top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara
  • Yazarın fotoğrafıLitera

“Bu kadın ben de olabilirdim”

Esra Açıkgöz yazdı: "Laura Kaplan'ın kaleme aldığı, Benim Bedenim: Efsanevi Feminist Yeraltı Kürtaj Servisi Jane’in Hikâyesi, sıradan kadınların yarattığı sıra dışı bir örgütü anlatıyor. Jane, hem kürtaja ihtiyacı olan hem de onu kuran kadınlar için adeta bir kadınlık okulu oluyor."


Esra Açıkgöz


Jane, sıradan bir kadın ismi. Ancak 1970’lerde Amerikalı feminist kadınlar onu müthiş bir direniş hikâyesinin kahramanı yaptılar. Sözünü ettiğimiz süper güçlü karakterlerin yarattığı bir efsane değil, aksine sıradan kadınların -öğrenci, ev kadını, işçi, solcu, liberal- bir araya geldiklerinde nasıl da güçlü olduklarını gösteren, herkese örnek olacak bir örgütlenme anlatısı. En iyisi lafı fazla uzatmadan sizi onlarla, daha doğrusu bize onları içeriden anlatan bir kitapla tanıştırayım: Benim Bedenim: Efsanevi Feminist Yeraltı Kürtaj Servisi Jane’in Hikâyesi. Laura Kaplan’ın yazdığı, Gül Korkmaz’ın Türkçeye kazandırdığı Minotor Kitap’tan çıkan eser, Jane adlı kürtaj danışma servisinin hikâyesini anlatıyor.



Kitabın yazarı, Laura Kaplan 1971’ten 1973 yılına kadar Jane’in bir üyesi olarak çalışmış. Onun için hikâyelerinin içeriden biri tarafından anlatılması önemli çünkü “süper kahramanlar ya da Amazon savaşçıları” gibi lanse edilmekten çekiniyor. “Bu” diyor, “gerçeğin tam tersi olurdu.” Kitapta da sık sık “sıradan kadınlar” olduklarını tekrarlıyor; ev kadınları, öğrenciler, anneler, gençler, politik olanlar ya da hiç alakası olmayanlar… Jane’ın anlatılmasını tam da bu yüzden, -sıradan ve birbirinden farklı kadınların bir araya geldiğinde neler gerçekleştirebileceğini-, en iyi şekilde gösterdiği için önemsiyor. Kitabı okuyan herkesin, Jane’de kendini görmesini ve “Bu kişi ben de olabilirdim” demesini hedefliyor. Bir de birbirlerinden çok farklı kadınların oluşturduğu Jane’ın tarihinin, toplumsal örgütlenmenin ne olduğunu ve değişime giden yolu nasıl açtığını anlatmak için iyi bir örnek olduğunu düşünüyor. Farklı yollardan, yıllardan, ekonomilerden gelen insanları birleştiren kadınlık oluyor. Zengin ya da fakir, genç ya da yaşlı, evli ya da bekar; bedenleri üzerindeki söz hakkının ellerinden alınması, üremeyle ilgili karar yetkisinin erkeklerden oluşan kurumlarca verilmesi, bedenlerine sanki bir “meta’ymışcasına izin alınmadan, açıklama yapılmadan müdahale edilmesi…


Kitap, bir dönem Jane’in üyesi olmuş yüzü aşkın kadının neredeyse yarısıyla yapılmış yüzlerce saat süren röportajlar, onlarla yaşayan bazı erkekler ve Jane’in destekçisi olan az sayıdaki doktorla görüşülerek oluşturuluyor. Tabii, Jane aracılığıyla kürtaj olma şansı yakalayan kadınları da unutmuyor Kaplan.



Bedenimizi kontrol edemezsek hayatımızı da edemeyiz

Jane’in yolculuğu, 1969’da başlıyor. Başta kadınlara danışmanlık sunarak, onları merdiven altı kürtajlara yönlendiriyor Jane. Tıpkı onlarca başka oluşum gibi. Ancak onların arasında Jane’i benzersiz kılan, yasadışı kürtajcıların düzgün hizmet verenlerini araştırmakla yetinmeyip, kürtaj sürecinin kontrolünü kadınların eline geçirecekleri bir sistem kurmaları oluyor. Böylece kendilerine başvuran kadınlar da prosedürde söz sahibi olabiliyor.

Bütün bu sürecin kökleri, sevdiği bir arkadaşının Claire’i arayıp hamile kız kardeşi için yardım istemesine dayanıyor. O zamana kadar kürtaj üzerine düşünmese de arkadaşına yardım etmek için çevresindeki herkese güvenilir bir kürtaj mercisi soruyor Claire. Ancak kimseden bir yanıt alamıyor. Sonunda sivil haklar ağı üzerinden siyahi bir doktora ulaşıyor. Derken bu yardım talebi içeren telefonların devamı geliyor, her ay en az biri arıyor. Claire, dehşet içindeki kadınları telefonda sakinleştirmenin mümkün olmadığını gördüğünde, onlarla yüz yüze buluşmaya başlıyor. Böylece Jane’in kemiğini oluşturan danışmanlık hizmetinin temelleri atılıyor. Ancak zamanla bu telefonlar evli, hamile, üniversite öğrencisi ve çalışan olarak tek başına altından kalkamayacağı kadar fazlalaşıyor. Organize bir ekip oluşturmaya karar veriyor. Jenny, Lorraine, Karen, Miriam ve diğerlerinin Jane’e katılması böylece gerçekleşiyor. Kadınları yönlendirdiği kürtaj merkezlerinin listesini vermeden, ekibe katılan kadınlarla haftalarca toplantılar yapıyor Claire. Çünkü bir hizmet sunmanın ötesinde, bunu kadınların bilincini yükseltmek için kullanabilecekleri bir yol olarak görüyor ve ekip de bu yolda ilerlesin istiyor. Aslında hepsi bedenlerinin kontrolü kendilerinde olmadıkça hayatlarının kontrolünü de kazanamayacaklarını biliyor.



Kadınlara ölümü göze aldıran çaresizlik…

Örgütün adına gelince… “Bir canavar mı yaratıyoruz?” endişelerinin arasında içlerinden biri, “Eğer öyleyse canavarımın Pofuduk ya da Jane gibi sevimli bir ismi olsun isterim” deyince, Jane adı hepsinin aklına yatıyor. Ekipte, bu isimde hiçbir kadın olmaması ve sıradan oluşu onlara çekici geliyor. Hepsi yasadışı bir iş yaptıklarını biliyor. “Ancak” diyor Kaplan, “Kadınların kürtajdan fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı çıkamamasından o kadar endişe ediyorlar ki, tutuklama korkusu bunun yanında hayli önemsiz kalıyordu.” Kendi anlatımlarıyla, “onlar, başkaları acı çekerken hiçbir şey yapmadan kenarda duran ‘iyi Almanlar’ olmamaya daha başta karar veriyor”.


Çoğu kadın, kadınların doğranıp büyük kısmının ölüme terk edildiğini düşünse de kürtaj yaptırmak için yollar arıyor. Hayat şartları, çocuk dünyaya getirmenin sorumluluğuna hazır olmamaları, henüz kendi ayakları üzerinde duracak bir hayatı kuramamış olmaları, kötü doğum kontrol yöntemleri yüzünden istemedikleri halde hamile kalmaları, zaten birkaç çocuklarının olması ve daha fazlasına bakacak ekonomik imkânlarının olmaması… Nedenler değişse de sonuçta hepsi ölümü bile göze almak zorunda kaldıkları bir çaresizlikle “kasap kürtajcılara” gidiyor. Kendilerine kötü davranan hatta taciz, tecavüz eden ya da parayı alıp sözünü tutmayan kürtajcıları çekmek zorunda kalıyor. O yüzden Jane’in hizmeti ihtiyaç duyan kadınlar arasında kulaktan kulağa hızla yayılıyor. Jane, taleplerle başa çıkmakta zorlansa da hiçbir kadını yüz üstü bırakmıyor. Parası olmayan kadınlar için bir kürtaj fonu bile oluşturuluyor.



Jane üyeleri kürtaj yapmaya başlayınca…

Amerika’da kürtajın yasallaşması talebi, sadece kadın hareketince değil, bazı doktor örgütleri ve daha da ilginci din adamları, kiliseler tarafından da destekleniyor. İlk defa, 1967’de “Kürtaj Konusunda Din Adamlarına Danışma Servisi”, Baptist papaz Howard Moody’nin önderliğinde New York’taki Judson Memorial Kilisesi’nde faaliyete başlıyor. Var olduğu sürece Jane ile iletişimde oluyor bu servis. Jane’de işleyiş şu üç ayak üzerinden yürüyor: Kürtaja ihtiyaç duyan kadının ulaştığı bir çağrı merkezi, yönlendirildiği bir danışman ve arayanı doktorla temasa geçiren son bağlantı. Kaplan’a göre, Jane’de bir hizmet sunulmuyor, her şey kürtaj ihtiyacı duyan kadınla birlikte yapılıyor: “Yani bir yere değil, bir sürece geliyorlardı.”

Zamanla kendilerine güvenilir bir kürtaj doktoru, Nick’i “kiralıyor” Jane üyeleri. İkna edebildikleri kişilerin evlerini kullanarak kürtajlar gerçekleştirilmesine destek oluyorlar. Böylece kendilerinin de kürtaja katılarak, kadınların elini tuttukları, onlara tüm süreci açıklığıyla anlatarak korkularını yatıştıran bir servis yaratıyorlar. Ne yazık ki, yasadışı olduğu için kürtaj pahalı bir hizmet olduğu için hâlâ sıkıntılar yaşıyorlar. Bazı kadınlar hiç parası olmadığı, kürtaj fonu da her kadının talebini karşılayamadığı için çaresizlikle ya doğum yapıyor ya da kasap kıvamında kürtajcılarla kötü deneyimler yaşıyor. Kürtaj parasını bulmak için seks işçiliği yapmak zorunda kalan kadınlar oluyor. Derken bir gün Nick’in, gerçek bir doktor olmadığını öğrendiklerinde içlerinden biri, “Nick eğer doktor olmadığı halde kürtaj yapabiliyorsa, demek ki biz de yapabiliriz” diyor. Zaman içinde bu, üzerine tartışılan bir konuya dönüşedursun Jenny çoktan kolları sıvıyor. Ancak bunun aşılmaması gereken bir çizgi olduğunu söyleyen bazı kadınlar, Jane’den ayrılıyor. Kalanlar yavaş yavaş Nick ve Jenny’den kürtaj eğitimi almaya başlıyor. Böylece para artık bir sorun olmaktan çıkıyor, imkânı olmayan kadınların da kürtaj ihtiyaçları karşılanabiliyor. Ancak bu sefer de yetersiz insan sayısı nedeniyle işler aksamaya başlıyor. Yeniden düzenlenen toplantılarda yeni üyeler alınıyor.



Kadınları Ağlayan Vajina Keşfi...

Bütün bu süreçte kadın bedeniyle ilgili bilgilerin kendilerinden nasıl da gizlendiğini daha iyi anlıyor kadınlar. Öyle ki kütüphanelerde bile kürtajla ilgili kaynağa ulaşılamıyor. Jane kadınlara sadece kürtaj için yardım etmiyor. Kendi bedenlerini tanımaları için de danışmanlık hizmeti sırasında bilgiler, broşürler veriyor. Böylece hastanelerde kadınlara bilgisizlikleri nedeniyle söz hakkı tanınmadan yapılan uygulamaların, kötü muamelelerin hatta özellikle siyahi kadınlara sormadan gerçekleştirilen rahim alma operasyonu gibi ayrımcılıkların da önüne geçilebilme şansı doğruyor. Öyle ki, ayna karşısında vajina keşfi çalışmalarında ağlayanlar oluyor. Tıpkı iki çocuk sahibi olduğu halde kürtaja girene kadar hiç rahim ağzı görmeyen Lydia gibi.


Jane, onunla temasa geçen, destek olan ya da bilfiil içinde çalışan her kadını dönüştürüyor. Bunu en iyi Lynn’ın sözleri anlatıyor:

“Nasıl yetişkin bir kadın olabileceğimi anlamak istedim. Kadın hareketine asıl ilgim buradan geliyordu. Benim gibi, kendilerini aşağılanmış hissetmeden kadın olmanın bir yolunu bulması gereken çok sayıda genç kadın vardı.”


Jane Üyeleri Mahkemeye Çıkarılıyor

3 Mayıs 1972, Jane için en stresli günlerden biri oluyor. Ekip üyelerinin yarısı tutuklanıyor. Aralarında topladıkları kefaletle, tutuksuz yargılanmak üzere bırakılsalar da, “yasadışı bir iş yapmanın” böylesi somutlaşması bazı kadınların ekipten ayrılmasına neden oluyor. Tutuklu olanlar da takipte olduğu için çalışmalara katılamıyor. Böylece Jane bir kez daha yeni ekip oluşturmak zorunda kalıyor. Görünür tehlikeye rağmen kısa sürede de yapıyor bunu. Çünkü Jane sayesinde kürtaj olan kadınların çoğu çalışmak için onunla hayatının bir döneminde iletişime geçiyor. Tutuklanma riskine rağmen bu kadınlar, danışmanlık ve kürtaj eğitimlerinden geçerek Jane’deki yerini alıyor. Ta ki 1973’e kadar. 1973’te ilk yasal kürtaj klinikleri açılmaya başlanınca Jane artık görevini tamamlamış olmanın huzuruyla dağılıyor ama kadınların çalışmaları bitmiyor. Dört yılda 11 binden fazla kürtaj yapan Jane’in üyelerinin bir kısmı altı ay sonra Emma Goldman Kadın Sağlığı Merkezi’ni kurarak kadın odaklı sağlık hizmeti vermeyi sürdürüyor.


Kaplan’a göre, Jane aslında üyelerinin bile o zaman fark etmediği kadar köklü ve derin bir geleneğin parçası; “şifacı kadınların, ebelerin, insanları iyileştiren kremleri nedeniyle cadı diye suçlanan kadınların, bilgilerini ve deneyimlerini anneden kıza aktaran diplomasız doktorların...” Jane de kendine onlar arasında bir yer buluyor ve dağılmasının üzerinden 40 yıl geçtiği halde yaptıklarının yankısı bugün hâlâ sürüyor.


BENİM BEDENİM: EFSANEVİ FEMİNİST YERALTI KÜRTAJ SERVİSİ JANE'İN HİKÂYESİ

Laura Kaplan

Minotor Kitap,

Çeviri: Gül Korkmaz

403 s.

bottom of page