Taşranın görünmez hafızasında kadın ve direniş
- Litera

- 1 saat önce
- 2 dakikada okunur
Şaranur Yaşar, Füsun Aymergen’in Başka Bir Dünya Değil adlı kitabı üzerine yazdı: "Metnin önemli özelliklerinden biri, sıradan hayatı görünmez iktidar mekanizmalarını açığa çıkaran bir mercek gibi kullanmasıdır."

Füsun Aymergen’in Başka Bir Dünya Değil adlı kitabı, yüzeyde yalın ve tanıdık görünen gündelik hayat parçalarını kullanarak çok daha karmaşık bir sosyokültürel ve psikolojik doku inşa eden bir metin olarak okunabilir. İlk bakışta çocukluk anıları, taşra atmosferi, aile içi gündelik pratikler ve kadınların iç dünyalarına açılan bir pencere gibi görünen öyküler, aslında patriyarkanın sessiz işleyişini, kadın deneyiminin kırılgan ama direngen doğasını ve bireysel belleğin toplumsal hafıza ile iç içe geçmesini tartışan yoğun bir edebî örgüye sahiptir.
Metnin önemli özelliklerinden biri, sıradan hayatı görünmez iktidar mekanizmalarını açığa çıkaran bir mercek gibi kullanmasıdır. Ev içindeki gündelik konuşmalar, dedikodular, aile büyüklerinin sözleri ve çocuklukta kulağa masum gelen uyarılar, aslında taşrada süregiden sessiz şiddet, toplumsal kontrol ve cinsiyetçi düzenin izlerini taşır. Kadın figürleri çoğu zaman uyumlu, sessiz, hatta sabırlı görünür; fakat bu sessizlik aynı zamanda bir direniş ve hayatta kalma biçimi olarak da işlev görür. Geleneksel aile yapısının içinde hem koruyucu hem de baskıcı olabilen anneanne/ babaanne figürleri, kadının kuşaklar arası aktarılan deneyimini taşır: hem sakınma ve savunma reflekslerini hem de ataerkil kuralların yeniden üretimini.
Kitapta dikkat çeken bir başka katman, modernleşme arzusu ile geleneksel yapılar arasındaki gerilimin kişisel hafıza üzerinden işlenmesidir. Kentte ya da köyde büyüyen karakterler, bir yandan yoksulluk ve sınıfsal kırılganlıkla şekillenmiş bir geçmişten gelirken bir yandan da bireysel özgürlük arayışlarını içlerinde taşır. Fakat bu özgürlük çoğu zaman görünmez duvarlara çarpar; mahalle gözetimi, aile onuru söylemi, dedikodu mekanizması ve ekonomik bağımlılık özellikle kadın karakterlerin yaşam alanını daraltır. Yazar, bu durumu didaktik bir dille değil, gündelik sahnelerin içindeki küçük kırılma anlarıyla sezdirir: bir söz, bir bakış, bir fotoğraf karesi, bir çocuk merakı ya da beklenmedik bir sessizlik anı bu gerilimin altını çizer.
Anlatı tekniği ise özellikle iç monologlara ve hafıza odaklı zamansal geçişlere yaslanır. Çocukluk ve yetişkinlik zamanlarının iç içe geçmesi, bireysel hatırlama süreçlerinin travmalarla ve sessiz direnişlerle nasıl şekillendiğini gösterir. Yazarın dili yalın görünmesine rağmen psikolojik derinlik taşır; karakterlerin iç konuşmaları büyük kırılmaların yüksek sesle değil, içe doğru patladığı bir alan yaratır. Bu tercih, kadın öfkesinin ve kırgınlığının sessiz ama yakıcı doğasını yansıtır. Aynı zamanda taşra mekânları —bahçeler, kuşçular, kahvehaneler, fotoğraf stüdyoları— yalnızca birer fon değil; gözetimin, dedikodunun, iktidarın ve hafızanın mekânsal taşıyıcıları olarak işlev görür.
Metnin akademik açıdan üzerinde durulabilecek bir yönü, feminist kuramla kurduğu örtük diyaloğudur. Evlilik, aile, aidiyet ve kadın emeği konularında geliştirdiği eleştirel bakış, açık bir politik söyleme dönüşmeden, gündelik hayatın dokusuna sinmiş bir feminist duyarlık üretir. Aynı zamanda sosyolojik açıdan taşranın “sessiz şiddet” biçimlerini, görünmez toplumsal kontrol mekanizmalarını ve kuşaklar arası aktarılan korku ile direniş biçimlerini inceler. Psikolojik açıdan ise bireyin çocukluk deneyimlerinin nasıl travmatik izler bıraktığını, yetişkinlikteki öfke ve umutsuzluğun köklerini gösterir.
Sonuç olarak Başka Bir Dünya Değil, nostaljiye yaslanan bir anı kitabı gibi açılır; fakat derinlemesine okunduğunda modern Türkiye’nin taşra gerçekliğini, kadınlık deneyimini, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve sessiz direniş biçimlerini ele alan güçlü bir edebî yapı olarak belirir. Yazar, melodrama düşmeden, büyük olaylar yerine küçük sahnelerden yola çıkarak kolektif belleğin katmanlarını örer ve okuru hem kendi çocukluk hatıralarıyla hem de toplumsal düzenin görünmez yaralarıyla yüzleşmeye çağırır.
BAŞKA BİR DÜNYA DEĞİL
Füsun Aymergen
Alakarga Yayınları, 2025
Tür: Öykü
154 s.












































Yorumlar