Bakarsın umduğundan iyi geçer bu yaz! Litera Edebiyat Yaz Soruşturması: İlay Bilgili
- Litera
- 39 dakika önce
- 2 dakikada okunur
Bu yaz, şimdiye dek ertelediğiniz, okumaya bir türlü zaman bulamadığınız ya da gözden kaçırdığınız hangi kitaplara fırsat vermek istersiniz? İlay Bilgili Litera Edebiyat için yanıtladı.

Witold Gombrowicz’den Kozmos ve Trans-Atlantik kitaplarına Nurdan Gürbilek’ten Örme Biçimleri kitabını okurken rastlamış ve oldukça merak edip hemen ikisini de edinmiştim. Kozmos’u okumaya da başladım açıkçası fakat Gombrowicz’in dikkatle ve özenle okunması gereken bir yazar olduğunu daha ilk satırlarda fark ettim. O dönem hayatımla ilgili karmaşık bir dönemdeydim ve gereken önemi veremeyeceğimi düşündüğüm için okumayı erteledim. Bu yaz bu iki kitabı da okumayı planlıyorum.
Kurt Vonnegut’un Şampiyonların Kahvaltısı isimli kitabı da hevesle alıp sürekli okumayı ertelediğim kitaplardan birisidir. Bu ertelemenin tek sebebi ise kitabın kapağı ve kapaktaki renklerin ruhuma itici gelmesinden başka bir şey değil. Sinemaya da en az edebiyat kadar düşkün biri olarak söylemeliyim ki filmlerin afişleri ve kitapların kapakları benim filmi hemen izlememde, kitabı hemen okumamda ya da bu süreci ertelememde keskin kararlar vermeme sebep olabiliyor. Şu an kitabı bu röportaj için elime aldığımda bile içimden okumak değil rafa geri kaldırmak geliyor açıkçası. Kötü kapak.
Wilhelm Genazino’nın dilimize son çevrilen kitabı Ne Para Ne Saat Ne Kasket’i bir Genazino fanatiği olarak hemen edindim ama sanırım bazen de dil ve üslubunu bildiğiniz bazı yazarların iyi kötü ne yazacağını biraz kestirme duygusu sebebiyle henüz okumadım. Bazen çok sevdiğiniz yazarları artık kitaplarının içinde yazılan için değil onlarla ve metinleriyle kurduğunuz romantik bağ sebebi ile okursunuz. Bu yüzden bu yaz okuma listemde Ne Para Ne Saat Ne Kasket var. Genazino’nun ayrık otu karakterlerini okumak her zaman keyiflidir.
Holden Kitap etiketiyle çıkan ve merakla aldığım Aşçı kitabı da okumayı ertelediğim bir kitaptır. Bunu yayıneviyle de paylaştığım için rahatlıkla yazmak istiyorum. Holden Kitap’ın puntosu benim için çok küçük ve bu beni inanılmaz rahatsız ediyor. İlgili yayınevinden alıp aynı sebep yüzünden henüz okumadığım en az beş altı kitap daha vardır. Kuzey Ormanları, Şehit, Nefes, Sınırsız Ülke… Hepsi rafta okunmayı bekliyorlar açıkçası. Bu yaz onlara şans verir miyim pek emin değilim ama.
Javiar Marias’ın Duygusal Adam ve Tove Ditlensen’in Çocukluk isimli kitaplarını okumayı ise bilinçli olarak erteledim çünkü ikisini de yaz mevsiminde, bir şezlongda, denizin sesiyle okumayı arzuladım. Bazen bazı kitapların kendi mevsimleri ve okunma zamanları varmış gibi gelir bana.
Tuncer Erdem’in Kötü Tabiat, İyi Doğa isimli öykü kitabı 2025 Haldun Taner Öykü Ödülü’ne layık görülünce hemen edindim fakat benim sevdiğim tarzda bir öykü tekniği ile değil pasajlar ile karşılaşınca okuma sürecinden keyif almadığım için yarım bıraktım.
Patricia Highsmith’in Carol kitabı da bu sene İletişim Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırıldı. Okurum diye hemen aldım ama birkaç sene önce filmini izlemiş olmak okuma sürecimi negatif etkilediği için bıraktım. Henüz kitabın başında filmden sahneler gözümde belirince normalde okuma sürecinin en sevdiğim yanı olan hayal kurma kısmı baltalandı ve kitabı okumamaya karar verdim. Film çıktığında kitap henüz dilimize çevrilmemişti ama aksi bir durumda nitelikli bir okuma deneyimi için kesinlikle önce kitap okunmalı.
Listede adı geçen ve okuyacağım dediğim kitaplardan en az bir ya da ikisini muhtemelen bu yaz da okumayacağım çünkü iyi ve dirençli bir okurun kitaplığında her zaman alıp hiç okumayacağı kitaplar da olmalı.
İçimizde hep bir kurt olmalı, ölmeden bunların hepsini okumalıyım.
Ölmeden bazı kitapları tekrar okumalıyım.
Ve buna asla zamanımız olmayacağını biliriz.
Bir itki duygusu sanırım.
Röportaj için teşekkür ederim.
Comments