top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara
  • Yazarın fotoğrafıLitera

Aşıklar Cemi'nden Bruce Dickinson'a yeni çıkanlar

Kasım ayında raflarda yerini alacak yeni kitaplar arasında Amerikan Sapığı, Bu Düğme Ne İşe Yarıyor?, Buzun Anıları, Servi Nine ve Üç Güzeller, Aşıklar Cemi, Sosyalizm ve İnsan Ruhu bulunuyor.

AMERİKAN SAPIĞI

Amerikan edebiyatının sıradışı isimlerinden Bret Easton Ellis, X kuşağı yazarlarının en dikkat çeken üyesi olarak kabul gördü. İlk romanı Sıfırdan Az’ı henüz üniversitedeyken, yayımlanır yayımlanmaz tartışmaların odağı olan Amerikan Sapığı’nı ise 26 yaşındayken kaleme aldı.


Patrick Bateman 80’li yılların Amerika’sında New York’ta yaşayan, yirmilerinin ortasındaki bir Wall Street kurdu. Yakışıklı, zeki, eğitimli ve zengin. Pahalı giyinmeyi, lüks kulüplere gitmeyi, güzel kadınları ve videokasetleri seviyor.


Aynı zamanda da bir psikopat seri katil. Tüketmeyi, yok etmeyi saplantı hâline getiren Bateman’ın hava kararınca ortaya çıkan sapkın dürtüleri gündüzlerine taşmaya başladığında işler çığırından çıkacak, medeniyetle arasında duran ince duvar yıkılacak ve Amerikan rüyası bir kâbusa dönüşecek.


2000 yılında beyaz perdeye uyarlanarak edebiyatta olduğu kadar sinemada da ses getiren Amerikan Sapığı, materyalizmi, tüketim çılgınlığını ve toksik erkekliği hicveden karanlık bir öykü.

Çevirmen: Fatih Özgüven


BU DÜĞME NE İŞE YARIYOR?

Bruce Dickinson, dünyanın en saygı duyulan şarkıcılarından ve söz yazarlarından. Ama bunlar marifetlerinden sadece birkaçı. Kendisi ayrıca bir pilot, konuşmacı, bira üreticisi, romancı, radyocu, senarist ve uluslararası bir eskrimci.


Elinizdeki kitapta, o eşsiz ve aykırı sesiyle Dickinson inişli çıkışlı hayatını ele alıyor. Sıradışı çocukluğundaki travmaları, Iron Maiden’ın önlenemez yükselişi, solo kariyeri, babalığı ve ailesi, davetsiz bir misafir gibi hayatına giren kansere karşı güçlü duruşu dahil olmak üzere bazı büyüleyici hikâyelerini tutku ve mizahla anlatıyor.


Cesur olduğu kadar samimi ve eğlenceli Bu Düğme Ne İşe Yarıyor?, gerçek bir rock ilahının ruhunun derinliklerine inip hayatına, yüreğine ve zihnine yakından bakma fırsatı sunuyor.

Çevirmen: Ergin Özler



BUZUN ANILARI

Ardı arkası kesilmeyen savaşların ağırlığı altında zayıf düşen, uğruna dövüştükleri imparatorluğun kanun kaçağı ilan ettiği ve deli bir peygamberin istilaya hazırlandığı bir kıtada yapayalnız kalan Tekkol’un Ordusu… Arkasında karanlık güçlerin ve gizli ellerin desteğiyle durdurulamaz bir şekilde Genabackis kıtasını işgale gelen Pannion Domin İmparatorluğu, karşısında zorlu bir rakip bulmayı beklemiyordu ancak Tekkol’un Ordusu’nun, eski düşmanları Darujhistan şehri, Anomander Rake ve Caladan Brood ile ittifaka girdiğinden habersizdi. Herkesin kendi çıkarını gözettiği bir savaşta, ihanet de kaçınılmaz bir sonuç olacaktı.


Genabackis kıtasında süregiden tek çatışma bu değildi. İki tarafın da kendini galip sayamadığı, yüz binlerce yıldır devam eden bir savaş daha vardı. Bu gaye uğruna faniliklerinden vazgeçip namevt savaşçılara dönüşen T’lan Imasslar, Genabackis kıtasında toplanıyorlardı. Ve bu seferki düşmanları her zamankinden daha zorlu olacaktı.


Tanrıların oyununa yepyeni bir oyuncu katılmak için can atıyordu. Zincirlenmiş Tanrı oyundaki ilk hamlelerini yapmaya hazırlanırken, karşısında diğer tanrıları bulacaktı. Ancak Zincirlenmiş Tanrı’nın hesaba katmadığı bir şey vardı: Artık bu oyuna faniler de dahil olmuştu.

Çevirmen: Cihan Karamancı


SERVİ NİNE VE ÜÇ GÜZELLER

De ki bir Suna var. De ki Suna, evinin önündeki parkta salınan bir servi ağacını kurtarma derdine düşüyor. De ki Suna, kendisini yaşama bağlayan bu ağacın köklerini koruyabilmek için bir rivayeti gerçek kılmaya çalışıyor. Yeni tanıştığı Dina ve Ararat’tan yardım alacak olsa da 17. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanan bu yolculukta ona mihmandarlık edebilecek tek bir kişi vardır aslında.


Sahi, var mıdır?


Beşerbazın Mârifeti’yle hatırı sayılır bir okur kitlesine ulaşan Arlin Çiçekçi’nin bölümlerle değil, “sonlarla” kurulmuş ikinci romanı: Servi Nine ve Üç Güzeller. Servi’nin, Suna’nın, Yeter’in, Zemzem’in, Bedriye’nin hikâyesi.


Sahi, öyle mi?


“İnsan cinsinin karşısına bir eksikle yahut bir kusurla çıkmayagör, hiç vakit kaybetmeden noksanına bir hüviyet atfeder, eksiğini ismin, kusurunu da sıfatın yapar fısır fısır kulağına okurlar. Sen daha ne olduğunu anlamadan özünü, şahsiyetini ağır ağır çeker alırlar elinden; gözükmesin, bilinmesin, anılmasın istediğin o kusurunu bayrak gibi taşı diye eline tutuştururlar. Bir bakmışsın safi eksik olduğun yerden varsın.”


AŞIKLAR CEMİ

Haydar Ergülen, Âşıklar Cemi’nde, Anadolu sözlü kültürünün en önemli taşıyıcıları olan âşıklar için kalem oynatıyor bu sefer. Halktan, Hakk’tan, dosttan, aşktan, yoldan, yolcudan, sazdan, sözden dem vuran ve kimi zaman katledilen, yok sayılan ama inatla sazlarını çalıp söyleyen âşıklar, çağdaş bir şairin kaleminde yeniden hayat buluyor. Âşık Veysel’den Âşık Mahzuni Şerif’e, Neşet Ertaş’tan Şahsenem Bacı’ya, Davut Sulari’den Muhlis Akarsu’ya, Şah Turna’dan Ali Ekber Çiçek’e bir yol hikâyesi anlatıyor Ergülen.


“Onlar hem âşık hem halk âşığı hem de Hak âşığı diye anılırlar. Yaptıkları her şey aşktandır, çalıp söyledikleri, susup inledikleri. Aşktan yaratılmışlardır, aşk için yaratılmışlardır: ‘Yaradan bizleri insan yaratmış/muhabbet insana cana muhabbet’ diyen Ruhi Su’yu hatırladım, Yaradan’ın bizi niye yarattığını bir kez daha düşündüm. Kendi kendime şöyle dedim, herhâlde aşk için yaratmıştır, aşk için yaratmasa niye yaratacaktı ki bizi, yani ne gereği vardı diye de kendimi onayladım. Sonra da ‘insan aşk için gelmese niye gelecekti ki dünyaya?’ diye de tekrarladım.”



SOSYALİZM VE İNSAN RUHU

Oscar Wilde sosyalist bir dünya görüşünün detaylı açıklamasını yaptığı Sosyalizm ve İnsan Ruhu’nda kapitalist bir düzende insanların sağlıksız ve abartılı bir diğerkâmlıkla hayatlarını nasıl mahvettiklerini ortaya koyuyor. Bu insanlar kapitalizmin neden olduğu sosyal problemleri çözmek uğruna kendilerini gerçekleştirmeyi göz ardı ediyorlar. Duygularını ön plana çıkararak hareket eden bu yardımseverler, yoksulluğun getirdiği kötülüklerin üstesinden gelmeyi kendilerine görev edinseler de sundukları çözüm önerileri hastalığın kökünü kurutmaktan çok uzak.


Gelmiş geçmiş en etkili yazarlardan biri olarak görülen Oscar Wilde, günümüz düşünür ve tarihçilerinin öne sürdüğü fikirlerin tohumlarını bu kitabında atıyor. Ona göre yapılması gereken toplumu yeniden kurarak yoksulluğun bir daha ortaya çıkmasını tamamen engellemek. Bu da sadece bireysellik ve sosyalizmle mümkün.

Çevirmen: Fuat Sevimay

Comments


bottom of page