top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook

Ak kardeşlerin büyülü "Ev Kütüphanesi" Alan Kadıköy'de minik kitap kurtlarını ağırlıyor.

Seda Aksoy Evren, Litera Edebiyat için bağımsız kitapçılarla yaptığı söyleşilere ilkine Ev Kütüphanesi’yle devam ediyor.

Ödüllü çocuk kitapları yazarı Sevim Ak ve Behiç Ak, 2023 yazında eskiden ailesinin yaşadığı, çocuk ve gençlere yönelik kullandıkları Feneryolu’ndaki Ev Kütüphanesi’ni, güvenlik gerekçesi ile boşaltmaya karar verdi. Bu sebeple Ev Kütüphanesi, 3 Haziran’da Kadıköy Belediyesi’nin önerisiyle Alan Kadıköy’e taşındı.


Buraya sadece bir çocuk kütüphanesi demek yanlış olur.


İki kardeşin çocuklara nitelikli kitap örnekleri sunarak okuma sevgisini güçlendirmek amacıyla yarattığı büyülü bir hayaller evi demek daha doğru. 


Bir keşif, ortak olma, bir deneyim kazanma, gözlemleme, iç sesini dinleme, tanışma, paylaşma ve üretme yeri.


Türk edebiyatının üretken yazarlarından olan ve bu sene 37.yılını kutlayan sevgili Sevim Ak sorularımızı içtenlikle yanıtladı. 


Ev Kütüphanemiz fikri nasıl oluştu? Kuruluş hikayenizi duymayı çok isteriz.

Kendi çocukluğumda mahallemizdeki kütüphaneye çocuk kitaplarını karıştırmak için gitmelerim orada görevli memurun engeliyle karşılaşmıştı. Kapı girişinde hangi kitabı istediğimi söylersem ve varsa, o içerden getirecekti. Ne yazık ki adını verdiklerimden hiçbiri raflarda yokmuş, ben de o sihirli kapıdan içeri bir türlü giremedim. Çocuk edebiyatı yazarlığım bana Anadolu’nun mezralarından Balkanlara, Hollanda, Almanya, Kore …vb ülkelerde kütüphanelere gitme, kitaplarımla buluşmuş çocuklarla iletişim kurma şansı yarattı. Dağ köylerinde anne babası okuma yazma bilmeyen çocuklara o güne kadar duymadıkları öyküleri okurken gözlerinde yakaladığım duygusal titreşimlerle, okuma kültürü gelişmiş ülkelerde kütüphanelerde bebeklikten beri zaman geçiren çocukların kitaplarla kurdukları bilinçli iletişim arasında gidip gelirken kendi kendime sayısız sorular sorardım. Yazarlık benim gözümde sadece kurmaca dünyada yaratıklarımızı paylaşmak değil, o kitapların ulaştığı çocukların dünyasında çeşitli, hatta eleştirel bakış açıları sunan kapılar açılmasına da vesile yaratmaktı. Bu da ancak onlara kalitesi yüksek, iyi yazılmış, özenle, estetik bilinçle tasarlanmış kitaplar sunarak ulaşılabilecek bir şeydi. Anadolu’da da, büyük şehirlerde de gittiğim devlet okullarının kütüphanelerinde yazar, çizer, editörlerce emek verilerek oluşturulan, prestijli yayınevlerinin değil, evlerden bağışla toplanan, çoğu “çöp kitap” diye niteleyeceğimiz yazarı, çizeri, çevirmeni belirsiz, ticari ya da politik amaçla üretilmiş kitaplarla karşılaşıyordum. O portföylerle okuma sevgisi, kütür bilinci oluşturmak kolay değildi. Çocuk edebiyatıyla ilgilendiğimden beri alandaki eserleri yakından takip etmeye başlamıştım, yıllar içinde iyi denebilecek bir kütüphanem oluşmuştu. Hatta artık yeni aldıklarım yaşadığım eve sığmıyorlardı. Gün geldi, eğitimci, idealist anne babamızın son 10 yılını geçirdiği aile evimizi kardeşim Behiç Ak’la kütüphaneye dönüştürmek istedik. Önce kendi kitaplığımızdaki çocuk gençlik kitaplarını yerleştirdik, ardından yeni kitaplar aldık. Çevremizde yürüme mesafesinde anaokulu, ilkokul, ortaokullar vardı. Kütüphanemizin kapılarını açar açmaz o okulların öğretmenleri ilgilendiler. Her hafta sonu yazar, çizer, eğitimci, editör arkadaşlarla öğrencilere etkinlikler planladık. Ev Kütüphanemiz’de çocuklarla kitaplar arasında benim çocukluğumda karşılaştığım gibi bir bariyer hiç olmadı. Okurlar istedikleri kitabı raflardan aldılar, yerlere yayılmış minderlerde oturarak, yatarak okudular. 2. Yılımızda Okul Kütüphanecileri Derneği Türkiye’de ilk ve tek örnek oluşumuz nedeniyle bize Okuma Kültürüne Katkı Ödülü verdi. Biz kütüphanemize koyduğumuz her kitabı özenle seçerek aldık, prestijli birkaç yayınevi bize yeni çıkan kitaplarından örnekler gönderdi. Bugün 10 binin üstünde kitaba sahibiz. 10. yılımızı devirdik. Sadece gezdiğim kütüphanelerdeki kitap içeriklerini, niteliği eleştirmek, kurumlardan beklentilere girmek yerine örnek bir model sunmak, çocukları kitaplara yakınlaştıracak etkinliklerle okuma sevgisini güçlendirmekti amacımız. Başlangıçta bu amacın ne ölçüde gerçekleşeceğini bilemiyordum, geçen zaman içinde oldukça anlamlı geri dönüşler aldık.   



Ev Kütüphanemiz'in en çok hangi özelliği ile hatırlanmasını istersiniz?

Ben ailemde duvarları kitaplarla kaplı çalışma odası örneğini görerek büyüdüm. Kendi yaşadığım evlerde ondan kat kat geniş kitaplıklar oluşturdum. Aklıma takılan her konuda kitaplara bakmayı alışkanlık edindim. Ev Kütüphanemiz’de zaman geçiren, kitap okuyan kitap tartışmalarına katılan çocukların da burada gördükleri resimden, yazar-çizer-editör, eğitmenler ve başka çocuklarla iletişimden, okuduğu kitaplardan anılar biriktirmesini, yaşamında dönüştürücü rolü olacak küçük ipuçları yakalamasını isterim.  



Türkiye'de bir çocuk kütüphanesi yaratmak gibi iddialı bir işe girişmenin ne gibi zorluklarını yaşıyorsunuz?

Ben Ev Kütüphanemiz girişimine "bir hayal kurdum, deneyelim, tutarsa geliştirerek devam ederiz," diye başlamıştım. Dışardan maddi destek anlamında beklentim olmadı. Kitapları kendi telif gelirlerimizle, seçerek aldık. Kimseden bağış kitap talep etmedik, almadık da.  Etkinliklerimiz hiçbir zaman ücretli olmadı, atölye liderlerimiz de ücret beklentisi içinde olmadı. Kitap satmadık, parasal bağış da almadık. İçinde para geçemeyen bir oluşumu on yıldır aksatmadan sürdürmeye çalıştık. Kendi içinde tutarlı, dengeli, az konuşup çok iş yapmaya hevesli, aynı dili konuşan bir ekibiz. Ancak binamız yaşlı olduğu için, deprem olasılığına karşı çocuklara güvenli bir ortam arayışındayken Kadıköy Belediyesiyle iş birliğine girdik. Kamusal bir mekânı kamusal bir amaçla kullanırken kullanıcılarımız, bilinirliğimiz arttı. Amacımızın, gönüllülük bilincimizin, ideallerimizin günümüzün değişen değerleriyle çeliştiği sorunlar yaşadık. Her şeyin alınır satılır olduğu bir toplumda, "ne kadar para o kadar iş" anlayışıyla iş gören personellerin arasında gönüllülük ve dayanışmayla yürütülen bu oluşumun niyetini anlatmada zorluklar yaşamak, çabalarımızın arkasında bir art niyet aranması ve küçümsenmesi bizi şaşırttı ama yıldıramadı. Biz omuz omuza verdiğimiz, gönüllü ekip arkadaşlarımızla inandığımız gibi yaşamaya, inandığımız işleri yapmaya devam edeceğiz.   


Ev Kütüphanemiz'de bir hafta nasıl geçiyor?

Hafta içi okullardan randevu alıp kütüphane havası solumaya, gelmişken okudukları kitabın yazarı-çizeriyle buluşmaya gelen çocuklar kapımızı çalıyor. Perşembe günleri anaokullarına yönelik etkileşimli okuma etkinliklerimiz oldukça ilgi görüyor. Aylık programını yazar Hafize Çınar Güner hazırlıyor. Cumartesileri 6-9 yaşa yönelik, Tasarım, Mimarlık, Sanat, Bilim.vs atölyeleri, yazar-çizer buluşmaları gerçekleştiriyoruz. Sadece son iki yılda 100’e yakın yazar-çizer, eğitmenle çalıştık. Ayda iki kez Kitap Kurdu kulübü çocukları önceden seçilen kitapları enine boyuna tartışıyorlar. 9 -11 yaş grubunu çevirmen, antropolog Dr. Tülin Sadıkoğlu yönetiyor. 11 yaş üstü grubu editör, çevirmen Mehmet Erkurt.


Ev Kütüphanemiz'e gelen bir çocuğun hayatı nasıl değişiyor?

Kütüphanemizde çocukların bir kitapçıda görebileceklerinden çok sayıda ve çeşitlilikte kitap var. Atölyelerimiz hep bir kitap ekseninde gerçekleşiyor, o kitabın önceden edinilip okunmasını önemsiyoruz. Bir atölyeye gelen çocuk, o gün birkaç resimli kitabı hemen oracıkta okuma şansı buluyor, atölye kitabını zaten okuyor, giderken birkaç kitabı ödünç alıyor. Sürekli kütüphane etkinliklerini takip eden çocuğun elinden ayda 20'ye yakın kitap geçiyor. Bazı çocuklar akıllarındaki birkaç popüler kitap adıyla içeri giriyor ve yalnızca onları edinmek istiyor. Ama çeşitliliği görünce ve ortamdaki başka çocuklarla etkileşince seçimleri farklılaşıyor. Anaokulundan beri kütüphanemize gidip gelen çocuklar dokuz yaştan itibaren kitap kulüplerimizde kitapları her yönüyle didik didik tartışmayı da öğreniyorlar, okumayı tutku haline getirebilen çok sayıda çocuğumuz var.  

  

Çocuklara okuma alışkanlığı öğretmek isteyenlere tavsiyelerinizi alabilir miyiz?

Okuma alışkanlığı için bebeklikten itibaren çaba harcamak gerekiyor. Banyo kitapları, sesli, dokulu, oyunlu, hareketli kitaplarla çocuğun ilgisi çekilebilir. 2 yaşından sonra resimli kitapları birlikte okumak, resimlere uzun uzun bakmak, yeni hikayeler uydurmak ebeveyn çocuk ilişkisini duygusal açıdan güçlendirdiği gibi kitaba da yakınlaştırır. Yavaş yavaş çocukların kavramsal gelişim sürecine, anlama becerisine katkı veren kitaplarla iletişime giren çocuk bu yolla yeni bilgiler edinir, merak eder, soru sorar, yanıtlarını bulabileceği kitaplarla buluşması bu dönemde çok önemlidir. Okuma süreçlerini oyunlu, eğlenceli bir şekilde ebeveynle birlikte yaşamak emek ister ama olumlu sonuçlar da alınır. Çocukları kütüphanelerde erken yaşlarda görsel, estetik değeri olan kitaplarla buluşturmanın, hikayeleri birlikte okumanın, çocuğun ilgisini hemen çeken kitaplara oracıkta ulaşmanın okuma alışkanlığı kazandırmada işlevi tartışılamaz.

Comments


bottom of page