top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara
  • Yazarın fotoğrafıLitera

Varlık dergisinin Eylül sayısı çıktı

Varlık dergisinin Eylül sayısının dosya konusu: “Ölümünün 700. Yılında Dante”.


En eski edebiyat dergilerimizden Varlık'ın Eylül sayısının içeriği şöyle:

"Dante sadece İtalyan veya Batı edebiyatının temel taşlarından biri değil, aynı zamanda tüm dünyada sanatın her dalını derinden etkilemiş bir isim. Aydın Afacan bize bu dosyayı hazırlamayı önerdiğinde hiç tereddüt etmeden kabul ettik. Dosyamıza katkıda bulunan diğer yazarlar Ayçin Kantoğlu, Cumhur Kuzu, Bülent Ayyıldız, Kemal Atakay, Anna Frigioni oldu. Ulaş Bager Aldemir de çalışmamızın her aşamasında yardımlarını esirgemedi.


Şairi modernlik, çağ ve divina poesia bağlamlarında inceleyen Aydın Afacan, “İlahi ve Modern: Dante Üzerine Fragmanlar” başlıklı yazısında “Dünyevi olanın ‘öte dünya anlatısı’ ile birleşmesi, yeni bir şey değildi,” diyor ve Gılgamış’tan Ardaviraf’a, Orpheus’tan Aeneas’a farklı gerekçelerle yeraltına inen karakterlere dair anlatı birikiminin Dante’yi etkilediğini vurguluyor, ancak İlahi Komedya’da “Rehberi kendisidir aslında. Kendine rehber olarak seçtiği Vergilius, Beatrice ve Aziz Bernard, farklı ‘forma’ ile karşımıza çıkan birer Dante’dir.” O, “dünyevi olanı da ilahi olanı da şiirle kuşatmış, onunla dile getirmiş ve çözüme kavuşturmuştur. Bu yönüyle bir büyük şaire yakışır biçimde kendi mitologyasını kurmuştur.”


Nice sanat eserine ilham veren İlahi Komedya, “hem zahiri hem de batıni” anlamda Dante’nin kendi biyografisi için de vazgeçilmez bir kaynak. Ayçin Kantoğlu, “‘İlahi Komedya’nın Satır Aralarından Dante’nin Hayatına Bir Bakış” başlıklı yazısında “İtalyan dilinin babası, şairlerin şahı, yazar, siyasetçi ve düşünür” Dante’yi ve yaşadığı dönemi en önemli eserinin kılavuzluğunda daha yakından tanımamızı sağlıyor.


“Dante Alighieri gibi çağının en önemli bilginlerinden biri olan bir ozanın edebî düşüncesinin kökenlerini basit şekilde gruplara ayırmak veya sınıflandırmak mümkün değildir,” çünkü bu birikim “bir yandan antik kültüre uzanırken (…), öte yandan içinde yaşadığı skolastik dönemin felsefesine, din anlayışına ve bilimine de sıkı sıkıya bağlıdır.” Cumhur Kuzu ve Bülent Ayyıldız, “Edebiyat Kuramcısı Olarak Dante” başlıklı yazılarında bu zor görevi bütünüyle yerine getiremeyeceklerinin bilincinde olarak ellerinden geldiğince geniş bir çerçeve sunuyorlar.


Komedya’dan söz ederken, en az iki Dante’yi (…) birbirinden ayırmak gerekir. İlki, Cehennem’deki en uç tezahürü (Şeytan) dahil olmak üzere kötülüğü kavrayan, Araf’ta günahlarından arındıktan sonra, önce Lethe ırmağının sularında yıkanarak günahlarının anılarını unutan, ardından Eunoe ırmağından geçerek yaptığı iyiliklerin anıları güçlenen ve aşama aşama Tanrısal görüye (Cennet) ilerleyen yolcu Dante; ikincisi ise, bütün bu yolculuğu kurgulayan yazar Dante’dir,” diyor Kemal Atakay ve “Dante’nin ‘Cehennem’i” üzerine özlü bir okuma sunuyor.


Dante şüphesiz “bütün çağlarda aynı şekilde takdir görmüş, anlaşılmış ve sevilmiş” değil, ancak bugün popüler bir ikona dönüştüğü de tartışılmaz. Peki nasıl bir serüvenin sonucunda bu gerçekleşti? “[Ş]ayet Dante doğmamış olsaydı bugün İtalya’da farklı bir lisanı konuşuyor olurduk,” diyen Anna Frigioni, “Dante’nin İtalyan Edebiyatındaki Kurucu Rolü”nü –çağdaş eserler üzerindeki etkisini de belirterek– ayrıntılı bir şekilde ortaya koyuyor."

bottom of page