Üsküdar’da kendi şahsına münhasır sıcak ve samimi bir mekan…
- Seda Aksoy Evren
- 6 saat önce
- 3 dakikada okunur
Seda Aksoy Evren, Litera Edebiyat için bağımsız kitapçılarla yaptığı söyleşilere, KendisiBir ile devam ediyor.

KendisiBir için sadece bir kitapçı dememiz doğru olmaz.
KendisiBir hem kitapçı, hem tiyatro alanı, hem bir kafe.
“Kendi halinde bir habitat oluşturmuş mekân” olarak tanımlanan KendisiBir’in kapıları üreten ve kendini geliştiren misafirlere her zaman açık.
“Müdavim kültürünün insan ruhunda bıraktığı etkiyi” önemseyen sevgili Çağla Türer ile “KendisiBir ” hakkında konuştuk.
Kuruluş hikayenizi duymayı çok isteriz.
“Kendisibir mekan” fikri benim için net bir zamana bağlı olan bir hayal değil; uzun yıllar boyunca kitap kurcalamalarının, yazma deneyimlerinin ve atölye/sahne buluşmalarının etrafında gezinmenin bir sonucu aslında.
Okumak, yazmak ve paylaşmak hep vardı; ama bunları bir mekânda bir araya getirme arzusu, İstanbul’da bağımsız ve nefes aldıran alanların azaldığını hissettiğim günlerde güçlendi. 2018 yılında ilk kurulduğunda çocuk edebiyatı öncülüğünde bir yayınevi olmanın yanısıra halihazırda yaptığım felsefe ve sanat atölyelerinin, tiyatronun, kitap kulüplerinin buluşma mekanı olmasını istemiştim. Bu yedi küsur yılda, pandemiler, gündemler, depremler ile hedeflerinden çok uzaklaşmasa da yayıncılığı askıda bekletmek zorunda kalmış bir işletme olarak hayatına devam ediyor diyebilirim. Yayın dünyasına katılmak için “o en doğru anı” hala bekliyorum.

"Kendisibir mekan" adının en çok hangi özelliği ile hatırlanmasını istersiniz?
“Kendisibir” kelimesi kişisel bir daveti de içinde barındırıyor: Buraya gelen herkes kendi varlığıyla mekânı tamamlıyor. “Kendisibir mekan” sadece raflardaki kitaplarla ya da menüdeki kahvelerle değil, gelenlerin sohbetiyle, dokunuşuyla, varlığıyla yaşayan bir yer. Adının, bu çoğulluğu ve kişisel deneyime açılan kapıyı hatırlatmasını isterim. Müdavim kültürünün insan ruhunda bıraktığı etkiyi de hissederek tabi.
Türkiye'de bu tarz bağımsız bir kitapçı yaratmak gibi iddialı bir işe girişmenin ne gibi zorluklarını yaşıyorsunuz?
En başta sürdürülebilirlik meselesi var. Kitap, Türkiye’de lüks sayılmaya başlamışken, kitap merkezli bir mekân açmak ticaretin zorlu pek çok alanı gibi cesaret istiyor. Kira ve maliyetler sürekli artıyor, okuma alışkanlıkları değişiyor, ekonomik koşullar daralıyor. Bunun yanında bağımsız kalmak, büyük yayınevlerinin dayattığı ticari dengelerden uzak durmak da ayrı bir çaba gerektiriyor. Ama bütün bu zorlukların içinde, gelen bir okurun raftan aldığı bir kitabı sevinçle keşfetmesi ya da etkinliklerimizde yeni bir dostluk kurulması her şeye değiyor. Zaten tam da bu küçük ama yoğun anlar için yaşıyor burası.

Mekanınızda bir hafta nasıl geçiyor? Bize anlatır mısınız?
Bir haftamızın ritmi kitap ve kahveyle atıyor. Sabahları mekânı açtığımızda önce kahve kokusu doluyor içeriye, ardından kitap raflarının arasında dolaşan meraklı adımlar. Hafta içi daha çok müdevimlerimizin masaları doldurduğu ve kendisibir kitap raflarında yeni gelenleri kurcaladığı saatler ile geçiyor. Akşamları da komşularımızın iş çıkışı uğradığı bir mahalle mekanı olduğumuzu söylemek daha doğru olacaktır. Bazı akşamlar kültür buluşmaları, sanat atölyeleri ile dolu oluyor. Hafta sonu ise semt dışından ziyarete gelen müdavimler ve bizi yeni keşfeden ailelerle geçiyor. Çocuk kitapları seçkimizde ilk günden beri özenli, yığma bir siparişi değil, yayınevleriyle tek tek iletişimde olarak edebi niteliği güçlü kitapları arıyor, buluyor ve bulunduruyoruz. Mahalleli gençler kitap seçiyor, kimi sadece kahvesini alıp çıkıyor, kimi saatlerce oturup işini ev konforunda kendisibir müzik seçkisi eşliğinde yapıyor. Zaman zaman şiir okumaları, tek kişilik gösteriler ya da müzikli akşamlar ekleniyor bu ritme. Yani bir hafta, her seferinde farklı bir hikâye ile geçiyor.
Çocuklara okuma alışkanlığı öğretmek isteyenlere tavsiyelerinizi alabilir miyiz?
Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmanın yolu, onlara “okuyun” demekten değil, birlikte okumaktan geçiyor. Kitapların zorunlu bir ödev değil, bir oyun, bir yolculuk olabileceğini hissettirmek çok önemli. Çocuğun ilgisini çeken konulardan başlamak, onun seçmesine izin vermek, birlikte sesli okumalar yapmak büyük fark yaratıyor. Ve en önemlisi, çocukların evde anne babasını kitap okurken görmesi. Kitap evin içinde görünür oldukça, çocuk için de hayatın doğal bir parçası oluyor.
Yorumlar