top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara
Yazarın fotoğrafıLitera

Küçük şeylerin peşinde felsefe

Nagihan Kahraman, İtalyan felsefeci Francesca Rigotti'nin Meryem Mine Çilingiroğlu'nun 8 yıl sonra dilimize kazandırdığı deneme kitabı, Küçük Şeylerin Felsefesi üzerine yazdı.


Notos Kitap'tan geçtiğimiz günlerde deneme türünde yeni bir kitap çıktı: Küçük Şeylerin Felsefesi. İtalyan felsefeci Francesca Rigotti'nin Meryem Mine Çilingiroğlu tarafından çevrilen bu kitabı 2013 yılından bir eseri. 1951 doğumlu yazarın fazla sayıda eseri mevcut fakat biz bugüne kadar sadece Mutfaktaki Felsefe adlı kitabını tanıyorduk. Çiya Yayınları tarafından yıllar önce basılan bu kitabı günümüzde bulmak oldukça zor. Notos Kitap'ın yazarın eserini bizlere ulaştırması bu yüzden oldukça kıymetli. Dilerim diğer eserleri de en kısa zamanda çevrilir dilimize.



Felsefe hep soyut ve büyük şeyler içindir diye bilinir genel algıya göre. Bu sebeple de felsefenin konusu olarak hep majör meseleler çıkmıştır karşımıza. Peki ya günlük hayattaki meseleleri ne yapmalı? Onların felsefesi olamaz mı? Francesca Rigotti bunu dert ediniyor bu kitabında; "küçük şeyler"in de felsefesinin yapılabileceğini tartışıyor. Kitapta toplamda beş bölüm var: "Metaforlar ve Şeyler", "Küçük Şeyler", "Şeylerin Gerçekliği", "Küçük Şeyler Büyüyor" ve "Gender Meseleleri". Bölümlerin isimlerinden de anlaşılacağı üzere yazar "şey" kavramına odaklanmış durumda ve bu konuya metaforik açıdan yaklaşıyor. Aynı zamanda, bu kitabın temelini Küçük Şeyler'in Tanrısı ve Büyük Şeyler'in Tanrısının zıtlığı üzerinden kuruyor: "Büyük Şeyler'in Tanrısı öfkeden kudurup onu çığrından çıkmış savaşlara sevk eden kırılmış gururunun yaralarını yalayadursun, ben yanıma samimi ve alçakgönüllü, özel ve sınırlı Küçük Şeyler'in Tanrısı'nı alıyorum. O bana ve onu dinlemek isteyen herkese kahvenin ve çöp kutusunun hikâyesini anlatacak."(s.17) Bahsettiği küçük şeylerin bir kısmına birazdan değineceğim.


Yazar, "şey" kavramının her dilde olduğundan söz ediyor uzun uzun. Bunu da Gelileo'nin "Önce şeyler vardı, sonra adlar geldi." sözüyle destekliyor.(s.69) Rigotti'ye göre "şey" birçok dildeki en kapmsamlı ve en belirsiz sözcük. Bu sebeple de şeysiz bir dünyanın olamayacağı düşüncesinde. Ona göre böyle bir dünya karışık ve belirsiz olur. Hatta öyle ki şeyler olmasa konuşmayı ve düşünmeyi bırakırız. Peki şeyler günümüzde nerede? Aslında her yerde. Sürahide, vazoda, sabunda,ütüde... Artık birçok şeye "ekran" ardından bakıyoruz.


Dolayısıyla birçok şey artık öncelikli değil fakat onların imgeleri hâlâ canlılığını koruyor.Vilém Flusser jilet hakkında yazarak, Heiddegger sürahiyi gözlemleyerek yapmış bugüne kadar bunu. Sokrates de sıradan insanların içinde dolaşıp onlarla konuşarak... Öyleyse küçük şeyler ve beraberinde onların imgelerini "sıradan" olanda arayarak devam ettirmek mümkün. Nedir bu imgesel küçük şeyler yazara göre? Bir elma, bir makarna süzgeci, tuşlar ya da çöpler... Bunlar ve daha fazlası metaforik olarak daima hayatımızdalar esasen. Bunların herbirini ayrı ayrı başlıklar hâlinde değerlendiriyor Rigotti. Elmanın yuvarlak şeklinden dolayı çağrıştırdığı ve kendisine yüklenen anlamlara değiniyor örneğin. Oradan tuşlara geçiyor; küçük olan bir şeyi insanların algılayabileceği büyüklüğe ulaştırdığından bahsediyor. Elektrik düğmesi, fotoğraf deklanşörü ya da bir klavye buna rahatça örnek verilebilir. Ayrıca örneğin kozmos ile kozmetik arasındaki bağa da dikkat çekiyor yazar. Nükleer atıkların çöplerine de "cüruf" dendiğine değiniyor bir bölümde. Aslında bunun da bir çöp türü olduğunu ve asla yok edilemediğini açıklıyor.


Yazarın küçük şeylerle ilgili değindiği diğer önemli bir mesele ise "minör" olanın kadın ve kölelere; "majör" olanın ise erkeklere değer bulunması. "Gender Meseleleri" olarak nitelendirdiği şey bu. Nakış, halı ve kilim dokuma gibi işler "küçük/bayağı sanatlar"dır ve kadınlarla ilintilenmiştir yıllarca. "Büyük/özgür sanatlar" ise astronomi, geometri, gramer, resim, mimari, heykel ve müziktir ve bunlar da erkeklere uygun bulunmaktadır.(s.18-19) Edebiyatta bile böyledir bu. O yüzden halk edebiyatı ve yüksek edebiyat denen bir ayrım vardır. Yazar, tüm bu kategorileştirmelerin ışığında "küçük olan güzeldir." ya da "less is more" anlayışıyla kavramları tek tek inceliyor ve Küçük Şeyler'in Tanrısı'nın izini sürüyor. Bu sebeple, bahsedilen bu küçük kavramların ve nesnelerin sesini duymak isteyen kişilerin ilgisini çekecek ve ufkunu açacak önemli bir eser Rigotti'nin kitabı. Minimalizme biraz olsun ilgi duyanların ya da bu kavramı merak edenlerin şans vermesi gerektiğini ve pişman olmayacaklarını düşünüyorum.


KÜÇÜK ŞEYLERİN FELSEFESİ

Francesca Rigotti

Çeviri: Meryem Mine Çilingiroğlu

Notos Kitap, 2021

132 s.


Commentaires


bottom of page