top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara
  • Yazarın fotoğrafıLitera

Büyük ustalar üzerine kısa duygular

Orhan Pamuk Türkçede niye anlaşılamamıştı? Francis Ponge neden Türkçeye hiç çevrilmedi? Parma Manastırı'nı niye çok severiz? Borges okumak bize ne öğretir? Nihat Kopuz Litera Edebiyat için yazdı. Orhan Pamuk'tan Thomas Mann'a, Tanpınar'dan Dante'ye önemli edebiyatçılar üzerine kısa denemeler.

Nihat Kopuz


ORHAN PAMUK


2006’da Orhan Pamuk’a Nobel verildiğinde Türkiye’de onu okuyan okumayan, anlayan anlamayan birçok kişi, kurum veya otorite bahaneler uydurmaya, ödülü siyasi bir nedene bağlamaya çalıştı. Oysa Batı eleştirmenleri, Pamuk’un Nobel alacağını, ödülü aldığı tarihten on küsur yıl önce konuşuyorlardı. Kitabını okuyan bütün Batılı eleştirmenler bir Türk’ün böyle kitaplar yazabilmesine şaşırıyor, Pamuk kitaplarını hayranlıkla ve ellerinden düşürmeden tekrar tekrar inceliyorlardı.



Oberlin Colloge’de yaratıcı yazarlık dersleri veren Güneli Gün, Nobel’den 14 yıl önce şöyle yazıyordu:

“Yurttaşları hala titiz kurgulu modern romanın izleri ile oyalanırken, Pamuk postmodernizme çoktan terfi etmiş durumda. Yeni Uluslararası Ses diye adlandırabileceğimiz şeyin bir parçası Pamuk. … Kara Kitap büyüleyici bir roman. İlk kez elime aldığımda, kitabı hem kıskançlık hem hakkını teslim etmeyle dolu ürpertili bir heyecanla okudum. Sokakta arkadaşlarımı durdurup onlara romandan baştan sona bölümler anlattım. Başka hiçbir kitap, kafamdaki kaygılarla böylesine örtüşüp, kişisel olarak araştırdığım temaları kavrayıp, varış çizgisini benden önce göğüsleyip, böylesine eksiksiz olarak seslenmemişti bana.

Dünya edebiyat sahnesini izleyen birisi olarak sonunda bir Türk yazarın bu işi başardığını seziyorum. Nobel’e söz gelimi yıllarca Yaşar Kemal ile Nazım Hikmet aday gösterilmiş, fakat adaylıkları kabul edilmemişti, Nobel kurulu ünlü kolektif başını kaşıyıp, Türklerin bu yazarlarda ne bulduğunu soruyordu kendine. Ama işte Orhan Pamuk vardı şimdi, doğru şeyi doğru zamanda yapan bir çocuk.”


Charlotte Innes’in “İstanbul’un Dile Gelişi” adlı yazısından alacağım aşağıdaki parça, Pamuk’un Türkiye’de anlaşılamamasına da ışık tutar.

“Pamuk’un okurlarını kabul sınırının ötesine zorladığı, kendi ülkesi Türkiye’de çoktan kanıtlanmış bir şey. Doğu’nun bu en Batılılaşmış ülkesinde, Kara Kitap hem bir çok-satar hem de bir eleştiri konusu haline geldi, yalnızca aşırı girift tümcelerinden ve postmodern üslubundan ötürü değil, aynı zamanda belirsiz politikası ve hafiften alaycı tonundan ötürü: Bu da hem solcuları hem de köktendincileri kızdırdı.


Pamuk, edebiyatın Büyük Sorunları betimleme yetisine de meydan okuyor. Pamuk yer yer oyun oynayarak, yer yer öfkelenerek yazma şe