Öykü: Beni Sevmeyenler Apartmanı
"Tam on kapıcı, sekiz yönetici, üç esaslı tadilat eskittim ulan ben! Siz de kim oluyorsunuz?"
Korkut Kabapalamut
Yaşadığım apartmanda sevilmiyorum. Artık uzun zamandır eminim bundan. Başlangıçta acaba biraz paranoyaklık ve komşularıma haksızlık mı ediyorum diye düşünmüştüm iyi niyetle. Ama bana karşı o kadar çok sayıda somut, tartışmaya kapalı olumsuz tutum ve davranış sergilendi ki artık duraksamaya, kimseyi test etmeye gerek yok. Bu insanlar benden açık açık nefret ediyor. Buradan taşınsam, yerime tıpa tıp kendilerine benzer biri gelse çok memnun olurlar. Bunun sinyallerini cömertçe veriyorlar. Ben de aptal değilim ya. Aksine, olan bitenin tamamen ayırdındayım.
Ama ne yalan söyleyeyim, ben de az inatçı, laf söz dinlemez, başına buyruk bir herif değilimdir. Doğruya doğru. Sonuna kadar direneceğim. İsterse polisler gelip alnıma silahlarını dayasın, bırakıp gitmek yok, geçecekler onu bir kalem. Mevzimi ölümüm pahasına koruyacağım. Asla geri adım atmayacağım. Sinir harbine hazırım. Gerekirse agresif karşılıklar da verebilirim. Tabanca edinebilirim. Elim armut toplamıyor ya. Zayıf, korkak ya da ahmak değilim. Düşmanlarıma acımam. Bana böyle hasmane davranmalarını haklı gösterecek bir şey yapmadım sonuçta. Bundan zerrece kuşkum yok. Alkol almam. Evime kadın olsun, erkek olsun konuk da gelmez. Asla yüksek sesle müzik dinlemem, televizyon izlemem. Kendi halinde yaşayıp giden, zararsız, örnek, parmakla gösterilecek cinsten bir kişiyim. Dolayısıyla, şayet gerçekten de benimle ciddi bir sorunları varsa, bunu kendileri tamamen keyfi olarak, kafalarında yaratmışlar, kurgulamışlar demektir. Konuyu onlarla her ortamda tartışmaya hazırım. Gerçi hiç de benimle konuşmaya layık kimseler değiller ya. Yine de bir kereye mahsus küçük bir istisna yapabilirim bu böceksi yaratıklar için çok gerekirse.
Yahu ben neredeyse otuz yıldır, kesintisiz biçimde bu binada oturuyorum. Tatile bile gitmem. Şaka değil. Neredeyse yarım bir ömür. Bu kuş beyinli sersemler de kim oluyor? Kendilerini ne sanıyorlar acaba? Eskiden beri, kıdemli sakinlere karşı fazladan bir saygı duyulması gerektiğini düşünürüm apartman, site, lojman, plaza gibi sosyal ortamlarda. Yani siz kim bilir nerelerde (belki de sokaklarda, parklarda, beş para etmez bitli otellerde) sürterken bizim yerimiz yurdumuz belliydi. İnanmıyorsanız gidip postaneye, muhtara ya da nüfus müdürlüğüne sorun. Bunu bilmezden, anlamazlıktan gelmenin âlemi yok. Tam on kapıcı, sekiz yönetici, üç esaslı tadilat eskittim ulan ben! Siz de kim oluyorsunuz? Dağdan gelip bağdakini kovmaya çalışmak değil de nedir bu şimdi! Topunuzun Allah belasını versin, yüzünüzü şeytan görsün. Buradan bir tek ben sağ salim çıkacağım tamam mı, işte açık açık söylüyorum. Meydan okuyorum. Kafa tutuyorum hepinize birden.
Neden böyle oldu bilmem. Gidin kendilerine sorun bir zahmet. Hiçbirini ciddiye almıyor, insan yerine de koymuyorum. Zaten sırf bu yüzden oldum olası hiçbir apartman toplantısına katılmam. Asansör bakımıymış, aidat artışıymış, ısınmada doğal gaza geçişmiş, böyle süfli işlere harcayacak vaktim yok benim. Düşünceleriyle ziyadesiyle meşgul bir insanım. Kimseye vekâlet falan da vermem. Âdetim değil. Bu yaptığım suçsa, gidip beni ilgili merciye behemahal şikâyet etsinler. Hoşlanmıyorum böyle saçma sapan etkinliklerden efendim, zorla değil ya. Basit basit hareketler, çiğ çiğ konuşmalar, böyle bir ortamda kendimi, varlığımı tamamen aşağılanmış, lekelenmiş hissederim. İnsanların çirkin, sığ yanlarının ortaya çıktığı, maskelerinin tamamen düştüğü zehirli ortamlardır bunlar. Yahu ben mecliste vekil miyim ki olur olmaz mevzularda lehe ya aleyhe oy kullanacağım, elimi robot gibi havaya kaldırıp indireceğim falan. Bana uygun, yakışan, sindirebileceğim bir hareket değil hiç. Kusura bakmayın. Kendiniz o fare ve karafatma ininizde, genel kurul toplantısı adı altında ne haltlar karıştırırsanız karıştırın. Ben alınan kararlara ne kadar akla, mantığa aykırı olurlarsa olsunlar uyarım. Daha ne istiyorsunuz yani, canımı mı? Kusura bakmayın ama ondan bende de hepi topu bir tanecik var, sizin gibi değersiz, abuk subuk kimselere kolayından çıkarıp armağan edemem doğrusu.
Neymiş, apartmana giriş çıkışlarda, asansörde denk geldiğimizde bendenize selam veriyorlarmış da ben mendebur almıyormuşum, yüzlerine bile bakmıyormuşum, duymazdan görmezden geliyormuşum bu değerli şahsiyetleri. Hepsi yalan, iftira. Kendimim diye söylemiyorum ama tahsilli, gün görmüş, nezaket kurallarının fazlasıyla ayırdında aydın, kültürlü bir kişiyim. Düşmanım bile selam verse hiç gocunmadan güler yüzle alır, usulünce de iade ederim. Bir yerim eksilecek değil ya. Sanırım ilk benim selam vermemi, hal hatır sormamı, sırf çoğunlukta olduklarından dolayı onlara kölece biat etmemi bekliyor, doğallıkla öyle olmayınca da koro halinde öfkelenip çamur atıyorlar bana. Çok da umurumdaydı. Hepinizi toplasak yarım ağızla söylenecek bir günaydını bile hak etmezsiniz. Akbabalar sürüsü. Günün sonunda kazanan ben olacağım. Orası kesin. Planlarınızı buna göre yapın.
Neymiş, oybirliğiyle karar