top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook

Yaratıcılık Ritüelleri 50 / Kader Menteş Bolat: “Yazmayı bir yolculuk olarak görüyorum.”

  • Yazarın fotoğrafı: Litera
    Litera
  • 5 dakika önce
  • 2 dakikada okunur

“Yazıda tıkanmanın herkesin başına gelebilecek bir durum olduğunu düşünmekteyim. Özellikle de bekleme süreçlerinde. Böyle durumlarda daha çok okurum. Sinema da yaratım sürecime katkı sunan dallardan en önemlisi diyebilirim.” Semrin Şahin Yaratıcılık Ritüelleri söyleşilerinde bu hafta Kader Menteş Bolat’ı ağırlıyor.



Yaratıcı sanatlarda akışta kalmanın, kendimizi yaratma anının içinde tutarak, sürüklenmeden kalabilmenin ne kadar zor olduğu bilinen bir gerçek. Bizi “an” a döndürecek bazı küçük totemler, seremoniler, bazı ritüellerin olmasının yaptığımız çalışma üzerinde odağımızı canlı tuttuğuna dair çalışmalar mevcut. Bu anlamda birçok yazarın günlük yazma alışkanlıkları olduğunu da biliyoruz. Yazmaya başlamadan önce yaptığınız ritüeller var mı?

Yazıda kalmak önemli! Yazıya oturmadan önce yürüyüş yapmanın zihni berraklaştırdığını düşünüyorum. Hafif, sözsüz müzik dimağıma iyi geliyor. Bir de şiir okumanın yazmak için beni tetiklediği bir gerçek!


Dr. Seuss olarak bilinen yazar ve illüstratör Theodor Seuss Geisel, geniş bir şapka koleksiyonuna sahiptir. İlham gelmediğinde, dolabının başına gider, koleksiyonundan seçtiği bir şapkayı takar ve fikir bulmayı beklermiş. Ne hikmetse mutlaka parlak bir fikirle şapkayı başından çıkarırmış. Siz yaratım tıkanması yaşıyor musunuz ve bu tıkanmayı aşmak için neler yapıyorsunuz?

Yazıda tıkanmanın herkesin başına gelebilecek bir durum olduğunu düşünmekteyim. Özellikle de bekleme süreçlerinde. Böyle durumlarda daha çok okurum. Sinema da yaratım sürecime katkı sunan dallardan en önemlisi diyebilirim.


Yaratıcı çalışmalar yaparken hiç engellerle (iş ortamı, zamansal sorunlar, yazdıklarınızın görünür olmaması gibi engellerle) karşılaştınız mı? Bu engellerle nasıl mücadele ettiniz? Tam aksine sizi destekleyen ve yolunuzu açan kişiler oldu mu?

Olmaz mı? Engel çok ama bir şeyi çok istediğinizde, ona odaklandığınızda karşınıza çıkan engelleri de bertaraf etmek için elinizden gelen çabayı sarf ediyorsunuz. Zaman başlı başına bir sorunsal örneğin. 

İlk kitap, çok kolay şartlarda ortaya çıkmıyor. Zaman alıyor, doğru kişileri bulmakta zorlanabiliyorsunuz ya da yayınevine gönderdiğinizde dosyanızın okunup okunmadığından emin olamayabiliyorsunuz. Yine de kendimi şanslı hissediyorum. Bana yol açan, fikir veren yazan dostlarım olduğu için.


Yazmaya başladığınız dönemdeki duygularınızla şimdi hissettikleriniz aynı mı? Bu süreçte yazarlığınızda nasıl yol aldınız?

Geçen zaman içinde çok şey öğrendim, tecrübe kazandım. Yazmayı bir yolculuk olarak görüyorum, hep öğrenilecek yeni şeyler var. Bu anlamda, iyi bir öğrenci olmaya hevesliyim, diyebilirim.


Yazar Julia Cameron “Sanatçının Yolu” adlı kitabında yazarların güçlerini toplamaları için sabah sayfalarından söz eder. Sabah uyanır uyanmaz yazmayı tavsiye eder. Siz sabah mı yoksa gece mi yazıyorsunuz? Yazma rutininiz nedir? Yazarken elinizin altında tuttuğunuz kitaplar var mı?

Tercihim sabah yazmak ama çalıştığım için hangi vakit boşluğum olursa o vakti değerlendirmeye çalışıyorum. Tatil dönemlerinde ise sabah vakti, zihnin daha açık olduğu saatlerde yazmaya çalışıyorum.



Ben yaratmış olsaydım dediğiniz bir yapıt (tablo, öykü, şiir, beste vs…)  var mı? Nedeniyle birlikte bu yapıtın sizin için anlamını açıklar mısınız?

Yazı yolculuğumun henüz başındayım ama Raskolnikov (Suç ve Ceza) karakterini yaratmak, Karlı Kayın Ormanı’nı bestelemek müthiş olurdu. Sisifos’un heykelini yapmayı çok isterdim. Adını saydığım bu eserler bana ilham verdikleri için.

Comentarios


bottom of page