Öykü: Saat 10 Randevusu
"Hay aksi! Rujumla aynı tonlarda kırmızı bir oje sürmeyi nasıl unuttum."
Tuğba Poyraz K.
En içten gülümseyişimle, “Kocaman bir günaydın” dedim danışma bankosundaki güvenlik görevlisine. Zoraki karşılık vererek Melda Hanımı aradı. Aynı isteksizlikle; 18. kat, 32. daireye çıkabileceğimi, beklendiğimi söyledi. “Kolay gelsinimi“ ziyân etmeden beyefendinin; eliyle işaret ettiği rezidansın, misafir girişi yapılan sol koridoruna yöneldim.
Asansörle çıkarken, çalan müzikle saçlarımı düzeltip, zafer işareti yaparak havalı bir ayna fotosu çektim. Hay aksi! Rujumla aynı tonlarda kırmızı bir oje sürmeyi nasıl unuttum.
Atacağım storiye ne yazsam diye düşünürken kattaki açık kapıyı fark ettim. “Hoş geldiniz” diyen mekanik ama neşeli sesi takip edip, içeriye girdim. Nezaketli bir tokalaşmayla, ne içmek isteyeceğim sorusuna şekersiz Türk kahvesi dedim. Montumu asarken ofisi, diğerleriyle kıyaslamak için incelemeye başladım.
Mekânda sade-şıklıkla yakalanan güzel bir atmosfer var. Yerdeki el dokuması kilim, duvarlardaki soft renkler, minimal eşya, odaya ferahlık veren detaylar. Oturduğum koltuğun tam karşısında, Melda Hanım’ın masasının üstünde çerçeveler sıra sıra: Diplomalar, sertifikalar, katılım belgeleri, başarı belgeleri…
Önümdeki sehpada dizili boy boy fillerin mistik bir anlamı var mı acaba diye googlelamak istedim. Buhurdanlıktan yayılan lavanta yağının, yeni söndürüldüğü anlaşılan sigaranın kesif kokusunu bastıramadığını söylemekten son anda vazgeçtim.
Etrafı dikkatlice incelediğimi fark eden ama buna bir anlam veremeyen Melda Hanım biraz müstehzî bir tavırla:
-Tekrar hoş geldiniz Cemre Hanım, daha önce tanışmış mıydık?
-Teşekkür ederim hoş buldum, Melda Hanım. Maalesef, henüz tanışıyoruz.
- Pekâla, nasılsınız? Rahat mısınız? Kendinizi nasıl daha iyi hissederseniz öyle oturabilirsiniz.
-……….
-Ok sanız başlayalım Cemre Hanım. Telefonda, yıllardır sırtımda taşıyorum dediğiniz yükleri burada bırakma zamanı. Herhangi bir kaygı duymadan, içinizden geldiği gibi anlatın. İlk görüşmemiz size doğru bir yol haritası çizebilmem için benim açımdan son derece önemli.
-Hep aynı nakaratlar, hep aynı polyannacılıklar…
-Ne söylediniz Cemre Hanım? Pardon duyamadım.
-Ben biraz heyecanlıyım.
Heyecanlıyım der demez, bacaklarım titremeye başladı. Hayır, şimdi sırası değil. Bu defa değil. Bu defa başaracağım. 1,2,3 saydım. Derin derin nefes aldım. Bacaklarımı durdurmaya çalıştım. Sanki sonsuza kadar susmam için alfabedeki bütün harfler, sözlükteki