ÄGIR'den SİSMİK-1'e: Güzel Seferlerin Süvarisi
Nagihan Kahraman, 2011 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü'nün öykü dalındaki sahibi M. Özgür Mutlu'nun romanı, Güzel Seferlerin Süvarisi' üzerine yazdı: "1999 Marmara Depremi'nin ardından bölgedeki fayların araştırılması için kullanılan Sismik-1 adlı geminin hikâyesini ve gemideki araştırmacıların yaşadıklarını gerçekle kurmacayı harmanlayarak anlatıyor."
M. Özgür Mutlu'yu hep öyküleri ile tanıyoruz. Şimdiye kadar çeşitli dergilerde pek çok öykü ve yazıları yayımlandı. Yazar, 1981 doğumlu ve eğitimini jeoloji mühendisliği alanında tamamlamış. Van Gölü Ekspresi(2011), Karton Ev(2011), Dünyanın Çivisi (2018), Dönme Dolap Düşleri(2021) isimlerini taşıyan dört öykü kitabı bulunuyor. 2011 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü'nün öykü dalındaki sahibi olan M. Özgür Mutlu'nun yeni eseri geçtiğimiz günlerde raflarda yerini aldı. Bu sefer bir roman ile karşımıza çıkıyor yazar; Güzel Seferlerin Süvarisi'nde 1999 Marmara Depremi'nin ardından bölgedeki fayların araştırılması için kullanılan Sismik-1 adlı geminin hikâyesini ve gemideki araştırmacıların yaşadıklarını gerçekle kurmacayı harmanlayarak anlatıyor.
Sismik-1, daha doğrusu ilk adıyla Ägir, 1942 yılında 2. Dünya Savaşı'nda Naziler tarafından inşa edilmiş bir gemi. Ağır yenilgiden sonra İngilizler'e kalan Ägir, artık oluyor Herkül. Birkaç yıl aradan sonra da Denizcilik Bankası tarafından satın alınıyor ve o mutlu günün anısına adı Hora olarak değiştiriliyor. Böylece gemi kurtarma amacıyla kullanılmaya başlıyor, birçok yaşlı gemi kurtarılıyor sayesinde. Uzun süre bu göreve devam ediyor Hora ama elbette o da yaşlanıyor yıllar geçtikçe. 1974 yılında emekliye ayrılmak üzereyken son anda petrol arama gemisine dönüştürülüyor. Adı artık Hora da değil Sismik-1 oluyor. 1999 Depremi'nden beri de fay hatlarının incelenmesinde kullanılıyor.
Günümüzde ise İstanbul Teknik Üniversitesi'nin eğitim gemisi olarak varlığını sürdürüyor. Güzel Seferlerin Süvarisi'nde de bu gemi, tıpkı romandaki diğer karakterlerden biri gibi boy gösteriyor. Gerçek bir gemi yani Sismik-1 üzerinden şekillenen bu kurmaca dünyada Kaptan Namlı ve gemide deprem araştırmaları yapan üç araştırmacının -Aras, Faruk ve Sevgi- geminin arızalanmasıyla, bir sahil kasabasında kalmaları üzerinden gelişen olayları okuyoruz. Gemi arızalandıktan sonra çok yaşlı olduğundan tamirinin mümkün olmadığının konuşulduğu gemi güç bela en yakın liman kentine demirleniyor ve orada kalacak insanlar için yepyeni günler başlıyor böylece. Aras, Sevgi ve Faruk'un çevresinde şekillenen olaylarla da bambaşka bir katman oluşturuyor yazar romanda. Yani bir yandan geminin öyküsünü okuyoruz kaptanın seyir defterinden, bir yandan da bu üçlünün olaylara yorumlayışlarını... Herbirinin karşılaştıkları bu olay hakkındaki düşüncelerini tuttukları günlükler ya da aldıkları notlar aracılığıyla öğreniyoruz. Böylece roman dört ana koldan ilerlemiş oluyor: Geminin tarihinin anlatıldığı seyir defteri, Aras'ın ağzından anlatılan ana bölümler, Sevgi'nin tuttuğu günlük ve Faruk'un satranç oyunu üzerinden not aldığı metaforik cümleler.
Gemi mürettebatının mahsur kaldıkları yarımadada kitabın ikinci yarısında beklenmeyen bir olay gerçekleşiyor ve onlar fayları incelemek amacıyla yola çıkmışken bulundukları yerde büyük bir deprem oluyor. Bu küçük kıyının tek şeritli yolu çökmeler sebebiyle kapanınca asıl mahsuriyet o zaman başlıyor ve romanın en büyük açmazı o zaman oluşuyor. Çünkü bu yarımada bir anda bir ada hâline geliverip günlerce elektrik ve telefon hatlarının düzelmeyince ve yoldaki çöküntüler de aylarca kaldırılamayınca kasabanın göbek bağı temelli kopuyor şehirden. Artık bir karar vermeleri gereklidir. Ne yapacaklardır bundan sonra? Aras'ın deyimiyle, eve dönseler bile döndükleri yer evleri mi olacaktır hâlâ? Peki gerçekten dönmek istiyorlar mıdır? Zaten gemideki bu araştırma görevini yaşadıkları hayattan kaçmak için kabul etmemişler midir? Kitabı bu sorular ışığında okurken, roman bana Aslı Biçen'in İnceldiği Yerden romanını hatırlattı bir yandan. Bu romanda da olanlar "karayla incecik bağlantısı olmasa pekâlâ bir ada denebilecek hayali bir taşra kasabasında" geçiyor. Ana izlekleri bambaşka olan bu iki romanın dış dünyaya kapalılık/mahsur kalma bağlamında akla gelmesi yine de konuşulmaya değer. Roman boyunca bir kenardan olanları büyük bir kabullenmişlikle izler görünen Kaptan Namlı ise romanın finalinde yine karşımıza çıkıyor ve romanın Knidoslu Afrodit'e bağlanan da bir sonu da oluyor böylece. Gerçekle kurmacayı ustalıkla harmanlayan M. Özgür Mutlu'nun öykülerinin ardından İthaki Yayınları'ndan yayımlanan bu romanı ile yeni bir türe merhaba dediğini görüyoruz. Yazarla henüz tanışmamış olanlara öykülerini de bu yeni kitabı Güzel Seferlerin Süvarisi'ni de ısrarla öneriyorum. İyi okumalar.
GÜZEL SEFERLERİN SÜVARİSİ
M. Özgür Mutlu
İthaki Yayınları, 2023
Tür: Roman
296 s.
Comments