Öykü: Kuyum Dükkanı
"Bi’tane adamı varmış; hep o ayarlıyomuş bunun rahatını."
Ayşegül Turan ve Zeynep Özrendeci
Temmuz’un on beşi. Hava otuz üç derece. Dükkânlar yeni yeni açılıyor Paspatur’da. Gecenin yorgunluğu çoktan silinmiş sokaktan. Yahyalı halısı kapıda, altınlar vitrinde parlıyor. Kapı sıkı sıkıya kapalı. Uzun, karanlık koridorun ardından duvarda televizyon seçiliyor. Ekranda reklamlar.
- Açsana Esra´yı.
- Esra yok daha.
- Niye yok?
- Müge bitmedi daha. Bitsin, o var.
- MÜGE ABLAAA. HİÇ MÜŞTERİ YOK, BİZE MÜŞTERİ YOLLASAN ABLAA...
- Yalnız tatillerini Fethiye´de geçiriyomuş biliyon mu?
- Yok ya? Nerde?
- O lüks otelde, girmiyomuş şehir içine. Uzakta takılıyomuş.
- Eee geleydi, bi’çayımızı içerdi.
- Yoook kafa dinliyomuş, bi’tane adamı varmış; hep o ayarlıyomuş bunun rahatını.
- Vay be, Müge hemen şurda yani?
- Valla yaa, benim arkadaş var o söyledi.
- Melike mi?
- Aynen, Melike´nin bi tanıdığı orda çalışıyomuş.
- Melike napıyo?
- İyi yaaa, onlar bu bayram memlekete gittiler.
- Ooo. Şimdi babaannesinde bir nohut yahni yiyodur. Karabiberli. Pilavı da bir küçüğü yapar.
- Bakan var!
Vitrine bakan bir çift görünür aydınlıkta. Tenleri sütlaç. Dünya üzerinde çok, Fethiye’de az gün görmüşler.
- Halamda hiç altın yok!
- Adam paralı ama.
- Adam bakıyo kendine, bak saatine!
- Teyzemde yüzükler var da... Altın değil mi onlar?
- Yok değil, hepsi gümüş.
- Amaaaan.
- Gümüşcü bu. TEYZEM BURDA BULAMAZSIN.
- Aaaa gözlüğünü çıkardı!
Hafifçe doğrulur yerinden. İkisi de gözlerini kırpmadan yaşlı çifti izlemeye devam ederler.
- Belki ufak bi şey alır.
- Bi yüzük gösteriyo adama. Git bak bakayım.
Hızlı adımlarla koridoru geçer. Vitrine yaklaşınca yavaşlar. Yaşlı çift gülümseyerek başlarıyla genci selamlar ve kısa süre sonra oradan ayrılırlar.
- Kaçmayın ya!
Hayal kırıklığı, omuzlarını düşürür gencin.
- Ne diyo?
- Beyaz olan gümüş mü altın mı diyo.
- Bizde gümüş yok deseydin.
- ‘Gümüş fiyatına altın verelim’ dedim de ‘yok’ dedi, ağır istiyomuş.
- Kapıyı iyice kapattın mı? Isınmasın içerisi…
- Kapattım kapattım.
Kumandaya uzanıp sesi açar.
- Müge başladı, gel.
Tekrar yaklaşır ekrana.
- Şu vitrinlerin içinde hala boş ayaklar var bak, bunları dolduracağız dedik, duruyolar.
- Tamam arada yaparız.
Sebilin sıcak tarafına yönelir.
- Ne içiyoz, kahve mi?
- EVETTTOOO!
Comments