Litera Soruyor: Sansür
Litera soruyor: Çocuk edebiyatında son dönem yaşanan sansürlerle ilgili yazarlar ne düşünüyor?

Geçtiğimiz ay yayın dünyamız çocuk edebiyatına uygulanan iki önemli sansür haberiyle sarsıldı. Önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, Günışığı Kitaplığı tarafından basılan Çıtır Çıtır Felsefe serisinde yer alan 7 kitabı "muzır" ilan etti. Kitabın teşhir edilmesi ve satışı kısıtlandı. Bu haberin hemen arkasından Isadora Rose tarafından kaleme alınan ve İş Bankası Kültür Yayınları’nın “Mutluluk nedir?” olarak Türkçeye çevirdiği kitapta gökkuşağı görseli sansürlendi. Kitabın orjinalinde gökkuşağı görseli bulunurken İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan kitapta gökkuşağının yer almaması sosyal medyada tepki çekti.
Biz de Litera Edebiyat olarak çocuk ve gençlik edebiyatı alanında kitaplar yazan yazarlarımıza sormak üzere bir mini- anket hazırladık; onlara çocuk edebiyatında sansür hakkında ne düşündüklerini ve yazarların bu konuda alacağı tavrın ne olması gerektiğini sorduk. Mavisel Yener, Tuba Kumaş, Ahmet Büke, Irmak Zileli ve Fadime Uslu cevap verdi.
Mavisel Yener

Çocuk edebiyatında sansür hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yüzyıllardır, yakma, yasaklama, kütüphane raflarından kaldırma, okul müfredatlarında görmezden gelme, poşetleme gibi farklı yöntemlerle kitaplar sansürlenmeye çalışıldı. Bu yalnızca ülkemiz için geçerli değil, pek çok kültürde faaliyet gösteren bu zihniyette sayısız insan var. Sansürün sosyolojik, psikolojik nedenlerine baktığımızda genellikle korkulardan kaynaklı olduğunu görüyoruz. Bu bilinmeyene duyulan korkudan tutun da çocuklar üzerinde kontrolü kaybetmenin vermiş olduğu endişe hali ve benzer ruh durumlarından kaynaklanıyor. Kitabı saklamak, terörü, şiddeti, ayrımcılığı ya da “sakıncalı” bulduğumuz şeyleri ortadan kaldırır mı?
Konu ne olursa olsun, kitap çocukla o konu hakkında konuşmak, tartışmak için bir fırsattır. Belki de özellikle kendilerine verecek cevapları olmayan yetişkinler kişisel korkuları nedeniyle yasaklamayı seçiyor. Neden çocuk okurların incelikli düşünmekten aciz olduklarını zannediyoruz?
“Edebiyatın çocuklar için işlevi nedir?” sorusunun yanıtı üzerinde düşünmeyenlerin işi sansürcülük. Bir kitabın çocuk gerçekliğine uymadığını fark etmişsek, bunun yolu sansürlemek değil, temellere oturtulmuş akademik eleştiriler getirmek, tartışmaktır. Yeni çağ çocuklarına odaklanan çağdaş yazarın neyi vurguladığı, nasıl vurguladığı, neyi atlamayı seçtiği elbette farklı alanlarda konuşulabilir. Bu tartışmayı akademik bakışla yapmak gerekir. Ama bunu “yasaklama” noktasına getirip linç etmek doğru değildir. Çocukları “koruma” kisvesi altında bir kitabın sansürlenmesini isteyen kişiler çoğu zaman kitabı hiç okumamışlar, hatta bazen okumayı reddetmişlerdir. İçinden çektikleri bir cümle onların itiraz kaynağı olmaktadır. Oysa bütünü görüp, çocuk edebiyatının temel öğelerini anlasalar, okura farklı bakış açıları sunmanın değerini kavrayacak, çocuğa ve yazara güveneceklerdir.