top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara

Özgürlük Yolları Beat Kuşağı ve Kerouac

Hasan Sezer yazdı: "Aradan geçen yüzyılların ardından, Kerouac’ın tek kalemde yazdığı Yolda eseri halen önemini korumakta, Beat’in umudu yürekleri çarptırmaktadır."

Hasan Sezer


Arayışın Çağında


1929 yılında başlayan, 1930 yılında toplumların neredeyse bütün kesimlerini etkisi altına alan büyük buhranının yıkıcı dinamiği altında ezilen insanlar özellikle Amerika kıtasında yollara dökülmüş, göçebelik benzeri bir yaşam biçimiyle, çalışma, çalışabilme, çalışıp yaşayabilme arzusuyla neredeyse kıtanın tamamını baştan sona gezmiştir.


Fakirliği, açlığı ve sefaleti, vahşi kapitalizmin yarattığı piyasa koşullarının serbest bırakılma düşüncesi etrafında ortaya çıkan tahribatı sırtında taşımak mecburiyetiyle yaşama devam etmek zorunda olan, devam edebilmek için çırpınan yığınların bu durumu özellikle edebiyatın içine işlemiştir.



Dönemin kültür üretimi söz konusu içler acısı durumu betimleyecek, gelecek nesillere taşıyacak ve kimi zaman ideolojik bir perspektifle yargılayacak yahut vahimliğin üzerini pembe bulut kümeleri örterek tarihi utancı saklayacak eserler sunmuş, dönemin sarsıcılığı bu eserlerle oldukça başarılı bir şekilde yansıtılmıştır.


Bu noktada, özgürlük adı altında girişilen mücadelelerin, iki kutuplu dünyanın ideolojik mücadelesiyle, durmadan değişen, dönüşen ve geçmişten çok daha kopuk bir geleceğin peşinde ortaya çıkan uzay hülyasıyla süslenen döneme damga vuran akım Beat olmuştur.

Tamamıyla doğal içgüdülerle, yaşamın çıplak gerçekliğini betimlemek isteyen, insanın kendini hapsettiği duvarları yıkıp geçen, yollara dökülen, unutulmuş, kaybedilmiş, katledilmiş doğaya yüzünü dönen Beat Kuşağı sanatın her bir noktasında kendine ifade gücü bulmuş ve geriye büyük bir miras bırakmıştır. Bu mirasın temelinde deneyimlerin ve arzularla örülü his ve düşünce dünyasının çırılçıplak yansıtılması kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır.


Huzur olarak adlandırılan ölüme koşulan yolculuklardan sıcak güneşin altında, sonsuz bir ovanın elinde avucunda uzanan iki insanın arzu yalımıyla kavuşumunun saf, katıksız betimine kadar varan; kasıkları basan ateşlerden, insanın içgüdüleriyle örülü, belleği ve benliği zorlayan her türlü anlatının, tabularla örülmüş kireçten duvarların, benimsenmiş alışkanlıkların ötesine geçip hayvanlaşan insanın temel dürtüsüne ilerl