Ejderhalar hâlâ yaşıyorlar
- Şule Tüzül
- 2 dakika önce
- 3 dakikada okunur
Şule Tüzül, Ursula K. Le Guin'in, denemelerden oluşan kitabı Kadınlar Rüyalar Ejderhalar odağında yazdı: "Le Guin, her zaman "Neden?" diye sorar ve sordurur. Doğrular ve yanlışlar yoktur, bunlar üzerinde durmaz, değişim üzerinde durur. Her şey her zaman değişir. Doğrular, yanlışlar, duygular, masallar, hikâyeler, hatta devrimler. Le Guin sınırlardan değil, her şeyin sınırsızlığından söz eder. Dili ve edebiyatı ile katıksız bir özgürlüğe davet eder okurunu."

Ursula K. Le Guin'in, denemelerden oluşan kitabı Kadınlar Rüyalar Ejderhalar, ülkemizde ilk olarak 1999 yılında Metis yayınları tarafından yayınlanmış. Bildiğim kadarıyla bu kitap sadece Türkiye'de var çünkü kitabın içindeki denemeler Metis Yayınları tarafından derlenmiş. Kitabı, yayınlandıktan bir iki yıl sonra okumuştum. Bu kitaba kadar fantastik edebiyata ve bilimkurguya uzak bir okurdum. Kitabı okuduktan sonra Ursula K. Le Guin'e karşı, beni hiç tanımasa da, bir parça mahcubiyet duymuştum. Çünkü kitaptaki denemeler öncelikle, fantastik edebiyat ve bilimkurguyu, bu türlerin önemini, edebiyat çevreleri tarafından uzak durulan türler olmasının nedenlerini ve bunun ne kadar yanlış olduğunu anlatıyor. Le Guin birçok yerde sanki bana sesleniyordu. Diğer yandan kitap, Ursula K. Le Guin ile tanışmamı, diline, düşüncelerine, hayattaki ve edebiyattaki duruşuna hayran olmamı ve sıkı bir Le Guin okuru olmamı sağladı. Bu kitaptan sonra hemen gidip Mülksüzler'i aldım, sonra da ne yazsa takipçisi oldum.
Ursula K. Le Guin'i neden çok severiz? Çünkü o her şeyi ve herkesi kapsar. Sadece gerçeğin tarafındadır. Feminist, marksist, Jung'cu, Tao'cu olduğu kadar hepsini sorgular, sorgulatır. Mülksüzler'de hayalini kurduğumuz dünya ile yaşadığımız dünyayı karşılaştırır ve der ki hiçbir şey mükemmel değil, eksi ve artıları var. Sürekli düşünerek, sorgulayarak yaşamanın kılavuzudur onun kitapları, söyleşileri. Neden büyüleniyoruz onu okuduğumuzda? Çünkü onun dili hem doğaya hem de insanın doğasına en yakın dil. Le Guin, her zaman "Neden?" diye sorar ve sordurur. Doğrular ve yanlışlar yoktur, bunlar üzerinde durmaz, değişim üzerinde durur. Her şey her zaman değişir. Doğrular, yanlışlar, duygular, masallar, hikâyeler, hatta devrimler. Le Guin sınırlardan değil, her şeyin sınırsızlığından söz eder. Dili ve edebiyatı ile katıksız bir özgürlüğe davet eder okurunu.
Kadınlar Rüyalar Ejderhalar'ın bir yerinde diyor ki;
"Hayvan akıl yürütmez, ama görür. Ve tereddütsüz davranır, 'adaletle', uygun bir şekilde. Tüm hayvanlar işte bu yüzden güzeldir. Yolu, eve giden yolu hayvanlar bilir. Rehber içimizdeki hayvan, ilkel, kara kardeş, gölge ruhtur."
Kitaptaki her deneme çok etkileyici. Ancak Çocuk ve Gölge, beni en çok etkileyen deneme oldu. Bu bölümde Le Guin, çocukluğunda okuduğu Andersen masallarından, bu masallardaki gerçekçiliği ve kötülüğün anlatımını çocukken sevmediğinden bahseder. Ama yetişkin olduğunda o masallarda neden çocukların yaşamın gerçekleri ile karşı karşıya getirildiğini, neden kötülüğün anlatıldığını anladığını söyler. Buradan Jung'un gölge teorisine atıfta bulunur. Bu teoriye göre insan içindeki gölgeyle, yani kötü yanıyla, her zaman diyalog içinde olmalıdır. Gölgemizi görmezden gelirsek, uzak durursak, baskılarsak bir gün çok kötü patlayabilir. Bunun yerine gölgemizin farkında olarak, kabullenerek, gölgemizle denge kurarak yaşamanın daha sağlıklı olduğunu anlatır. Dolayısıyla çocuklara kötülük anlatılmalıdır. Onları kötülükten uzak tutarak, kötünün ne olduğunu saklayarak, kötülükten koruyamayız. Çocuklara ve yetişkinlere kötüyü anlatmanın en iyi, en özgür ve en rahat yoludur fantastik edebiyat, der Le Guin.
"Yüzüklerin Efendisi'nin fantezi dilinde yazılmış olması tesadüf değildir; bunun nedeni Tolkien'ın bir gerçeklik kaçağı olması değildir, çocuklar için yazması da değildir. Neden, fantezinin ruhsal yolculuğun, ruhta iyiyle kötünün mücadelesinin doğal, en uygun dili olmasıdır."
Kitaptaki denemeler sadece fantastik edebiyat ve bilimkurguyu anlatmaz. Edebiyatın, yazarın, yazma eyleminin ne olup ne olmadığını anlatır. Bu yönüyle bir yazı atölyesine dönüşen denemeler aynı zamanda bir okur atölyesidir, nasıl okuyacağımıza dair de pek çok şey söyler Le Guin.
Kitabın en başında Bülent Somay'ın önsözü yer alıyor. Bülent Somay, Le Guin'in amacının daima, kimsenin duygularını incitmeden mümkün olduğu kadar çok şeyi alt üst etmek olduğundan bahsediyor. Le Guin'i büyük bir yazar yapanın da bu özelliği olduğunu düşünüyorum.
Başka bir denemede insanı merkeze koyan düşünceyi, kahramanlar yaratan edebiyatı ve kahramanlar üzerinden anlatılan hikâyeleri bir parça eleştirir. Diğer yandan insanın öneminin altını çizer. İnsan nesne değil öznedir. Doğadaki her şey gibi. Denizler, dağlar, otlar, çiçekler, balıklar, büyük ve küçük her türlü hayvan, ağaçlar, ormanlar... Şöyle der Le Guin: "Onlar bizim bir parçamız, biz onların bir parçası olduğumuz için. Etimiz, kemiğimiz. Biz, onların bilinciyiz. Eğer, biz bakmayı bırakırsak, dünya kör olur. Eğer, biz konuşmayı ve duymayı bırakırsak, dünya sağır ve dilsiz olur. Eğer, düşünmeyi bırakırsak, düşünce olmaz. Eğer, kendimizi yok edersek, bilinci yok ederiz." Denemenin başka bir yerinde şöyle devam eder: "Bir çember oluşturabiliriz, ama bir çember olamayız."
Ursula K. Le Guin, gerçek özgürlüğün her şeyi kapsadığını anlatır kitaplarında ve yazılarında. Onun yarattığı edebi dünyada ejderhalar hâlâ yaşıyorlar. Onları gördüğümüzde, hissettiğimizde ve anladığımızda tüm evreni de anlayabiliriz belki...
KADINLAR RÜYALAR EJDERHALAR
Ursula K. Le Guin
Metis Yayınları, 1999
Tür: Deneme
Kommentit