Neredeyse sonsuz ya da sonsuzun gibi - II
- Litera

- 20 Eki
- 3 dakikada okunur
Tarhan Gürhan, Literaedebiyat için kaleme aldığı Yazmamanın Çaresi yazı serisine "Neredeyse sonsuz ya da sonsuzun dibi- II" ile devam ediyor.

Aşağıda okuyacağınız “an”lar zamanın ta kendisidir. Çünkü eylemlerimiz zaman içerisinde olgunlaşır, olur ve sonunda yazılır. Çünkü “an”lar birikerek zam/an olur.
Zaman kırıntıları bunlar. Geçen zamanı düşünmek, ve zamana kaldığım yerden devamla…
İnsan garip, kendinden çirkin birini gördü mü gülüyor. Bizimkiler öyle değil, ne bir kibir ne de başka bir şey.
Kırılacak eşya paketinden çıkmış gibiler. Kalplerinin üzerinde “Kırılacak Eşya”yazıyor sanki. Ne bir uyarı ne de başka bir şey.
Bir sevgisizlik paylaşayım sizinle: “Canın çekilsin!”, der gibi bakmıyorlar çok şükür ki. Ne bir beddua ne de başka bir şey.
Bunca sevgisizliğin yanında, bizimkilerin kasasında sevgi var. Hem de hesapsızca. Ne bir cömertlik ne de başka bir şey.
Kimsenin kimseyi beğenmediği bir dönemde, bizimkiler sevgiyle bakıyorlar birbirlerine. Ne bir üstten bakış ne de başka bir şey.
Ne şahane ki birbirlerine ilk defa bakıyormuş gibiler. Ne bir körleşme ne de başka bir şey.
Gıdım gıdım konuşuyorlar, çal çene değiller, kendi âlemlerindeler. Ne bir gevezelik ne de başka bir şey.
Hayat çekilmiyor. Zaman geliyor insan kendini bile çekemiyor. Fakat bizimkiler başka bir dünyadalar sanki. Ne bir uzaylı ne de başka bir şey.
Geçmişin illa gelir bulur seni, hastanede, hapishanede, mezarlıkta... Bizimkiler parkta, “geçmişler”i kanat takıp havalanacak kadar hafif. Ne bir kelebek ne de başka bir şey.
Aşkta emin olamazsın, bizimkiler de sanki öyle. Ne bir kara sevda ne de başka bir şey.
Toplumsal cinnet bir yana, bizimkilerin aşkı başka bir yana. Ne bir ilişiksizlik ne de başka bir şey.
Aralarındaki zaman uyuşup kalmış gibi görünüyor buradan. Ne bir lokal anestezi ne de başka bir şey.
Birbirlerine güler yüzle yeni bir olanak sunuyor gibiler. Ne bir ihtimal vermek ne de başka bir şey.
Babasından kaçıp evlenen hatırı sayılır kadın var hayatta. Bizimkiler onlardan değil. Ne bir kadercilik ne de başka bir şey.
Pek bir sessiz konuşuyorlar, birbirlerine kapanık gibiler. Ne kulaktan kulağa ne de başka bir şey.
Birbirlerini özlediklerini fark ettim. Belki görüştükleri yılların 3-5 katı geçmiş görüşmeyerek. Ne bir sitem ne de başka bir şey.
İnsanı vasata mecbur ederler. Bizimkiler öyle değil sanki. Orijinaller. Ne bir sıradanlık ne de başka bir şey.
Cümlelerin başına sonuna muhafız gibi küfürleri dikenlerden değiller. Ne bir ahlaksızlık ne de başka bir şey.
Kendini haklı çıkarmaktan, kendine acımaktan, kızgınlıktan vazgeçmiş gibiler. Ne bir dinginlik ne de başka bir şey.
Hüzün ile heves bir arada işte. Hüzün melankoliye, heves yaşam coşkusuna çıkıyor. Ne bir yorum ne de başka bir şey.
Haberleri de takip ediyorlar bir yandan. Başkasının acısına bakıyorlar. Mısır’da şimdilik 91 tecavüz var. Ne diyeceksiniz? Böyle durumlar normal mi? Peki bu tecavüzler kürtaja yönelmeyecek mi? Ya kürtaj ya intihar. Ne bir manipülasyon ne de başka bir şey.
Saçma sapan rüyalar karartmamış uykularını. Öyle görünüyor buradan. Ne bir travma ne de başka bir şey.
Mümkünse hiç kalkmayacaklar o banktan. Ne bir işgal ne de başka bir şey.
Öyle samimi ve iç içeler ki kimse bu anları sabote edemese. Ne bir seken kurşun ne de başka bir şey.
Gitmek varmış, gidebilmek, arkana bakmadan, umarsız. Ne bir kaçış ne de başka bir şey.
Hüzün ki artık yeri yok sanki aralarında. Ne bir pür neşe ne de başka bir şey.
Kendini savunamayacak olanların yaşadıklarına tanıklık etmek benimkisi. Ne bir yargılama ne de başka bir şey.
İplerini sarkıtmış, içlerine inmişler, gün ışığına çıkarmışlar ki kendilerini tanıyabilelim. İnsan tanımadığını pek sevmez, sevemez. Ne bir ötekileştirme ne de başka bir şey.
Ben hep kaybedenleri sevdim. Bu bankın üzerindekiler de hayattan sadece kendilerini araklamış gibiler. Ne bir hırsızlık ne de başka bir şey.
Yorum yapmadan konuşuyorlar izlenimi veriyorlar. Çünkü yorum onların müstakilliğini bozar. Bunu biliyorlar. Ne bir yorumsuzluk ne de başka bir şey.
Konuşarak aşık etmişler sanki kendilerini. Hâlâ birbirleriyle muhabbetteler. Ne bir huzursuzluk ne de başka bir şey.
Kendini affedememek en kötüsü. Bizimkiler bunu da halletmiş gibi görünüyorlar. Ne bir kırgınlık ne de başka bir şey.
Seviyorlar illa ki, hem de çıkarsız. Ne bir hesap ne de başka bir şey.
Adamın disketi karışıyor. Ne bir virüs ne de başka bir şey.
Başka birileri olmadan sadece kendileri olmuşlar. Ne bir arayış ne de başka bir şey.
Dedikodu yapmadan konuşuyorlar sanki. Aralarındaki mesafe yan yanalıklarından kat be kat fazla. Ne bir çamaşır ipi ne de başka bir şey.
Bitmiyor, neredeyse sonsuz ya da sonsuzun dibi. Finali okura bırakmak da intihar. Koyduğum şu son nokta bitiş gibi dursa da öyle değil. Ne bir izafiyet ne de başka bir şey...
22 Eylül’2025 / Ankara
Zamanın tırnakları kırıktır, çizince acıtır.













































Yorumlar