“Karşı Salgın hem bir özeleştiri hem de bir dünya sistemi eleştirisi”
"Bu salgından kurtulsak bile dünyayı daha yaşanılabilir bir yer haline getirmeye gücümüz yetecek mi? Bırakalım, Karşı Salgın hem kendimize, hem de insanlığa sormaya çekindiğimiz soruları bilim, sanat ve edebiyattan güç alarak sorsun. İzin verelim, Karşı Salgın hem bireysel, hem toplumsal dönüşümlerin önünü açsın. Çok geç olmadan umalım ki Karşı Salgın yeni anlamlar üretmeye vesile olsun. Özetle, Karşı Salgın hem bir özeleştiri, hem de bir dünya sistemi eleştirisi…"
Çeşitli sanatçıların pandemi sürecinde ürettiği eserlerinden derlediği Karşı Salgın isimli dikkat çekici kitabı üzerine Ozan Eren'le Soner Sert söyleşti.
Soner Sert
İTÜ, MEF Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi ve Gelişim Üniversitesi’nde dersler veren Ozan Eren, Eylül 2018’den itibaren Maltepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde Dr. Öğretim Üyesi olarak çalışıyor. Yolun Sonu İnsan (Hayal Yayınları, 2015) adlı bir şiir kitabı ve Sayıklamalar (Müzik Eğitimi Yayınları, 2016) adlı kitaplaştırılmış bir eseri bulunan yazarın, senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı ve dış ses olarak yer aldığı Yolun Sonu İnsan isimli bir de tiyatro oyunu/performans/müzikal üretimi bulunuyor. Bu eseri, Container Cafe’de, Tatavla Sahnesi’nde ve Öykü Sahne’de sahnelenen yazar, ayrıca, “İkinci Perde” adlı müzik grubunda söz yazarı, besteci ve gitarist olarak yer alıyor. “Deneyimli bir öğrenci olarak bilim, sanat ve edebiyat alanlarında naçizane kendimi ifade etmeye çalışıyorum. Hepimizin birbirimizden çok şey öğrenebileceğini düşünüyorum.” diyen Eren ile çeşitli sanatçıların pandemi sürecinde ürettiği eserlerinden derlediği Karşı Salgın isimli kitabı için bir araya geldik.

İlk olarak kitabın isminden başlayalım. Neden “Salgın” değil de “Karşı Salgın”?
Karşı Salgın oluşumuyla, yapısıyla ve yayılımıyla bir salgın olarak kendini var ediyor. Bu yüzden tıpkı bir salgın gibi bulaşıcı gücü var. Bir salgına sebebiyet veren virüsün kime, nasıl ve ne miktarda bulaşacağını bilemezseniz. Aynı durum Karşı Salgın için de geçerli. Bu kitabın kime dokunacağını, nereye ulaşacağını; hem bireyleri, hem de dünyayı ne derecede etkileyebileceğini öngörmek imkânsız.
Bir karşı salgın yaratma fikri ilk kez 14 Mart 2020’de belirdi bende. O gün “Kendisi ve Bir” adlı öykümü yazmıştım. Öyküyü yazdıktan kısa bir süre sonra öykümün kolektif bir kitap için bir çağrı metni olabileceğini düşünmüştüm. Aklımda basit haliyle şekillenen ilk düşünce şuydu: Covid-19 salgını uzun süredir görmezden geldiğimiz gizli salgınları gün yüzüne çıkarttı. İnsanın bencilliğe eğilimini düşünmüştüm günlerce; ekosisteme verilen zararları, uzaklaşılan temel değerleri… Yani “salgın”ı; insanı, doğayı, ekosistemi ve hatta evreni değersizleştiren/ötekileştiren/olumsuzlayan her şey olarak kavramsallaştırmıştım. O halde yaratılacak bir karşı salgın unutulan, sırt çevrilen iyiliklere, güzelliklere ve öz değerlere geri dönüş çağrısı olabilirdi. O günlerde kiminle konuşsam herkes Covid-19 nedeniyle sevdiklerini kaybetmekten korktuğunu söylüyordu. Bu elbette anlaşılabilir bir korku. Ama benim esas korkum kitapta da sorduğum şu sorunun muhtemel cevaplarında gizliydi: Bu salgından kurtulsak bile dünyayı daha yaşanılabilir bir yer haline getirmeye gücümüz yetecek mi?