top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook

Shakespeare’den Atwood’a "Fırtına"lı Emanet

Peyman Ünalsın Gökhan, Margaret Atwood’un Shakespearyen bir yaklaşımla kaleme aldığı Cadı Tohumu üzerine yazdı: "Margaret Atwood, Shakespeare’in oyunlarından, Fırtına’yı hikâyesinin merkezine alıp yeniden kurguluyor."



Kanadalı yazar, şair, denemeci, eleştirmen, feminist ve aktivist Margaret Atwood’un, Shakespearyen bir yaklaşımla kaleme aldığı Cadı Tohumu’nu ilmek ilmek çözelim istedim. Shakespearyen dedim, zira yazarın Emine Ayhan tarafından dilimize çevrilen Şirret Evcilleşmesi yapıtının sunuş bölümünde çevirmenimizin tepsiyle önümüze sunduğu Shakespeare ve eserleri hakkındaki bilgilere sığındım.

 

Shakespeare’in oyunlarında ana mekânı oluşturan ülkelerdeki halkın geleneğine, sosyal ve toplumsal yapısına, halk deyişlerine, atasözlerine yer verdiğini zaten görebiliyoruz. Bunun yanı sıra İ.Ö. 43 ile İ.S. 17-18 yılları arasında yaşamış ve bir aşk ve dönüşüm şairi olarak bilinen Ovidius’un 15 kitaptan oluşan Dönüşümler’inden esinlenerek karakterlerini kılık değiştirmeyle olduğundan farklı kişiliklere dönüştürdüğünü de Emine Ayhan sayesinde öğrendim. Ovidius’un Dönüşümler’inden esinlenen sadece Shakespeare değil. Diğer çağdaşları da bu yöntemi anlatı tekniği olarak benimsemiş. Şirret Evcilleşmesi’nde açıkça görüldüğü gibi, Shakespeare ayrıca kendinden önce yazılan metinlerden de fazlasıyla feyz almış. Yapıtın, Boccaccio’nun Decameron’un son hikâyesi olan Griselda Masalı ile Chaucer’ın Canterbury Hikâyeleri’ni kaynak olarak kullandığı söyleniyor. Emine Ayhan da Sunuş bölümünde bu kaynaklara örneklerle gayet açıklayıcı yer vermiş.


Gelelim bizim kitabımıza. Cadı Tohumu, Shakespeare’in ölümünün 400. yılı vesilesiyle hazırlanan "Shakespeare Yeniden" serisinin bir parçası. Bu seri kapsamında, aralarında Jo Nesbo, Anne Tyler, Jeanette Winterson gibi yazarların bulunduğu bir ekip tarafından Shakespeare’in yapıtları yeniden kaleme alınmış.

 

Cadı Tohumu’nun esin kaynağı "Fırtına" oyunu ki burada az önce bahsettiğim, Shakespeare’in oyunlarında kendisinden önceki eserleri kaynak olarak kullandığı anlatı tekniği uygulanıyor. Margaret Atwood, Fırtına’yı hikâyesinin merkezine alıp yeniden kurguluyor. Bu arada Cadı Tohumu’nu Fırtına ile paralel okuma yapabileceğiniz gibi, bağımsız olarak da okuduğunuzda akıcı, sürükleyici bir romanın içine dalıyorsunuz. 


Shakespeare’in Fırtına için ilhamı, London Company’nin 300 tonluk amiral gemisi olan Sea Venture gemisinin 1609 yılında Bermuda’da bir fırtına esnasında batması olarak düşünülüyor. Gemide yolculuk yapan William Strachey kazadan sağ kurtulan bir grup yolcuyla birlikte anakaraya döndüğünde başından geçenleri William Shakespeare’e yazıyor. Fırtına, 1611’de ilk defa sahnede oynanıyor. Shakespeare’in ölümünün 400. yılında ise dikkat çekici bir detayın daha gözden kaçtığı ortaya çıkıyor. Strachey’in mektubu Londra’ya ulaştığı ay, William Shakespeare’in evinin yakınlarında, James I döneminde inşa edilen ve kısa bir süre önce Galler Prensi olan kralın oğlu Prens Henry’ye ithaf edilen Prince Royal gemisinin denize indirildiği sırada, Thames Nehri’nde bir fırtına kopuyor. Gemi yapımcısı Phineas Pett bu olaya, düşmanlarının büyü yaparak fırtına koparmak koşuluyla gemiyi batırmak istemeleri yönünde günlüğünde yer veriyor, tıpkı Fırtına’da olduğu gibi. Oyunun ana kahramanı Milano Dükü Prospero, kardeşi Antonio ve Napoli Kralı Alonso’nun kumpası ile dukalıktan men edilmek için kızı Miranda ile birlikte ıssız bir adaya sürgün edilir. Tam on iki yıl baba kız bu adada, kendilerine hizmet eden peri Ariel ve cadı Sycorax’ın yarı insan yarı canavar oğlu Caliban ile yaşarlar. Sonra bir gün Prospero kardeşi Antonio ile Kral Alonso ve oğlu Ferdinand’ın denize açıldıklarını duyar. Ariel’in bir fırtına koparmasını ister. Gemidekiler farklı gruplar hâlinde ve başka başka yerlerden adaya çıkarlar. Adada yolları kesişen Ferdinand ve Miranda birbirlerine âşık olur. Gençler evlenmeye karar verir. Prospero kardeşi Antonio ve Kral Alonso ile uzlaşır. Ariel ve Caliban’ı özgür bırakarak Milano’ya, dükalığına geri döner.


Margaret Atwood ‘un Fırtına uyarlamasında ise Prospero karakterini, çılgın ama başarılı tiyatro yönetmeni Felix rolünde görüyoruz. Felix başarılı işlere imza atar ama yüreğinde koca bir kara delik vardır. Kendini işine verdiği için ihmal ettiği küçük kızı Miranda’yı sonsuzluğa uğurlamıştır ama ironik bir şekilde bundan sonra da kendini, kızının yokluğunu unutmak için işine adar. Mamafih etrafında başarısını çekemeyenler vardır. Felix kendini adadığı ortamdan, iş arkadaşı Tony’nin tuzağı ile uzaklaştırılır. Ama intikam soğuk yenen bir yemektir. Felix bir gazete ilânında Fletcher Ceza İnfaz Kurumu’nun “Edebiyat yoluyla, mahkûmlara ortaokul seviyesinde okuryazarlık kazandırma programı” nın başındaki öğretmeni, hastalığı esnasında telafi etmek üzere bir iş görüşmesine başvurur. Hem de olduğundan farklı biri, Bay Duke olarak. Evet, Felix kılık değiştirir. Tıpkı Shakespeare’in Ovidius’un Dönüşümler’inden esinlendiği gibi Atwood da aynı yöntemle ana karakteri Felix’i Bay Duke’a dönüştürür. Böylelikle intikam zamanı geldiğinde kimse şüpheye düşmeyecektir. Felix diye biri yoktur.


Burada bir detay daha göze çarpıyor. Felix Bay Duke olarak bu projeye başladığında kızı Miranda yaşasaydı tam on iki yaşında olacaktı. Yani Prospero ve kızı Miranda’nın adada esir kaldığı yıl sayısı kadar.


Margaret Atwood Cadı Tohumu’nu yazarken yolunu kaybetmemek için Shakepeare’in edebiyat kanonu üzerinde bıraktığı ayak izlerinden yürümüş. Felix kılık değiştirip Bay Duke oluyor. Fletcher Cezaevi’nde mahkûmları edebiyat yoluyla eğitme projesi kapsamında onlara Shakespeare oyunlarını oynatıyor. Ama demin dedim ya intikam soğuk yenen bir yemektir diye, Felix soğuk yemeği sona saklıyor ve aralarında Tony’nin olduğu Makeshiweg Festivali grubunu izlemeye davet edecekleri oyunu Fırtına olarak seçiyor. Mahkûmlar kılık değiştirip her biri Prospero, Miranda, Ferdinand, Ariel rolüne giriyor. Onlar Felix’in işbirlikçileridir artık.


Felix’in de sorguladığı gibi çok şahsına münhasır bir karakter Prospero; “Prospero karakterinde öylesine çok çelişki var ki! Doğuştan aristokrat mı, sonradan olma alçakgönüllü bir münzevi mi? Yaşlı, bilge bir büyücü mü, yoksa intikam hisleriyle dolu bir bunak mı? Huysuz ve mantıksız mı, iyi kalpli ve şefkatli mi? Sadist mi, yoksa bağışlayıcı mı? Çok şüpheci mi, yoksa fazlasıyla saf mı?” syf. 206


Felix’in asıl derdine düştüğü Prospero gibi kendinde bu kadar incelikli duyguları barındıran bir karakteri seyirciye nasıl yansıtacağı. Burada Shakespeare’in dehasına işaret ediyor. 

Edebiyat eserleri ne kare bulmacaya ne sudokuya benziyor. Bizleri bir beyin FIRTINA’sının orta yerine bırakıyorlar ve biz batmamak için çırpınıyoruz. Çırpınırken bundan keyif almak çevirmenin ustalığına kalmış. Buradan Canan Sılay’a teşekkürlerimi iletiyorum.


CADI TOHUMU

Margaret Awood

Doğan Kitap, 2017

Çeviri: Canan Sılay

326 s.

Comentarios


bottom of page