top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara

Kurgu gerçeği yener mi?

Nagihan Kahraman, uyarlandığı filmi ile Oscar dahil pek çok ödülün sahibi olan Alasdair Gray’in 1992'de kaleme aldığı romanı, Zavallılar üzerine yazdı.



2023 yılına damga vuran filmlerden biri Zavallılar. Oscar dahil olmak üzere BAFTA, Altın Küre, Altın Aslan gibi pek çok ödülün sahibi oldu. Bundan mütevellit ilgili çevrelerde çok da konuşuldu. En çok ilgi çeken yönlerinden biri de bir kitap uyarlaması olması. İlk defa 1992 yılında orijinal adı Poor Things olarak karşımıza çıkan Alasdair Gray’in bu romanı, dilimize Süha Sertabiboğlu tarafından çevrildi ve 2012 yılında Sel Yayınları tarafından da yayımlandı. Uzun yıllardır tekrar baskısı yapılmayan kitap, filminin gündeme gelmesiyle yeniden basıldı ancak bu defa İthaki Yayınları aracılığıyla, yine Süha Sertabiboğlu çevirisi ile. Zavallılar’ın filmi hakkında çok yazılıp çizildi, çok da konuşuldu ancak ben bu yazıda, filme esin kaynağı olan roman hâlini odağıma aldım. 


Öncelikle, Zavallılar kitap içinde kitaptan oluşuyor. Sayfaları çevirmeye başlayınca “İskoç Hükümet Tabibi Doktor Archibald McCandless’ın Eski Yaşamından Sahneler” adında yeni bir kitap karşılıyor okuru. Yazarı, kitabın adında da geçen Doktor Archibald McCandless. Zavallılar’ın yazarı, yani Alasdair Gray ise bu defa Archibald McCandless’ın kitabının editörü olarak çıkıyor okurun karşısına. Romanın yazarı olan Archibald McCandless aynı zamanda metnin anlatıcısı. Tüm roman boyunca baş karakter olarak okuduğumuz Bella Baxter da, bir bilim insanı olan Godwin Baxter’ın “yarattığı” biri. Godwin tarafından nehirde bulunmuş ve bebeğinin beyni genç kadına deyimi yerindeyse “monte“ edilmiştir. Dolayısıyla genç kadın hayatı yeniden öğrenmekle yükümlüdür. Bu genç kadın için yapılmış bir iyilik değildir; Godwin yalnızca kendi deneyine bir katkı olarak gerçekleştirmiştir operasyonu. Sonrasında olaylar gelişir ve roman boyunca metin ilerlerken Bella’nın da gelişimini okuruz. Minicik bir çocuktan yeniden genç bir kadının bilişsel seviyesine gelene kadar olan hâli detaylı bir şekilde canlanır gözümüzde. Bu noktada romanla film arasındaki temel farklardan da söz etmek yerinde olacaktır. Filmde yalnızca Bella’nın yeniden yaratılması, deyimi yerindeyse modern bir Frankenstein hikayesi anlatılıyor. Bu sebeple feminist bir okuma yapılması da söz konusu. Ancak Zavallılar, roman olarak ziyadesiyle postmodern bir incelemeye muhtaç. Çünkü romanda filmdekinin aksine Bella’yı dışarıdan bir gözle izlemek dışında doğrudan Bella’nın ağzından, onun mektupları yoluyla tanıyoruz karakteri. Yazarın şöyle de bir oyunu var okuruna: Bella’nın mektuplarında en başta düzgün bir cümle bile görülmezken mektupların ilerleyen kısımlarında yüksek bir bilişsel düzeyde cümle yapısı görülüyor. Romanın en büyük teknik oyunlarından biri bu.


Asıl mevzu bizi romanın sonunda bekliyor çünkü tüm gidişatı değiştiriyor ki buna da filmde hiç yer verilmemiş. Doktorun ölmek üzere tamamladığı roman, Bella'nın daha doğrusu Victoria’nın eline geçiyor ve bir anda romanın anlatıcısı adeta el değiştiriyor. Ancak romanın ortasında koca bir düğüm olduğu gibi duruyor. Ta ki sonunda her şey çözülene kadar. Romandaki üç boyutlu anlatının filmde yönetmen Yorgos Lanthimos tarafından sadece iki boyutlu olarak aktarıldığı yorumu yapılabilir. Bu yüzden, yalnızca filmi izleyenlerle filmin üzerine ayrıca kitabı da okuyanların ikiye bölünmesi boşuna değil. Bu da bir tür algı yönlendirmesi olabilir mi? Devamında da akıllara şu soruyu akla getiriyor: Kurgu gerçeği yener mi?


Son olarak romanın yani asıl romanın adına da değineceğim. Zavallılar; yani Poor Things. Bu “zavallı” ifadesi romanda pek çok kez, çoğunlukla da Bella’nın ağzından duyuluyor. Romanın içinde otuz yedi yerde “zavallı” diyen birileri var. Bunların çoğunda Bella, avukat Duncan için kullanıyor bu sözcüğü. Yer yer de ilk kocası Blessington için ve hatta bazen de ikinci kocası, doktor Archibald McCandless için. Yalnızca birkaç yerde başkalarının ağzından duyuyoruz. “Zavallı” olma hâli romanın sonunda bir yere bağlandığı için Bella’nın ağzından duymamız şaşırtıcı olmuyor tabii. Yazarın kasıtlı olarak sürekli tekrarladığı bu sözcük bir tür leitmotif hâline de geliyor roman içinde. Elbette buna yazarın okurlarıyla oynadığı bir başka oyun da demek mümkün. Asıl adı Victoria olan bir kadının Victoria Dönemi’nde geçen bir öyküsü, bunun üst kurmaca tekniğiyle başka bir romanda Bella adıyla anlatılması ve yer yer “bell” yani “çan” sözcüğünün hatırlatılması tesadüf değil. Godwin’in devamlı “God” olarak kısaltılması, McCandless’ın romanda “mum” olarak anılması ve hatta Bella’dan istifade etmeye çalışan avukat Duncan Wenderer’ın soyadının özellikle belirtilerek “evlenici” olarak seçilmesi de tesadüf değil. Tüm bunlar, postmodern tekniklerle yazılmış bir romanın ve bu romanda yazarın yani Alasdair Gray’in okuruyla oynadığı oyunların birer parçası. 1991 yılında yazılmış bir roman için oldukça çağının çizgisinin dışında kalıyor. Eserin Whitbread Roman Ödülü ve Guardian Kurgu Ödülü’nü alması da şaşırtıcı değil. Bu iç içe geçmiş romanı, film versiyonunu izlemiş ama henüz kitabı okumamış olanlara  özellikle öneriyorum. İyi okumalar.


ZAVALLILAR

Alasdair Gray

İthaki Yayınları, 2024

Çeviri: Süha Sertabiboğlu

336 s.

bottom of page