Sanatçının kişisel ahlâkı ile eseri birbirinden ayırabilir miyiz?
- Litera
- 4 Tem
- 2 dakikada okunur
Ömer Eski, Claire Dederer’in Canavar: Hayranların İkilemi adlı kitabı üzerine yazdı: "Kitap, bizi, sanatla kurduğumuz ilişkinin aynasına bakmaya zorluyor. Ve o aynada yalnızca sanatçının değil, kendi çelişkilerimizin de silueti beliriyor."

Zaman zaman, bizi derinden etkileyen bir kitap, bir film ya da bir şarkının ardından o büyüyü yaratan kişinin peşine düşeriz. Hayranlık duyduğumuz dizelerin, sahnelerin, melodilerin arkasında nasıl bir hayat yaşandığını merak ederiz. “Ne yaşadı da bunu yazabildi?”, “Bu replik hangi kırgınlıktan doğdu?”, “Bu ezgiyi hangi yalnızlık büyüttü?” diye sorarız kendimize.
Fakat o büyünün kaynağına indiğimizde çoğu kez büyü bozulur. Sanatçının hayatına dair öğrendiklerimiz, özellikle de karanlıkta kalanlar, o çok sevdiğimiz eserin üzerine gölge gibi düşer. Bazı isimler için içimizde hâlâ hayranlık taşısak da bir şey eksilir. Elimiz, o kitabın kapağına ya da o şarkının “oynat” tuşuna eskisi kadar kolay gitmez. Kimisini rafa kaldırırız, kimisini geri dönüşü olmayan biçimde hayatımızdan çıkarırız.
İşte Claire Dederer’in Canavar: Hayranların İkilemi adlı kitabı, tam da bu sarsıcı kırılma noktasında duruyor. Roman Polanski’den Woody Allen’a, J.K. Rowling’den Raymond Carver’a kadar birçok tartışmalı figürü merkeze alarak şu basit ama yakıcı soruyu soruyor: Sanatçının kişisel ahlâkı ile eseri birbirinden ayırabilir miyiz? Ve daha da önemlisi: Ayırmak zorunda mıyız?
Kitap boyunca yalnızca “ne yaptı?”yı değil, “biz bu gerçekle ne yapacağız?”ı da sorguluyoruz. Çünkü bu mesele yalnızca sanatçılarla değil, biz izleyicilerle, okuyucularla, dinleyicilerle de ilgili. Bir eseri seven ama onu üreten kişiyi affedemeyen “vicdanlı hayran”ın ikilemiyle baş başa bırakıyor bizi Dederer. Bazen empati kuruyoruz, bazen midemiz bulanıyor. Bazen savunuyoruz, bazen tamamen sırt çeviriyoruz. Ama her durumda, içten içe kendi sınırlarımızı ölçüyoruz.
Ben kendi payıma, bu soruya evrensel bir yanıt veremiyorum. Kararım, çoğu zaman duyduklarımın ağırlığına, yapılanların şiddetine göre değişiyor. Bazen bir sanatçının tüm külliyatını silip atıyorum. Bazen de görmezden gelmeyi seçiyorum — belki de görmemeyi. Çünkü bazen o eser, bizde öyle güçlü bir yer etmiştir ki, onu geri vermek kendimizden bir parçayı sökmek gibi gelir.
Ama kolay olanla doğru olan her zaman aynı değil.
Canavar, işte bu rahatsız edici sorularla yüzleşmekten kaçmıyor. Aksine bizi, sanatla kurduğumuz ilişkinin aynasına bakmaya zorluyor. Ve o aynada yalnızca sanatçının değil, kendi çelişkilerimizin de silueti beliriyor.
CANAVAR - HAYRANLARIN İKİLEMİ
Claire Dederer
Medusa Yayınları, 2024 Çeviri: Berrak Göçer
Tür: Deneme
264 s.
Comments