Neden hayır demek isterken evet deriz?
- Nagihan Kahraman
- 5 gün önce
- 3 dakikada okunur
Nagihan Kahraman Vanessa Patrick’in kaleme aldığı Hayır Deme Cesareti: Hayatınızın Kontrolünü Elinize Almanın Bilimsel Yolu üzerine yazdı: “Gerçekten istemediğiniz bir şeye 'evet' demek zorunda değilsiniz. Vanessa Patrick'in Hayır Deme Cesareti kitabı, güçlü bir ‘hayır’ demenin yollarını gösterirken, kararlı bir dille sınır koymanın hem bireysel özgüveninizi hem de ilişkilerinizi nasıl dönüştürebileceğini ortaya koyuyor.”

Hayatın pek çok alanında ailemizden, iş arkadaşlarımıza; partnerimizden patronumuza kadar birçok kez “hayır” demek isterken “evet” derken bulmuşuzdur kendimizi. Bu, her zaman dışsal sebeplerle değil hatta çoğunlukla içsel motivasyonlarla yapılan bir eylem. Kalben asla o işi yapmak istemesek de bir anda evet deyip kendimizi yaparken buluruz bu yüzden. Bunun sebepleri psikolojide uzun yıllardır araştırılagelsin; bir noktadan sonra şunun da peşine düşmüş durumdayız. Peki, “hayır” demek için ne yapmamız gerek? “Hayır” diyebilmenin yolları nelerdir?
Aslında böyle sorulunca gayet basit geliyor insana; hayır de gitsin! Maalesef bu kadar kolay değil bunu yapabilmek gerçek hayatta kolay olmayabilir çünkü her insan bireyselliğinin yanı sıra toplumsal da bir varlık ve çoğu zaman hayır dememesi ya da başka bir ifadeyle evet demesi aslında sonucundan korktuğu şeylerden kaçmak için kullandığı bir konfor alanında kalmasının göstergesi. Çocukluğumuzdan beri bize “evet” demenin ne kadar iyi olduğunun, ancak makul olursak kabul göreceğimizin telkin edildiği bu büyüme serüveninde ve devamında da yetişkinliğimizde aslında işlerin böyle gitmek zorunda olmadığını, başka türlüsünün de mümkün olduğunu bize göstermek isteyen bir kitap yayımlandı yakın zamanda: Vanessa Patrick’in yazdığı Hayır Deme Cesareti: Hayatınızın Kontrolünü Elinize Almanın Bilimsel Yolu. Nova Kitap’tan çıkan eserin çevirisi Emine Coşkun’a ait.
Dr. Vanessa Patrick, hâlihazırda pazarlama profesörü; araştırmadan sorumlu dekan yardımcılığı yaptığı Houston Üniversitesi’nde çalışana kadar pek çok alanda çalışmalar yapan, çok yönlü bir yazar. Öncesinde Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde işletme alanında doktora ve daha da öncesinde Hindistan’daki Bombay Üniversitesi’nde pazarlama alanında MBA ve mikrobiyoloji ile biyokimya alanında lisans dereceleri var. Psikoloji, pazarlama ve yönetim alanlarını harmanlayarak uzun yıllar araştırma makaleleri yayımlamış. Araştırmalarında günlük tüketici estetiği, günlük mükemmelliği teşvik etme ve kişisel ustalığa erişme konularına ağırlık vermiş. Kızına adadığı Hayır Deme Cesareti’nde de kendisinin ortaya attığı “güçlendirilmiş reddetme sanatı” kavramı üzerinde duruyor.
Kitap, yazarın neden hayır diyemediğimizi anlattığı “Giriş” kısmı haricinde üç ana bölümden oluşuyor: “Hayır Demek Bir Süper Beceridir”, “Güçlendirilmiş Reddetme Sanatı: Güçlendirilmiş Reddin Oluşturulması İçin Gereken Yetkinlikler” ve Güçlendirilmiş Reddin Uygulanabilirliği”. Yazar, ilk bölümde uzun uzun “Neden hayır demek isterken evet deriz?” sorusunu irdeliyor. Bunun için pek çok kişinin hemfikir olacağı sebepler sıralıyor: Aidiyet ihtiyacı, sosyal etki ya da baskı, uyumsuz olarak addedilmemek, itibar kaybına uğramamak ve/veya içinde bulunulan ilişkiyi kaybetmemek gibi ana sebeplerle insanların yapmak istemediği şeylere bile günlük hayatlarında "evet" dediğinin üzerinde duruyor.
İnsanların etkileşim hâlinde oldukları sosyal ortamın kendisinden beklentilerini yerine getirmek için devamlı güven ve iş birliği içinde olmaya meyilli olduğundan, bu sebeple de uyumlu olmaya çalıştığından söz ediyor uzun uzun. Ancak bir noktadan sonra “hayır” demesinin gerekli olduğunun farkına varan insanların bunu nasıl yapacaklarına dair önerilerde bulunuyor. Patrick’e göre en etkili “karşı koyma” yollarından biri kelimeleri bilinçli seçmek. Ne demek bu? Bir şeyi reddederken seçilen kelimelerin inanç ve kararlılık içermesi. Böylece karşı tarafa çaresiz ve kontrol yoksunu bir imaj çizilmemiş olur. Yani yazara göre “yapamam”, “gelemem” demek yerine sınır çizerek ve geniş bir zaman dilimine yayarak böylece neden “yapamayacağımızı” değil; “yapmayacağımızı” net bir şekilde ifade etmek gerekiyor. Çünkü “yapamam” dendiğinde güçsüz ve çaresiz bir izlenim bırakırken “yapmıyorum/yapmam” dendiğinde kararlı, güçlü ve kendinden emin bir izlenim yaratılıyor.
Yazar bunu kitabın ilerleyen bölümlerinde detaylı şekilde anlattığı “güçlendirilmiş reddetme sanatı” fikrinin temeli olarak ele alıyor. Bunu “güçlendirilmiş” ya da “güçsüzleştirilmiş” bir dil kullanımının önemine dikkat çekmek için yapıyor. Örneğin, Patrick’e göre bir misafirlikte tatlı ikram edildiğinde “Çikolatalı pasta yiyemem.” ile “Çikolatalı pasta yemiyorum.” demek arasında çok büyük fark var. Birinde koşulların sizi maruz bıraktığı bir durum varken diğerinde kimliğinin bir parçası hâline getirilmiş bir davranış biçimi söz konusu.
Vanessa Patrick’in uzun uzun üzerinde durduğu “güçlendirilmiş reddetme” kavramı kitap boyunca çeşitli örneklerle desteklenerek enine boyuna açıklanıyor. Bu noktada yazarın üslûbunun da buna ne kadar yardımcı olduğunun üstünde durmak gerek. Verdiği örneklerin ve dilinin açıklığı, anlaşılırlığı sâyesinde üzerinde durduğu kavramlar çok daha kolay özümsenebiliyor ve uygulanabilirliği de böylece artıyor. Yazar ayrıca bir de kitabın sonuna “Güçlendirilmiş Ret Terimleri Sözlüğü” kısmını eklemiş. Burada kitapta bolca bahsettiği “ceviz ağaçları, “derme çatma ev tuzağı”, “kadifeçiçekleri”, “kırmızı kadife halatlar”, “spot ışığı etkisi” gibi metaforik terimleri açıklıyor. Bu alanda kendini geliştirmek isteyen kişilere bir rehber niteliğindeki Hayır Deme Cesareti’ni muhakkak öneriyorum.
HAYIR DEME CESARETİ
Vanessa Patrick
Nova Kitap, 2025
Çeviri: Emine Coşkun
296 s.
Commentaires