kendisi olduğunu fısıldayan bir anlatı şöleni sunuyor okura. Yüzlerce yıl öncesinden günümüze uzanan yolları ve hikâyeleri izlerken bir yerden sonra yolun ve hikâyenin tek bir şey olduğunu gösteriyor. Saflığın doğasını, bilgeliğin sınırlarını ve tabii ki aşkın sonunun olmadığını da… 


Yalnızlıkla lanetlenmiş bir karakter, tüm “unutulganlıklarımıza” karşı “hatırlatmak” göreviyle, yüzyıllar önceden kalmış bir defter yapraklarının arasından sesleniyor. Unutulganlık? Öyle bir kelime yok, ama olsun, yine de güzel.


“Anladım ki mürekkep sudur ve ben meramımı suya anlatıyormuşum hep.”



Yazar Hakkında: 

1963 yılında Iğdır’da doğdu. Dokuz yaşındayken ailesiyle İstanbul’a taşındı. Gaziosmanpaşa ve Karagümrük semtlerinde yaşadı, liseyi bitirinceye kadar yaz aylarında Cağaloğlu’ndaki matbaalarda çırak olarak çalıştı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde eğitim gördü, üçüncü yılında okulu bırakıp İsveç’e gitti. Orada İsveç dili ve edebiyatı üzerine çalıştı. 1987 yılında İstanbul’a döndükten sonra on yılı aşkın bir süre İsveççe ve İngilizce rehberlik yaptı. Bu dönemde çeşitli dergi ve gazetelerde makale, öykü ve röportajlar yayımladı. Rehberlik yaparken Anadolu’da karşılaştığı olay, insan, coğrafi ve kültürel dokunun esiniyle kısa ve uzun pasajlardan oluşan notlar biriktirdi. Bu notlar daha sonraki yıllarda yazacağı romanların esasını oluşturacaktı. Yazar, 90’lı yıllarda Rus, Avrupa ve Latin Amerika edebiyatları, 2000’lerde kadim İran edebiyatı ve roman estetiği üzerine çalıştı. Bir öykü derlemesi olan ilk kitabı Seni Seziyorum / Kitab-ı Mukadder, 2000 yılında yayımlandıktan sonra düzenli bir şekilde roman yazmayı sürdürdü.


Öykü ve romanları:

Seni Seziyorum / Kitab-ı Mukadder (2000), Ruh Hastası (2004), Sincap (2005), Rukas/Perde Açılıyor (2006), İyi Yolculuklar (2007), Değil Efendi’nin Renk ve Korku Meselleri (2010), Çıt Yok (2011), Saf (2013), Değmez (2015), Gölge (2016), Süslü Hatıralar Sahnesi (2018), Hatırla (2018), Öksüz Ağaçların Çobanı (2019), Kıpırdayamıyoruz (2021), Avucunda Rüzgâr Var (2022), Rölanti Çıkmazı (2024).


Kurgu dışı eserleri:

İstanbul’un Gezi Rehberi (2 cilt, 2009).


Katkıda bulunduğu eserler:

Broen (Danca Antoloji, 2006), Turkische Erzählungen des 20. Jahrhunderts (Almanca Antoloji, 2008), İstanbul Noir (Ortak kitap, 2008), Uydurmanın İncelikleri (2017), Aşk Mektupları (2018).



SAF-SUYA ANLAT

İsmail Güzelsoy

İthaki Yayınları, 2025

Tür: Roman

360 s.

ความคิดเห็น


bottom of page