top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara
  • Yazarın fotoğrafıLitera

Küsmek tam olarak neye benziyor

Ekin Türkantos yazdı: "Bir gün gazetede ‘Hiç Küsmeyen Arkadaş Aranıyor’ diye bir ilan görseniz başvurur musunuz yoksa ilanın peşine düşer misiniz? Ödüllü yazar Hanzade Servi’nin ilanla aynı adı taşıyan sevgi dolu kitabının çıkış noktası küslük, varış noktası dostluk…"


Ekin Türkantos



Çocuklara belli temaları anlatmak hiç kolay değil. Özellikle yaşamın içinde sıkça karşılaşılabilecek ve çocukların canını sıkabilecek konularsa anlatması biraz daha dikkat gerektirebiliyor. Hanzade Servi’nin yeni kitabı Hiç Küsmeyen Arkadaş Aranıyor, İthaki Çocuk etiketiyle raflardaki yerini aldı. 


Sımsıcak çizgileriyle bu hikayeyi güzel resmiyle taçlandıran, kitabın kapağını resmeden Gözde Eyce’yi anmadan geçmeyelim. Çünkü bir kitabın hikayesi kadar çizimleri, resimleri ve illustrasyonları da önemli. Başta konusu küslük gibi gözükse de bu bir dostluk kitabı. Her yaştan okuru içine alıp gülümsetecek öğelere sahip. Küslükler, püslükler ve mucizevi tesadüfler barındıran akıcı bir hikaye okuyacaksınız. Yetişkinlerin geriye dönüp kendi küslüklerini anımsayacağı bir metin aynı zamanda. Küslük dediğimiz kavramın ne olduğunu anlayacak ve belki de geçmişte yaptığımız vakit kaybı püslüklerle vedalaşacağız. Neden mi bahsediyorum, okumadan anlayamayacağınız bir benzetmeden. Hazırsanız kitap başlıyor…


Dönenyol ilçesinin yerel gazetesinde bir ilan yayınlanır; "Hiç Küsmeyen Arkadaş Aranıyor. Her gün hal hatır sorsan, geçmişin hatalarını bugüne taşımayan, görüşmek istediğimde bahane bulmayan, çat kapı süprizlerle günümü aydınlatan mutluluğumu kıskanmayan, dertlerimi küçümsemeyen, hem iyi hem kötü günümde hep yanımda olacağını bildiğim, hiç küsmeyen arkadaş aranıyor."


Kitap, bu gazete ilanıyla hayli dikkat çekici bir şekilde başlıyor. Dönenyol Gazetesi’ni çıkartan Şükrü Battaniye, ilan sayfasını düzenlerken bu ilanın ne gibi tesadüflere gebe olacağından habersiz gazetesinin işleriyle meşgul.


Bu ilgi çekici ilanı görmemek mümkün değil. Çimen de hemen ilgisini bu gazete ilanına yoğunlaştırıyor. Çünkü en yakın arkadaşı Nil sürekli sudan sebepler bulup kendisine küsüyor. Bu tuhaf yazı o kadar ilgisini çekiyor ki, ilan sahibini bulmayı kafasına koyuyor ve soluğu Çıkmaz Kafe’de alıyor.


Bugüne kadar kitaplarıyla birçok ödül almış olan yazar Hanzade Servi, çocukların hangi temaları merak edeceğini, hangi yöntemle bir şeyler öğrenebileceğini çok iyi biliyor. Kitabın matematiğini de öyle güzel kurguluyor ki merak, son sayfaya kadar sürüyor. Hikayenin kahramanı Çimen ile dedektifçilik yapar gibi ilan sahibini arıyor, küslük nedir sorusuna kafa yoruyorsunuz. ‘Sahi küsmek tam olarak neye benziyor?’ diye soruyor çünkü. 


Hiç düşündünüz mü küslük nedir, neye küsülür, küsülürse nasıl barışılır, gönül almak nasıl olmalıdır? Bir çocuğa anlatmak için çok incelikli bir konu. Kafasını karıştırmadan, küslüğü uzatmadan telafi yollarını bulmaya çalışmak ince ince işlemek ve bunu ilgi çekici bir hikayeyle yapmak deneyim ister. Hanzade Servi de bunu çok güzel işlemiş.

Kitapta çok fazla karakter olduğu ve ilginç isimlerle hikayede yer aldığı için başta biraz kafa karıştırsa da ilerleyen sayfalarla yerli yerine oturuyor. Kitaptaki rolleriyle öne çıkanlara bakarsanız isimleri hayli dikkat çekici; gazete çıkartan Şükrü Battaniye, emekli beden eğitimi öğretmeni Fazilet Özperi ya da diğer takma adıyla Taklacı Güvercin, İlhamsız Besteci İlham Bey ve minik köpeği Vesile Hav, Normal Şeyler Müzesi’nin kurucusu Şevki Ekin, Çimen’in abisi Orman, züccaciyeci Hoşaf Teyze, Nil, Duru, Tuba öğretmen, gazeteye ilan veren Gül Hanım.


Kitaptaki birkaç detay içimi ısıtıyor. Çimen’in züccaciye dükkanının camından bakmayı çok sevmesi, beni kendi çocukluğuma götürüyor. Bende mahallemizdeki dikiş kutusu satan dükkanın camına bakmayı çok severdim küçüklüğümde. Hikayede Çimen’in züccaciyecinin camından bakıp vitrindeki camdan ahtapotu seyretmesi hayalime Timoleon Marie Lobrichon’un ‘Oyuncakçı Penceresi’ adlı resmini getiriyor. Bu tip anımsamalar, özellikle bir çocuk kitabı okurken inanılmaz keyifli, zihni oradan oraya götürüyor. 


Yaşı küçük bir kahraman olan Çimen, yaşça kendinden büyük olan Gül Hanım’dan çeşitli şeyler öğreniyor; mesela insanların zamanla değişebileceğini ve bir zamanlar sevdiği objelere bile bir süre sonra ilgisini kaybedebileceğini…


Kitapta Şevki Ekin’in bahçesindeki kulübeyi Normal Şeyler Müzesi’ne dönüştürüp içerisine pet şişe, eskimiş çorap, şarj kablosu, tencere, fermuar, poşet dosya, kapı kulpu, kalem kapağı, tırnak makası gibi birbiriyle alakasız gibi görünen ama ‘normal şeyler’ statüsüne giren objeleri toplayıp sergilemesi de dikkat çekici. Çocukların müzelere ilgisi, nelerin müzesi olabileceğini düşünmesi ve eşyalara kıymet vermesi bakımından konuşulması gereken önemli bir ayrıntı. Son olarak kitap Dönenyol Gazetesi’ndeki bir ilanla bitiyor. Ne olduğunu merak ederseniz kitabı alıp bu gizemli hikayeye tanıklık edebilirsiniz.


HİÇ KÜSMEYEN ARKADAŞ ARANIYOR

Hanzade Servi

İthaki Çocuk, 2024

Resimler: Gözde Eyce

168 s.


bottom of page