Öykü: Kefilim olur musun?
"Şiir yazarım diye kalem kâğıt vermiyorlar. İtibarımız iki paralık. Şairleri seven yok. Hor gören çok..."
Selma Elhan – Melih Elhan
Masanın başında oturan kadın tanıdık geldi. Bilekten kavradığı elini masanın üzerine sabitlemişti. Ona doğru yürüdüm. Saç bandı ile çerçevelediği yüzünü görünce şair Çiğdem’i tanıdım. Dudakları kıpır kıpır, uzaklara bakıp sözcükleri sıralıyordu peşpeşe. Ezber mi yapıyordu? Çiğdem’i kaybetmemiş miydik? Ne kadar oldu aramızdan ayrılalı? Burada ne işi var? Birden korkuya kapıldım. Ben neden buradayım?
Çiğdem başını çevirip benden tarafa baktı.
“Sen de mi geldin? “
“Hayır ben aynı yerdeyim. Gece gezmesi benimki.” Yine de emin değildim. Gerçekten aynı yerde miydim?
Çiğdem gülümsedi:
“Korkma, sadece rüyana girdim.”
Yatar yatmaz uyumuşum demek. Rüyada olduğumun farkında değildim. Derin bir nefes aldım. İçimdeki sevinci Çiğdem’den saklamaya çalıştım.
“Seni görmek güzel. Ne yapıyorsun burada? Yine şiir mi?”
“Şiir ya!“
“Kalem kâğıt nerede?”
“Yasak.”
“Nasıl yani?”
“Hani, hep konuşurduk şair sözü yalandır diye, o büyük şair o iri lafı etmiş ya sonucunu burada yaşıyorum işte. Şiir yazarım diye kalem kâğıt vermiyorlar. İtibarımız iki paralık. Şairleri seven yok. Hor gören çok...”
Sustu, etrafa göz attı, sesini alçalttı:
“Ezberden yazıyorum ben de! Ama ne zaman aklıma bir dize gelse elime, parmaklarıma hâkim olamıyorum.”
“Ciddi misin?”
Benimle eğlendiğini düşündüm. Sol bileğimi kavrayan sağ elimin onu taklit ettiğini fark edince irkildim.
“Ciddiyim tabii. Zor durumda olmasam bu gece sana gelmezdim. Buradan kurtulmam için bir kefile ihtiyacım var. Bana kefil olur musun?
“Ne kefili Çiğdem?”
“Kefil bulursam beni geri gönderecekler.”
“Nereye, nasıl? Hiçbir şey anlamadım.”
“Nereye olacak, geldiğim yere. Sadece tekrar şiir yazmayacağıma dair kefil olman gerekiyor. Kefili geldiğimiz yerden istiyorlar.”