Yatakta sigara içen kadınlar
Nagihan Kahraman yazdı: "Mariana Enriquez’in ilk öykü kitabı, Yatakta Sigara İçmenin Zararları'nda çeşitli yaş gruplarından kadınların içinde bulundukları karanlık ve lanetli dünyaları ile hemhâl oluyor okur her öyküde."
Mariana Enriquez’i pek çok kişi, 2015’te yayımlanmasının ardından 2017 yılında Türkçede Seda Ersavcı çevirisi ile yer alan Yangında Kaybettiklerimiz ile tanıyor. O dönemde hem dünyada hem bizim edebiyatımızda adından sıkça söz ettiren Arjantinli yazarın ikinci öykü kitabı, bizim onunla tanışma kitabımız. Enriquez, Hayatın yüzleşmekten kaçılan gerçeklerini tokat atar gibi yüzümüze vuran öyküler yazıyor. Bunu da daha çok korku ve gotik türünde metinler ile yapıyor. Ancak onun öykülerindeki korku unsurları, alışılagelmiş korkutucu varlıklar değil; aksine hayatın tam içinde duran ama yüzümüzü çevirdiğimiz, görmezden geldiğimiz şeylerden oluşuyor. Bu sebeple de yazar metinlerinin odağına “rahatsız edici” unsurları seçiyor diyebiliriz. Hatta yazar okuru rahatsız etmeyi kendine görev edinmiş gibi. Dolayısıyla kulak tıkanan her şey okurun önüne gelebilir Mariana Enriquez’in öykülerinde.
Şimdi ise yazarın yıllar önce basılan ilk öykü kitabı da Türkçede! 1995’teki ilk ve 2004’teki ikinci romanının ardından 2009 yılında okurlarıyla buluşturduğu ilk öykü kitabı Yatakta Sigara İçmenin Zararları, Züleyha Yılmaz çevirisi ve İthaki Yayınları aracılığıyla geçtiğimiz günlerde raflarda yerini aldı. “İthaki Modern” serisinden yayımlanan kitap dilimizdeki ikinci Enriquez kitabı ancak kendi dilinde bu yıla dek pek çok kurgu ve kurgu dışı kitabı yayımlandı ve yayımlanmaya da devam ediyor. “Yeni Arjantin Anlatısı” olarak kabul edilen bir akımın temsilcisi hâline gelen yazarın adı; sık sık Borges, Cortázar ve Silvino Campo gibi kendi edebiyatından yazarlar ile birlikte anılıyor. Ayrıca Patti Smith ve Nick Cave gibi müzisyenlerden de etkilendiği biliniyor. Yazar aslen gazeteci olduğundan, ülkesinin içinden geçtiği sıkıntılı yılların ve yaşananların bireyler üzerindeki boğucu etkisinin de farkında ve bunları dile getirmeyi de muhtemelen borç biliyor.
Yatakta Sigara İçmenin Zararları’nda da Yangında Kaybettiklerimiz gibi on iki öykü bulunuyor ve eser, yine adını kitaptaki öykülerden birinden alıyor. Öykülerde kadınların yoğun varlığı gözden kaçmıyor. Hemen hemen her öykünün ana kahramanı bir kız çocuğu veya genç ya da yaşını almış bir kadın. Dolayısıyla çeşitli yaş gruplarından bu kadınların içinde bulundukları karanlık ve lanetli dünyaları ile hemhâl oluyor okur her öyküde.
“Küçük meleğin gömüldüğü yerden çıkarılması” adlı ilk öyküde yıllar önce kardeşinin ölümüne bir küçük kız çocuğuyken şahit olan ama şimdilerde yaşlanmış bir kadının ve onun torununun gözünden bakıyoruz.
“Göletin bakiresi”nde de yine genç kızlar ve bu defa onların nefret ettiği biri hâline gelen başka bir genç kızı okuyoruz. Kıskançlığın, sahip olma isteğinin ne kadar baskın geldiği ve isanın “id”iyle hareket ettiğinde ne kadar acımasız olabileceği tüm açıklığıyla kendini gösteriyor bu öyküde. Diğer öyküler de bu minvalde devam ediyor: “Alışveriş arabası”nda bir evsizin alışveriş arabasının lanetini, “Kederli rambla bulvarı”nda, bir şehirde doğan bebeklerin lanetini, “Kuyu”da da genel olarak korkma hâlinin lanetini okuyoruz. Elbette kitaba adını veren “Yatakta sigara içmenin zararları”nda da yaşlanmanın, arzunun ve tutkunun yitiminin…
Kadınlar bu öykülerde tüm cinsellikleriyle de yer alıyorlar; onları birer kibar hanımefendi gibi sunmayı reddediyor yazar, tüm bedensel eylemleriyle birlikte gösteriyor. Bu sebeple “klitoris”, “vulva” ya da “mastürbasyon” sözcüklerine sık sık rastlıyoruz öykülerde. Ayrıca öykülerdeki kadınların adlarının da belli bir örüntü içinde olduğu göze çarpıyor. Salavino, Silvia, Sofia, Natalia, Angelita, Rita, Yasmine, Elina gibi rastgele seçilmiş isimler yer alırken bir de sürekli tekrar eden -iki grup hâlinde- şu isimler var: Josefina, Julieta (“Kederli rambla bulvarı” ve “Et”), Julita, Jessica; Mariela (“Kuyu” ve “Et”), Maria Laura, Mechi, Mara (“Neredesin kalbim?” ve “Ölülerle konuştuğumuz zamanlar”) , Marina, Marcela gibi…
Görüldüğü üzere hem isimler birbirine çok benziyor hem de bazı isimler birden fazla öyküde kullanılmış. Bunların tesadüf olmadığı aşikar. (Yazarın kendisinin adının da Mariana olması ironik bir detay.) Bir de rastgele seçilen isimler genellikle yan karakterlerde kullanılmışken belli seslerin yoğun olduğu ve ses farklılığı ile çeşitli anlam değişikliğine uğramış isimlerin kullanıldığı karakterler ise öykülerin merkezinde duran ana karakterler olduğu göze çarpıyor. Bu da on iki öyküdeki her yaştan kadının bir şekilde birbiriyle “uzak akraba” ya da hayatlarının bir kısımlarında tanışmış olduklarına dair bir çıkarıma sebep oluyor. Kadınlar yalnızca Arjantin’de değil dünyanın pek çok yerinde benzer acıları yaşayıp benzer süreçlerden geçiyorlar; belki de o yüzden isimlerinin Julieta ya da Julita, Mariela ya da Maria olmasının pek de önemi yoktur.
Mariana Enriquez’in öyküleri farklı farklı olayları işaret etse de kurduğu ürpertici evren hepsinin zeminini oluşturuyor. Öykülerde yer alan acımasız ergenler, çürümüş bebek iskeletler, pis kokan evsizler, şehri terk etmeyi engelleyen bebekler ve battaniyesinin altından çıkamayan yaşlılar… Hepsi aynı Arjantin’de, aynı dünyada yaşıyor. Yazarın değindiği evrensel meseleler, yalnızca kendi ülkesinde değil dünyanın pek çok yerinde kendi okur kitlesini yaratmasını ve sahiplenilmesini sağlıyor. İyi bir üslûp ve edebilik arayan, aynı zamanda karanlık dünyaları ve gotik evrenleri okumayı seven okurlar için Yatakta Sigara İçmenin Zararları, iyi bir başlangıç olacaktır. Yazarın Yangında Kaybettiklerimiz’ini de ısrarla öneriyorum. İyi okumalar.
YATAKTA SİGARA İÇMENİN ZARARLARI
Mariana Enriquez
İthaki Yayınları, 2024
Çeviri: Züleyha Yılmaz
Tür: Öykü
136 s.
Comentarios