top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara

Belirsizliklerle kasıtlı etkileşim

Aynur Kulak, Fransız filozof ve psikanalist Anna Dufourmantelle’nin Riske Övgü adlı kitabı üzerine yazdı: "Dufourmantelle’nin üstüne basarak söylediği üzere; rakibi tanıyamadığımız bir kavga, hiç bilemeyeceğimiz bir arzu, yüzünü göremeyeceğimiz bir aşk; saf bir olaydır risk."


Anna Dufourmantelle’nin Riske Övgü kitabını görür görmez risk ile ilgili şu tanım geldi aklıma: “Risk belirsizliklerle kasıtlı etkileşimdir.” Risk için yazılan bu tanımı nerede okudum tam olarak hatırlamıyorum fakat bu tanım bir üniversitede gerçekleşen, bir felsefe hocasının sorduğu “Risk nedir?” sorusuna “Risk budur.” diyerek boş kağıdı verip efsaneleşen “risk eyleminden” daha etkili, daha eylemsel gelmiştir bana hep. Risk ile ilgili belirsizliklerle kasıtlı etkileşim tanımı, hiç bitmeyen yaşam döngüsünde risk ile kastedilmek istenenin önemini, yol almak açısından bitmeyen gerekliliğini, aslında hiçbir şeyin belirli olmadığı hayat çizelgemizde kasıtlı bir biçimde -hiçbir şeye aldırmaksızın akan hayata karşı- inadına etkileşim halinde olmaktan vazgeçmeme rotasını takip etmemiz gerektiğini hatırlatıyor bize. Risk tam da budur işte. Çağlar boyunca sonsuz belirsizliklere hemhal olmuş hayatlarla oluşmuş yerkürede kasıtlı olarak etkileşim içinde olmaya devam edebilmektir. Riske övgü ise “risk alma” emir kipine karşılık aldıkları riskli kararlarıyla hayatla kasıtlı etkileşim halinde olan cesaretli kişilerin yaratımlarının somut gerçekliği olarak tanımının hakkını verir. Felsefe doktorasını Sorbonne’da yapmış Fransız filozof ve psikanalist Anna Dufourmantelle’nin Riske Övgü kitabını yazması tesadüf değil. İki farklı disiplin olmalarına rağmen birbirini çok etkilemiş felsefi oluşumlar ve psikanalitik araştırmalar risk faktörlerinin en iyi izah edildiği alanlardır şüphesiz. Dufourmantelle’nin Riske Övgü kitabı için oluşturduğu konu başlıklarına baktığımızda dahi –risk adına- farklı disiplinlerden kapsamlı bir çalışma sunduğunu görüyoruz. İlk konu başlığı; “Hayatını Riske Atmak.” mesela. Hayatınızı hiç riske attınız mı veya kaç kere attınız? Buyurun, başlayalım.



Sıfır risk

“Hayat biz canlıların pervasızca aldığı bir risktir” diyerek başlıyor kitabın ilk satırlarını yazmaya Dufourmantelle ve “'Hayatını riske atmak' dildeki en güzel ifadelerden biri.” diyor. Fakat tabii ki düşüncelerini temellendiriyor. Hayatın kendisi, yaşam, zaman; nerden bakarsak bakalım her şey risklerin damgasını taşıyor. Olasılık hesapları, kamuoyu yoklamaları, borsanın batması etrafında geliştirilen senaryolar, bireylerin psikolojik değerlendirmeleri, doğal afetlere hazırlık, kriz masaları, kameralar… Her şeyin düzen gerektirdiği böylesine kaotik bir çağda yaşarken tedbir ilkeleri norm haline gelmiştir diyor Dufourmantelle, çünkü; “İnsanların yaşamları, kazalar, terörizm ve toplumsal talepler açısından risk, kolektif seferberlik ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda hareket eden bir ibredir ve tam da bu nedenle tartışılmasız bir değer olmaya devam eder.”


Risk, Dufourmantelle’nin somut örneklerle ortaya koyduğu üzere tartışılmasız değerler standardını belirleyen en önemli etken. Risk bilinmedik alanlar açar bizlere, risk ile ilgili en bilinmesi gereken gerçek budur ve Dufourmantelle’nin üstüne basarak söylediği üzere şu da bilinmelidir ki; rakibi tanıyamadığımız bir kavga, hiç bilemeyeceğimiz bir arzu, yüzünü göremeyeceğimiz bir aşk; saf bir olaydır risk.


Risk ölmeyi çağrıştıran durumları da beraberinde getirir. Risk konusunda “hayatını riske atmayı” ilk sıraya yerleştiren yazar için hayatını riske atmak her şeyden önce ölmemektir. “Varoluşumuzun tayin edici anlarında, hayatını riske atmak, mahrem bir kehanet gibi, bizim için henüz meçhul bir bilgiden hareketle bizi öne doğru iten bir eylemdir; bir dönüşüm anıdır.” Ölüm ve yaşam riski adına tayin edici anlar bir eylem için uygun ve doğru zamanı önümüze koyar. Yani varoluştaki dönüşümün ilk esası alınacak riskler ve süreç içerisinde yaşanan belirsizliklerin şimdide olma imkanlarını kullanma fırsatı yaratmasıdır.


Ölmeme riskini almak, ufak tefek sihirli bağımlılıklar, gönüllü kulluk ve itaatsizlik, muallakta kalma, tutkulu olma, aileyi terk etme, unutma, bellek yitimi, sadakatsizlik, gizlilik içinde olma, korkularını dost edinme, kaybolan zaman, manevi açlık içerinde sürekli kaygı ve eksiklik duygularıyla yaşama sıfır riskleri altın tepside sunmayacağı gibi çoğalmasına sebebiyet veren önemli unsurlar olarak sıralanıyor. Tüm bu başlıklar ve bilgiler doğrultusunda; “Gelip dayandığımız sıfır risk ölümcüldür.” demeden edemiyor Dufourmantelle ve, “Tehlikeyle karşı karşıya gelerek yüzleşmeliyiz. Bizi kurtarabilecek en küçük cesaret gösterisi bu. Bütün acıları, felaketleri, yasları atlatabiliriz, ama kötülük her zaman payına sahip çıkacaktır. Asla peşinen kurtulamayacağız.”


Cehennemin içinden geçmek pahasına

Risk almak başka bir dil yaratmaktır hiç şüphesiz. Bize öğretilen dilin aksine, öğrendiklerimizin aksine bir dil, bir söylem yaratmak, en basit haliyle bir görüş bildirmek dahi yaşama pahasına içinden geçmek zorunda olduğumuz cehennemimizdir. Tutku pahasına, üzgün olmak pahasına, özgür olmak pahasına, tensel zevkler pahasına, konuşma, inanma, güzellik ve ruh pahasına aldığımız riskleri düşünelim. Kavramları tek tek niteleyen başlıklar atıyor Dufourmantelle ve dil bir şeyler pahasına (her şey pahasına aslında) alınan riskleri yansıtan en önemli araç olarak çıkıyor karşımıza. Bakın kimleri örnek veriyor bu konuda Dufourmantelle: “Risk ikiye böldüğü zaman oranında vardır. Joyce, Lewis Carroll, Kafka ve Melville, hepsi düşten gerçeğe giden (ve gerçekten geri dönen) geçidi keşfetmişti, demek istediğim, ne yaptıklarını biliyorlardı. Sözcüğün asıl anlamında travmatik bir edebiyattır bu ve belki de burada edebiyattan dikkate değer bir risk figürü olarak bahsetme zamanıdır. Edebiyatın dışında bir yaşam var mıdır? İfadenin hem samimi hem de kan dondurucu yabancılıkta bir aşinalık imlediği kabul edildiğinde, dilde ikamet etmek için başka ne gibi bir imkanımız bulunur?”


Risk, dil ve imkan cehennemden geçmek pahasına kurulan bir yapı değil de nedir?(!) Dufourmantelle’nin bahsettiği yazarlar ne pahasına olursa olsun bu riski göze almış ve yazmışlardır. Edebiyatın içindeki tüm yazarlar, sanatın tüm dallarında yaratıcı olan üstatlar risk nedir, hayatını riske atmak ne demektir çok iyi bilirler. Risk adına en sağlıklı cesareti edebi metinler başta olmak üzere sanat yapıtları üzerinden görebiliriz. Bir özneye, yani kişinin kendisine, cehennemin içinden geçmek pahasına tüm risklerin dönüştürücü rüzgarını arkalarına alıp ilerleme edimi, risk pahasına göze alınanlar en iyi sanat yapıtları üzerinden örneklendirilip, kavratılabilir. Dufourmantelle’nin bir filozof ve psikanalist olarak bu noktalara yaptığı vurgu Riske Övgü’nün en değerli ve cesaretlendirici açısını kazandırıyor kitaba.


Yanı sıra; artık umut etmemenin, yalnızlığın, iyileşmemenin, çocukluğumuzun, geceyi tahayyül etmenin risklerini ala ala yaşamaya devam etmenin övgüleri kitaba derin katmanlar kazandırıyor. Dufourmantelle kitabın başından sonuna hayata dair tüm riskleri anlatırken Yunan mitolojinde ağaç perisi olarak bilinen, sevgilisi Orfe’ye giderken Aristaeus’tan kaçmak zorunda kalan ve ayağına dolanan bir yılan tarafından sokulup öldükten sonra içindeki aşkla yer altına çekilerek “ölmeme riskini” göze alan Eurydike’nin hikayesi bize eşlik ediyor. Aynı Dufourmantelle gibi Eurydike’den bahsetmesem olmazdı çünkü; “Eurydike, ölüler dünyası seni geri alamazdı, çok fazla yaklaşmıştın yaşananların yanına, insan sesine.” Risk her çağın vazgeçilmez ölçütüdür. Bunun böyle olduğunu en iyi mitler anlatır; bu yüzden de, cehennemden geçmek pahasına “Hepimiz Eurydike’yiz.” der Dufourmantelle kitabı bitirirken.


Riski öveceğiz varoldukça

Arttırılmış güvenlik önlemleriyle, yaptığımız her hareketin görüldüğü, iğne ucu kadar dahi mahrem alanın kalmadığı, riskin sadece sınır duvarları tarafından temsil edilmekten çıkıp, neredeyse her bir kişi için farklı tanımlar kazandığı çağımızda risk çok büyük bir gerçek fakat tek bir şey değil artık. Bu yüzden böyle bir çağda; “Yaşamı riske atmak, yani sahiden yaşamın riskini almak ne demektir?” sorusu Dufourmantelle’nin Riske Övgü kitabının ana izleğini oluşturuyor. Yaşamak dediğimiz büyük mücadele riski övmektir artık.

Yayın dünyamıza özellikle çağdaş felsefi metinler bazında birbirinden değerli çeviri kitaplar kazandıran Murat Erşen’e Riske Övgü kitabının dip not kısımlarına varana kadar gerçekleştirdiği nitelikli çevirisi için teşekkür ederim. Kolektif Yayınları’nın yayın dünyamız adına kurgu dışı çeviri kitaplara verdiği önem devam ediyor sevgili dostlarım. Riske Övgü’nün kitaplığınızda bulunması dileğiyle; iyi okumalar.


RİSKE ÖVGÜ

Anna Dufourmantelle

Kolektif Yayınları, 2021

Çeviri: Murat Erşen

238 s.

bottom of page