top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara
  • Yazarın fotoğrafıLitera

Cesaret, kahraman olmak ve zaferler

Esra Karadoğan, Samantha -Ellen Bound’un yazdığı, Mehir Kalmış’ın Türkçeye çevirdiği Yedi Diyar Geçidi üzerine yazdı: "Romanın gerilimi hiç düşmüyor. Bu sırada yazar okura cesaret, kahramanlık ve hatta zaferlerin ne anlama geldiğini düşünme fırsatını da sunuyor."


Esra Karadoğan


Bazen yeni çıkan fantastik bir roman gördüğümde bu türde tüm konuların çoktan işlenip bittiğini düşünür, bu yeni! romanın bana yeni hiçbir şey katamayacağı düşüncesine kapılırım. Bununla birlikte sadece gerçeklikten! kaçmak için o fantastik dünyaya kısa bir süreliğine gitmenin iyi gelebileceğini düşünür ve okumaya başlarım.



Samantha -Ellen Bound’un yazdığı, Mehir Kalmış’ın Türkçeye çevirdiği Yedi Diyar Geçidi de bende başta böyle bir izlenim yarattı. Üstelik kitap için “Narnia Günlükleri ve Harry Potter gibi büyülü dünyalara açılan bir hikâye” ifadesinin kullanıldığını okumuştum. Açık konuşmak gerekirse bu tarz benzetmelerin okurun beklentisini yükselttiğini biliyorum ve zaman zaman bu yüksek beklentinin altında kalan kitaplar nedeniyle hayal kırıklığına uğradığım zamanlar oldu. Fakat Yedi Diyar Geçidi beni şaşırttı. Evet, yine Harry Potter’da açılan gizli kapılar ya da Narnia Günlükleri’ndeki gibi başka diyarlara yapılan yolculuklar vardı ama Samantha – Ellen Bound bu diyarlara açılan kapıları farklılaştırmış, kurguyu cesurca karmaşıklaştırmış.


Yedi Diyar Geçidi, ailelerinin iki kız kardeş, Celeste ve Esme’yi büyükannelerinin yanında bırakmalarıyla başlıyor. Celeste, biraz haşarı kardeşinin sorumluluğunu almaktan hiç memnun değil, Esme de Celeste’in onu sürekli uyarmasından ve sıkıcı olmasından. Bu iki kardeş arasındaki çatışma gerçekten can sıkıcı ta ki kuzenleri Ferdinand’ın gökyüzünden düşüşüne kadar. Celeste’in sıkıcılığının aksine Ferd iki kardeşe göre oldukça eğlenceli, ilginç ve neşeli biri. Celeste gerçekten sıkıcı olup olmadığını, ailesinin onları nasıl bütün bir yaz böyle bırakabildiğini sorgularken bir anda kendini büyük bir macera içinde buluyor.


“Celeste girişe doğru adım attığında, hava serinledi ve saç diplerindeki ter uzak bir anı olarak kaldı. Karanfil, nane ve portakal kokuyor, ayak parmaklarının altında kırmızı bir kilim duruyor ve ön kapının üzerindeki dev kemerli pencerelerden içeri ışık giriyordu. Etrafını saran duvarlar cilalanmış, iç içe geçmiş ağaçlardan oluşan canlı bir kemerdi; çalı ve dalların arasından tılsımlar ve düğümler geçirilmiş ve cılız ahşap merdivenin tırabzanlarından kıvrılarak ikinci kata yükseliyordu. Açık kapı aralıkları, girişin her iki yanındaki portallara açılıyordu; solda güneş vuran avluya ve sağda Ferd’ün sığınak olarak kullandığı çalışma odasına açılıyordu.”


Celeste ve Esme başta kısa süreceğini sandıkları ilk maceradan bir şekilde sağ kurtuluyorlar ama bu bir başlangıç oluyor. Bu romanda hoşuma giden detaylardan biri de sürekli birbirleriyle atışan bu iki kardeşin zaman içinde birbirlerine karşı değişen tavırları oldu. Esme ablasına sıkıcı demekten vazgeçiyor, ablası yaptıklarıyla bir kahramana dönüşüyor ve Esme de her şeyden mızmızlanmak yerine zamanı geldiğinde harekete geçmeyi, ablasını dinlemeyi ve en önemlisi ikisi de beraber hareket etmeyi öğreniyorlar. Tabii bunların hepsi bir anda içinde düştükleri birbirinden garip yaratıklardan ve tehlikelerden kurtulmaya ya da arkadaşlarını kurtarmaya çalışırken oluyor.


Neredeyse tüm fantastik romanlar gibi yazar Samantha-Ellen Bound da mitolojik karakterlerden faydalanmış ve hatta bu karakterlere bolca yer vermiş, bu yazarın işini kolaylaştıran bir kaçış olarak yorumlanabilir fakat daha romanın başında yazarın hayal gücünün kuvvetini anlayabiliyorsunuz. Yine de bunca mitolojik karakteri özellikle genç okurların tanımaları zor olabilir hatta bazı karakterlerin yazarın hayal gücünün bir ürünü mü ya da mitolojik mi olduğu ikilemine düşebilirler. Ancak burada da kitapta yer alan notlar imdada yetişiyor. Böylece Yedi Diyar Geçidi, bir kitap olarak da okurlarına başka diyarların kapılarını açıyor.

“Etraflarındaki dünya, sanki tüm sesler buğday tarlası tarafından yutulmuş gibi sessiz ve sakindi. Tarlaya girmek, okyanusa dalmak ve yüzeye ulaşıp ulaşamayacağını bilmeden nefesini tutmak zorunda kalmak gibi bir şeydi.”

Romanın gerilimi hiç düşmüyor. Celeste ve Esme çoğu zaman onları kurtarmasını, en azından yol gösterici olmasını bekledikleri Ferd’in ihtiyaç duyduklarında yanlarında olmadığının farkındalar, tabii o arada Ferd’in çözmesi gereken başka problemler var. Diyarlar arasındaki geçişlerde tehlikeler, Ferd’e özel kurulan tuzaklar var. Başta maceradan maceraya koşan asıl kahraman Ferd olur diye düşünürken biz daha çok Celeste ve Esme’nin maceralarına odaklanıyoruz. Bu sırada yazar okura cesaret, kahramanlık ve hatta zaferlerin ne anlama geldiğini düşünme fırsatını da sunuyor.


Yedi Diyar Geçidi, uzun soluklu bir macera, dostane davranmayan ama yine de iyi bir kalbe sahip olan karakterler, gizemler ve tuzaklarla dolu hız kesmeyen bir roman. Tüm karakterlerin ayrı ayrı rolleri var elbette ama Celeste’in kahraman olmak ve cesarete dair öğrendiklerini takip etmek benim için ayrıca keyifliydi. Yazar, kitabı sevenlere kitabın sonunda bir müjde de veriyor, belki de çok geçmeden Celeste ve Esme’nin maceralarının devamını da okuyabileceğiz.


YEDİ DİYAR GEÇİDİ

Samantha-Ellen Bound

Timaş Yayınları, 2023

Çeviri: Mehir Kalmış

400 s.

bottom of page