“Sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum”
Fazilet Genç Akarçay, Litera Edebiyat için Slyvia Plath üzerine bir portre yazısı kaleme aldı.
“Korkuyorum. Sert değilim ama içim boş. Gözlerimin ardında uyuşuk, kötürüm bir oyuk, cehennem çukuru varmış gibi hissediyorum. Asla düşünmedim, asla yazmadım, asla acı çekmedim. Sorumluluklardan kaçmak, bir sefil gibi sürünerek ana rahmine dönmek için kendimi öldürmek istiyorum. Kim olduğumu, nereye gittiğimi bilmiyorum. Ve bu iğrenç soruların cevaplarını bulması gereken de yine benim. Özgürlükten kaçmanın asil bir yolunu arıyorum. Sylvia Plath 3 Kasım”

Onun evreninde insanı etkileyen hüzün öylesine yüklüdür ki, okuyucuyu da derinden etkiler. Sylvia Plath üzerine dünyada ve Türkiye’de çok sayıda çalışma olsa da bu çalışmaların büyük bir kısmı onun şairliği ve intiharı üzerinedir. Türkiye’deki şairlerden Nilgün Marmara’nın hazırlamış olduğu lisans bitirme tezi bu bağlamda önem taşır. Plath’ın şairliğini, intiharı üzerine inceleme yapan Nilgün Marmara, kendi içinde iz bıraktığını düşündüğü Sylvia Plath gibi 29 yaşında intihar etmiştir.
Yirminci yüzyılın Amerikalı kadın yazarı, teoloji, felsefe, psikoloji ve edebiyat üzerinde dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış Sylvia Plath, 27 Ekim 1932 yılında Boston’da dünyaya gelir. Annesi Aurelia lisede öğretmenlik yaparken Otto Plath ile tanışır. Aralarında 21 yaş olması ilerleyen zamanlarda onları çok etkileyecek ve baba figürü Sylvia’nın hayatında önemli bir rol oynayacaktır. Babası Otto Plath Boston Üniversitesi'nde arılar üzerine çalışan saygın bir biyoloji profesörü, evin baskın figürü ve işkoliktir. Aynı zamanda diyabet hastası olmasına rağmen tedaviyi kabul etmemiş, diyabetten kaynaklanan bacağındaki kangrenden dolayı 1940 yılında ölmüştür. Aslında, Plath’ın şiirlerini ve genel yaşam görüşünü etkileyen babasının ölümüdür. Bu olay gerçekleştiğinde Sylvia Plath 8, erkek kardeşi Warren ise 5 yaşındadır. Babanın ölümü Plath’a göre sevgi sembolünün yitimi olmuş annesinin ise sadece kardeşine yönelen bir sevgisi olduğunu düşünmüştür. Plath, 1942 yılına kadar Winthrop'ta annesi ve erkek kardeşi Warren ile birlikte yaşar. Bu dönemde oluşan yazma ilgisi, şiirlerinde de keder, suçluluk, öfke duyguları bırakıldığı şekilde kendini var eder. Annesi, Plath’ın genel yaşam görüşünü ve değerlerini etkilemede oldukça büyük bir etkisi olan Massachusetts Wellesley'de bir ev satın alır. Bu sırada ilk hikâyesi olan “Ve Yaz Tekrar Gelmeyecek”i Ağustos 1950’de Seventeen dergisinde yayınlar. Bu dönemlerde oldukça çok şiir ve hikâye yazıp birçok ödül kazanır. Sırça Fanus romanında anlattığı ilk intihar deneyimi ve Mini Morris arabalarıyla ciddi bir kaza geçirmesinin ardından bir kere daha ölümle yüzleşmenin eşiğine geldiği günlerdir. Küçük yaşta babasını kaybeden Plath, kendisinden yaşça bu kadar büyük bir erkekle evlendiği ve onun babasız büyümesine yol açtığı için bir dönem annesini suçlamıştır. Babasının ölümünden sonra yazdığı ‘Baba’’ ve ‘Medusa’ şiirini de annesine yazdığı bilinir. İntiharından birkaç ay önce, yazdığı şiirlerden ilki ‘Medusa’ ikincisi ‘Ay ve porsuk’ ağacıdır.
