top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara
  • Yazarın fotoğrafıLitera

Irak işgaline hayvanların gözünden bakmak

Okan Çil, Irak işgalinden üç yıl sonra, Brian K. Vaughan'ın kalemi ve Niko Henrichon'un çizimleriyle 2006’da DC’nin Vertigo serisinden tek cilt olarak çıkan çizgi romanı Bağdat’ın Aslanları üzerine yazdı.

Okan Çil


Yıl 2003. Amerika Irak’ı işgal eder ve Çokuluslu Koalisyon Kuvvetleri’yle beraber Bağdat’ı kontrol altına almak için ardı ardına hava saldırıları düzenlemeye başlar. Gökten düşen bombalar insanların hayatını olduğu kadar hayvanların hayatını da tamamen değiştirir. Bağdat Hayvanat Bahçesi’nde yaşananlarsa birbiri içine girmiş pek çok tuhaf hikâyeye sahiptir.



İşgal günlerinde Saddam güçlerinin bir kısmı kendilerine mevzi olarak Bağdat Hayvanat Bahçesi’ni seçer. İşgal Kuvvetleri bölgeye müdahale edince uzun ve kanlı çatışmalar yaşanır. İşgal öncesinde 600’den fazla hayvanı barındıran Bağdat Hayvanat Bahçesi’ndeki hayvanların durumuysa içler acısıdır. Bakıcılar çatışmalardan korkup kaçarlar. Hayvanlar uzun zaman aç ve susuz kalırlar. İşgal günlerinde açlık çeken birtakım Iraklılar bazı hayvanları yemek, bazı egzotik türleri de satmak için kaçırırlar. Diğer bir değişle hayvanat bahçesi yağmalanır. İşgalin sekizinci gününde açlık, susuzluk ve yukarıdaki nedenlerden dolayı yaklaşık 35 hayvan ancak hayatta kalır. Onlar da oldukça kötü durumdadır. Amerika’nın hava saldırılarıyla beraber hayvanat bahçesinin duvarları da yıkılınca hayvanlar kafeslerinden çıkıp etrafa dağılırlar. İçlerinde 4 aslansa şehre doğru yönelir.[1]

Marvel ve DC’deki pek çok çizgi roman serisinde başarılı işlere imza atan Brian K. Vaughan bu konu üzerine çalışmaya başladığında henüz kendisi de ne yapacağını tam olarak bilemez. Savaşa karşı çelişkili fikirler içindedir. Onu Bağdat’ın Aslanları’nı yazmaya iten şey de zaten budur.


Vaughan hikâyeyi kurarken DC’deki editörü tarafından kendisine çizer olarak Niko Henrichon adlı genç bir Kanadalı çizgi roman sanatçısı önerilir. Henrichon hayvan çizimlerinde başarılı işler yaptığı için kısa sürede el sıkışır ve çalışmaya başlarlar.[2]



Özgürlük ve esaret

Bağdat’ın Aslanları, Irak işgalinden üç yıl sonra, 2006’da DC’nin Vertigo serisinden tek cilt olarak çıkar. Aynı yıl ICN tarafından En İyi Çizgi Roman Ödülü’ne layık görülür. Şimdilerdeyse İthaki Yayınları etiketi ve Doğan Şima’nın çevirisiyle okurlarını beklemektedir.


Bağdat’ın Aslanları, ağacın dalına konmuş bir karganın, “Başımıza taş yağacak!” diye bağırmasıyla başlar. Ağacın altındaki bir aslan kargaya laf etse de bir sonraki panelde üstlerinden Amerikan jetlerinin geçtiğini ve hayvanların Bağdat Hayvanat Bahçesi’nde olduğunu görürüz.


İlerleyen sayfalarda karşımıza dört aslan çıkar. Bunlar, kargayla konuşan erkek aslan Zill, yaşlı ve dişi aslan Safa, genç ve dişi aslan Nur, son olarak da küçük erkek aslan Ali’dir. Birbirine zıt karaktere sahip bu dört aslan gibi, hayvanat bahçesinin geneli de diken üstündedir. Hatta Nur, yan kafesteki bir antilopla kaçış planı üzerine uzlaşmaya çalışır. Ondan bakıcıyı öldürmesini ister. Maymunların anahtarla kafes kapılarını açacağını ve böylece özgürlüğe kavuşup vahşi doğaya karışacaklarını söyler. Ancak antilop bir türlü ikna olmaz. Aslanın özgürlüğe kavuşunca onu avlayacağını düşünür.

Özgürlük ve esaret tartışması aslanlar arasında da sürerken gökten düşen bombalar hayvanat bahçesini bir anda altüst eder. Onlarca hayvan ölür, onlarcası yaralanır, şans eseri hayatta kalanlarsa korkuyla kaçışırlar. Aslanlar bu karmaşa ortasında temkinli davranırlar, ama sonra onlar da şehre doğru harekete geçerler.



Bir öteki olarak hayvanlar

Vaughan, Bağdat’ın Aslanları’nı özellikle antropomorfik olarak tasarladığını belirtir. Bunun temel sebeplerinden biri de savaşı ötekinin gözünden anlatma ihtiyacıdır. Evet, savaşta belki de “en öteki” canlılar hayvanlardır. Bunu sadece Vaughan’ın röportajında değil, çizgi romanın ilerleyen sayfalarında da görürüz.[3]


Aslanlar yiyecek ararken bir ormana dalıp Dicle Nehri’nden su içerlerken karşılarına birden bir kaplumbağa çıkar. Nehrin ismini de kaplumbağadan öğreniriz. Safa, nehrin bir ismi olmasına şaşırınca kaplumbağa şöyle der: “Her şeyin bir ismi vardır. Bu sayede oto boka sahip çıkarsın.”


Safa, yaşananları kabaca anlatınca kaplumbağa, “Yine mi?” diye sorar ve daha önce de gökten “taş” yağdığını, hatta en sonuncusunun yaklaşık 10 yıl önce olduğunu söyler. Bu da bize otomatikman Körfez Savaşı’nı işaret eder.


Aslanların temsiliyetleri

Derinlemesine bir okuma yapıldığında, Voughan’ın bu dört aslanı her ne kadar öteki olarak kodlasa da, onlara çeşitli temsiliyetler yüklediğini görürüz:

Safa, yaşlı ve yaralı bir dişidir. Hayvanat bahçesine kapatılmadan evvel vahşi hayatı görmüş, bunun “bedelini” de suratına aldığı bir pençeyle bir gözünü kaybederek ödemiştir. Safa, özgürlüğü, dışarıyı, vahşi hayatı tehlikeli bir şey olarak görür. Yiyeceği ve güvenliği sağlandığı sürece esaret altında olmayı dert etmez. Bildiği esaret ona sürdürülebilir görünür. Bu yüzden de Saddam destekçisi bir görünüm sergiler.

Safa’nın tam karşıtı olan ve onunla sürekli tartışan genç dişi Nur’sa tam anlamıyla bir özgürlük tutkunudur. Yemeğinin “verilmesini” kendine yediremez, avlanmak ve rahatça hareket etmek ister, ancak özgür olduğunda, yani duvarlar yıkıldığında da tedirgin olur. Özgürlüğe alışkın değildir. N’apacağını bilemez. Safa’nın bu tavrı Saddam karşıtı özgürlükçü Iraklıları temsil eder.


Yetişkin erkek aslan Zill en kaba tabirle orta yolcudur. Ne büyük bir esaretten ne de özgürlükten yanadır. Sürüsünü bir arada tutmak, onların güvenliğini sağlamak için elinden geleni yapar. Avcı değil, savaşçıdır. Yeri geldiğinde canını bile hiçe sayar. Zill’in karakteri de onu kafası karışık, manipülasyona açık Iraklılara yaklaştırır.


Sona kalan çocuk-erkek aslan Ali’yse alabildiğine saf ve saflığın getirdiği coşkuyla hareket eden Iraklı çocukları ve gençleri temsil eder. Kanı kaynar, bazen başından büyük işlere kalkışır, belaya sebep olur, ama bunu kötü niyetinden yapmaz. Dünyayı keşfetmek ister...

Beri yandaysa Amerika vardır tabii. Amerika’nın kurtarıcı kılığında bir esirbaşı, ilaç niyetinde bir zehir olduğu da kısaca işlenir. Evet, kısaca işlenir, zira Vaughan’la Henrichon net bir düşman yaratıp onlara karşı mücadele eden kahramanlardan ibaret bir iş ortaya koymazlar, böyle bir kaygıları yoktur. Anlatmak istedikleri şey, yukarıdaki temsiliyetlerin birbirleriyle olan ilişkilerdir. Bu minvalde Bağdat’ın Aslanları’nın özel ve özgün bir çizgi roman olduğu söylenebilir.

[1] https://www.globalsecurity.org/military/world/iraq/baghdad-zoo.htm [2] https://www.nytimes.com/2006/09/03/arts/design/03gust.html [3] https://www.cbr.com/the-joy-of-pride-vaughan-talks-pride-of-baghdad/


BAĞDAT’IN ASLANLARI

Brian K. Vaughan

İthaki Yayınları, 2022

Çeviri: Doğan Şima

Çizimler: Niko Henrichon

Tür: Çizgi Roman

136 s.

bottom of page