2021’de Asuman Portakal’ın en sevdiği kitaplar
Asuman Portakal, 2021'de okuyup tavsiye ettiği kitapları Literaedebiyat ile paylaştı: "2021 yılı okumalarımda içine balıklama daldığım kitapların çoğundan elim kolum dolu çıktım. Dar zamanlarda yeniden okumak üzere kitaplığımın dostlarım köşesine yerleştirdiğim bazı yapıtlara da uzandım bu yıl."
Sanat Başkaldırır, Çoşku ve Cüretkârlık Üzerine, Jeanette Winterson, çev. Zeynep Baransel, Sel Yayıncılık
“Sanat kimseyi dışarıda bırakmaz ama kimsenin seviyesine de inemez, o istisnai manzaraya ulaşmak istiyorsak yukarı tırmanması gereken bizlerizdir.” (s.50)
Çağdaş İngiliz edebiyatının bol ödüllü ve özgün ismi Jeanette Winterson, bu kitabında sanatı hayatımızın vazgeçilmez bir parçası hâline getirebilmemiz için bize rehberlik ediyor.
“Sanat bize gündelik anlamsızlığa karşın yücelik olasılığını hatırlatır. Gerçek hayatın basit bir yansıması olsaydı şayet, bunu yapamazdı. Asıl hayatlarımız başka yerlerdedir. Sanat onları bulur.” (s.65)
Üç Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski, Stefan Zweig, çev. Zehra Kurttekin, Can Sanat Yayınları
“Bir Balzac kahramanı dünyaya boyun eğdirmek, bir Dostoyevski kahramanı dünyanın üstesinden gelmek ister. Her ikisinin de gündelik olanın dışına çıkmak, bir ok gibi sonsuzluğa doğru atılmak iddiası vardır. Dickens’ta insanların hepsi mütevazıdır.” (s.68)
Edebiyatın üç büyük dehasını anlatan tadına doyulmaz edebi bir deneme. Sanatçıya duyduğu hayranlıktan olsa gerek Zweig, kitabın üçte ikisini Dostoyevski’ye ayırmış.
“Dostoyevski’nin okurla olan ilişkisi ne dostane ne de huzurludur; bilakis tehlikeli, zalim, şehvetli güdülerle dolu bir uyumsuzluktur.” (s.172)
Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın, Jeanette Winterson, çev. Püren Özgören, Sel Yayıncılık
“İçimde dizeler, satırlar vardı – yol gösterici bir ışık dizisi. Bir dilim vardı. Kurgu ve şiir ilaçtır, şifadır. Gerçekliğin hayal gücü üzerinde bıraktığı tahribatı tedavi ederler.” (s.46)
İçten ve dupduru bir anlatımla okuru hemen ele geçiren Winterson’ın öz yaşam hikâyesini içeren kitap, ait olmak, kimlik sancıları, toplum baskısı, insan ilişkilerinin yanı sıra edebiyat ve sanat konularında zengin anlatımıyla bize umut aşılayan değerli bir yapıt.
“Yaşamımızın gerçekleriyle ilintili şeyler okumak, sınırlı bir değer taşır. Gerçekler sonuçta yalnızca gerçeklerdir, içinizdeki özlem dolu, tutkulu parça bununla tatmin olmaz. Kendimizi bir olgu olduğu kadar bir kurgu olarak da okumak, işte bu yüzden böylesine özgürleştiricidir. Ne kadar kapsamlı okursak, o kadar özgürleşiriz.” (s.113)
Alice B. Toklas’ın Özyaşamöyküsü, Gertrude Stein, çev. Nesrin Kasap, Metis Yayınları
“Matisse güldü ve, evet biliyorum Matmazel Gertrude, dedi, size göre dünya bir oyun, ama sayılamayacak kadar çok tiyatro vardır ve beni böyle can kulağıyla dinleyip de söylediğim tek bir sözcüğü bile duymazsanız tabii ki size çok hınzır olduğunuzu söylerim.” (s.31)
Aynı zamanda bir sanat koleksiyoncusu olan Amerikan edebiyatının öncü yazarı Gertrude Stein’ın yakın dostu Alice B. Toklas’ın ağzından yazdığı özyaşamöyküsü, 20. yüzyılın başında Paris sanat çevresini ve bohem yaşantıları tüm renkliliğiyle anlatıyor. Picasso, Matisse, Braque, şair Apollinaire ve Ernest Hemingway’in yaşamından ve sanatından önemli kesitler de içeren kitabın yer yer aksayan bir dili var. Özgün metindeki bu eksantrik dili Sunuş yazısında anlatan ve zorlu bir çalışmayla kitabı Türkçeye kazandıran çevirmen Nesrin Kasap’ı kutluyorum.
“Picasso’nun boğa güreşlerinden çok hoşlandıklarını söyleyen birtakım Almanlarla ilgili olarak, büyük bir tiksinti ve öfkeyle, severler elbet, kan dökülmesinden hoşlanıyorlar çünkü, deyişini hiç unutmam.” (s.109)
Picasso’nun Başarısı ve Başarısızlığı, John Berger, çev. Yurdanur Salman, Müge Gürsoy Sökmen, Metis Yayınları
“Picasso, bitmemiş olanın ustasıydı; bitmemiş sanat yapıtının değil, bitmemiş insan deneyiminin ustası.” (s.16)
1965 yılında, henüz Picasso sağken yayımlanan ve büyük tartışmalara neden olan bu kitabı, onun hakkında yazılmış önemli yapıtlardan biri olarak görüyorum. 2021’de tekrar okuduklarımdan…
“Picasso’nun kişiliği grift ve karmaşıktır. Onun kişiliğinde, ‘büyücü’ olarak başarısına karşılık ‘büyü’yü sömüren, Rasputin’i bile cebinden çıkartacak kadar kurnaz bir yan vardır. Kendisini sevilen bir insan kılmak ve bağımsızlığını savunmak için büyüyü kullanan bir başka yanı daha vardır. Bir üçüncü yanıysa, sanatın gerçekten büyüden doğduğu noktaya olağanüstü yakın düşen duygudaşlıklar ve gereksinmelerce yönetilen yanıdır.” (s.116)
Comments