Bir Masalın Peşinde: Silah Taciri
Esra Karadoğan, Hintli yazar Amitav Ghosh’un kaleme aldığı Silah Adası üzerine yazdı: "Kapitalist sistem dünyayı sömürürken, sömürülen topraklardan göçenleri kabul etmediği bir dünya çizmiş yazar ve maalesef ki bunlar sadece kurgu değil."
Esra Karadoğan
“Yeni bir dünyadayız artık. Kimse nereye ait olduğunu bilmiyor ne insanlar ne de hayvanlar.”
Hintli yazar Amitav Ghosh’un yazdığı Timaş etiketiyle çıkan Silah Adası, Kalküta’dan başlayan uzun bir yolculuğun hikayesi. Yolculuk dedim çünkü kitabı okurken izlenilen rotalar, anlatıcının gittiği yerler, seyahatleri ve peşine düştüğü bilgilerle bu kitap okuruna heyecanlı, merak uyandıran bir yolculuk fırsatı sunuyor. Nadir kitap satıcısı, yaşının ilerlemesiyle ve terk edilmesiyle duygusal anlamda da boşlukta olan anlatıcımız Deen Datta’nın Kalküta’da bir düğüne katılmasıyla başlıyor her şey. Yaşadığı Brookly’nden ve gerçeklerinden kaçarken burada ana karakterimiz Deen’e çalışmalarıyla ilişkili olan eski bir Hint masal kahramanı ile sorulan sorular hafızasını canlandırıyor ve olaylar başlıyor. Önce Silah Taciri adı verilen Bonduki Sadagar’ın peşine düşüyor anlatıcımız, bu konuyla ilgili daha çok bilgi ararken biyolog Piya ve Tipu ve Rafi’yle yolu kesişiyor.
Piya ve Tipu, ikisi de roman için önemli karakterler. Tipu’nun babası Piya’nın çalışmaları sırasında öldüğü için Piya, suçluluk duygusuyla Tipu’ya her türlü imkânı sunmuş, daha iyi bir eğitim alması için uğraşmış. Burada tabii o coğrafyanın pek çok gerçeğiyle de yüzleşiyoruz, yazar bunları hiç yumuşatmamış. Fakat Tipu bir süre sonra eğitimini yarıda bırakmış ve insan ticareti yapan biri olmuş. Sadece Tipu ile değil, Deen’in Hindistan’dan Amerika’ya yerleşmesi ile de göç etmek ve göçmenlik, mültecilik bu kitabın temellerinden birini oluşturuyor. Deen diğerlerine göre rahat bir şekilde yaşadığı şehri, ülkeyi terk etmiş, hayatını Amerika’da geçirmiş bir adam ama Tipu ve Rafi’nin yaşadıklarıyla mülteci olmanın ne demek olduğunu ve insanı göçmeye zorlayan şartları anlamak mümkün. Kapitalist sistem dünyayı sömürürken, sömürülen topraklardan göçenleri kabul etmediği bir dünya çizmiş yazar ve maalesef ki bunlar sadece kurgu değil.
“Ama ya gerçek daha garipse? Ya gerçek bunun tam tersiyse? Ya hikâye anlatma yetisi insana has değilse de hayvan benliğimizin son kalıntısıysa? Dil ortaya çıkmadan önce, diğer canlılar gibi iletişim kurduğumu zamanların kalıntısıysa? O zaman neden hayvanlar sadece hikâyelerde konuşuyor? İblislerden, tanrılardan hatta Tanrı’nın kendisinden bahane etmeye gerek yok bile? Evren bizimle ancak hikâyeler aracılığıyla konuşabilir ve dinlemeyi öğrenmezsek emin ol ki, bunun cezasını çekeceğiz.”
Kitabın macera yönü oldukça yüksek ama Silah Adası sadece buna indirgenemeyecek katmanlı bir kitap. Başlangıcı Hint mitolojisiyle yapsa da roman aynı zamanda geçmişle de temas halinde, on yedinci yüzyılda yaşananların günümüzle benzerliği ve küresel ısınma başlı başına bir tema olabilecekken, romanda büyülü gerçek öğeler de var ve bunların hiçbiri eğreti durmamış. Anlatıcı, bilim ile şamanik öğeler arasından zaman zaman sıkışsa da akıllıca davranmaya çalışıyor, fakat yaşadıklarını, maruz kaldıklarını gerçeklikle açıklamakta zorlanıyor. Amitav Ghosh’un karakter oluşturma ve diyalog konusunda kesinlikle çok başarılı olduğunu söylemeliyim. Otantik bir karakter olan Cinta’nın anlattıklarında, Piya’nın yunusların karaya vurması karşısında hissettiklerinde, Deen’in kafa karışıklığıyla söylediklerinde ve Tipu’nun üslubunda, bunu hep sergilemiş.
Kitabın kurgusu, biraz da sürükleyiciliğinden dolayı bana Dan Brown kitaplarını hatırlatsa da okurken Silah Adası oldukça farklı ve çok daha derin. Küresel ısınmaya ve mülteciliğe, popüler bir gündem oldukları için değinilmemiş, belli ki yazar bunları mesele edinmiş ve bakış açısıyla kurgunun önemli parçası haline getirmiş. Bu konularda, herkesin üzerinde düşünmesi, sorumluluk alması gerektiğine dair kitabın ince detaylarla işlenmiş mesajları da var. Kitabı eleştirebileceğim yerlerden biri kitapta yer alan tüm bilgilerin zaman zaman kitabi şekliyle sunulması, buna rağmen yazarın bunu göze sokmadan, kurguyla ters düşmeden yapması da takdir edilesi. Ben de okuru soktuğu labirentin başarısını dile getirmek isterim. Yazarın başarısı pek çok ödülle tescillenmiş, ayrıca yazar 2019 yılında Foreign Policy’nin Son On Yılın Öne Çıkan Düşünürleri arasında gösterilmiş. Bunu öğrenince yazarın kurgudaki bilinçli seçimlerinin nedenini de anlıyorum, bana okurların gözünü kurgu üzerinden açmaya çalışmış izlenimi veriyor bu durum.
Dünya değişiyor, dünya bizim tepkisizliğimiz yüzünden değişiyor. Sadece kendimize zarar vermekle de kalmıyoruz üstelik, kitabın kahramanlarından Piya’nın yaşadıkları, yunuslar ve deniz habitatı için yaptığı çalışmalar yüzünden aldığı taciz mesajları bile aslında çoğunluğun tercihinin ne yönde olduğunu gösteriyor. Dünyada bir süre daha yaşayabilmek için Dünya’yı yok ediyoruz ama bunu yaparken Dünya’nın ömrüyle beraber kendi ömrümüzü de kısaltıyoruz.
“Dünyanın yaşanabilir bir yer olmaya devam etmesi için, denizin veya o örümcek gibi yaratıkların evlerimizi istila etmemesi için ne yapılması gerektiğini herkes biliyor. Herkes biliyor… ama yine de gücümüz yok, en güçlülerimizin bile. İrademizi mağlup etmiş güçlerin kıskacındaymışız gibi gündelik işlerimize alışkanlıktan devam ediyoruz; etrafımızda olup biten dehşet verici ve korkunç şeyleri görüyor ve gözlerimizi kaçırıyoruz; bizleri etkisi altına alan o güç her neyse ona isteyerek teslim oluyoruz.”
Silah Adası’ndan önce Hint mitolojisinin bu kadar ilgimi çekeceğini düşünmezdim. Çevirmenin notları ve yazarın da kitabın başındaki detaylı anlatımıyla önce bu kitabın sadece Hint mitolojisiyle alakalı olduğunu düşünmüştüm ama buradan başlayarak kademe kademe genişleyen anlatım, okuru girdiği büyük yılan deliğinde çıkmak için acele ettirmeden dolaştırıyor. Kitabın çevirmeni Mehtap Özer İsovic’e de pürüzsüz çevirisi için teşekkür ederim. Okurken yaşadığım keyfe katkısını görmezden gelemem. Silah Adası işlediği konular bakımından çarpıcı, yazarın karakterleri kullanarak romanın temalarını derinlemesine incelemesiyle başarılı bir roman, öyle ki kitabı bitirirken çok geçmeden yazarın diğer kitaplarını da okumak istedim.
SİLAH ADASI
Amitav Ghosh
Çeviren: Mehtap Özer İsović
Timaş Yayınları, 2022
296 s.
Comments