Bir Okur Gözünden "Ay Eskir Gün Işırken"
Nebilay Erdoğan
Fadime Uslu’nun on dört öyküden oluşan son kitabına ismini de veren Ay Eskir Gün Işırken hikâyesi, “öykü içinde öykü” olarak tanımlanan çerçeve anlatı tekniğiyle yazılmış. Bu tarzda, ana anlatıyı besleyen ve ona zemin oluşturan ikincil öyküler vardır. İç içe geçmiş girift dairelere benzetilebilecek bu yöntem, yazara esneklik sağlamakta; farklı zaman ve mekâna ait hikâyeler ana anlatının içine yerleştirilebildiği gibi okuyucunun merakı da canlı tutulmaktadır. Bu bölümdeki detaylar ve anıştırmaların dikkatli bir iz sürümü, çerçeve öykünün varlık nedenini gün ışığına çıkarır.
Ay Eskir Gün Işırken öyküsünün kahramanı bir yazardır. Ana anlatıda, bu yazarın zihninde bir fikrin belirme ve olgunlaşma süreci, “sen anlatıcı” aracılığıyla hikâye edilmiştir. Çerçeve anlatı ise, kahramanın bu çabasının bir meyvesi olarak Osmanlı sarayında tahta geçen bir hünkârın düğün gecesini konu edinmiştir. Hünkâr bir erkeği nikâhına almaktadır.

Bu bölüm boyunca iktidarını Rabb’in yeryüzündeki temsilcisi sıfatıyla iyice mutlaklaştırmak isteyen bir Hünkâr portresi çizilir. Öykünün giriş cümlesi şöyledir: “Ölüler sofradaydı ve gösteriyi izliyordu.” Bu cümle okuyucuya en baştan öykünün gerçeküstü atmosferi konusunda fikir verir. Saray dünya dışı, yarı kutsal bir mekân olarak betimlenir. Sarayda zaman da farklıdır ve bir çardak kuşundan kopan telek kadar hafiftir, uçucudur. Böylesi bir atmosferde gerçekleşen sıra dışı düğün, Hünkârın mutlak iktidarını sergileme niyetiyle bağlantılıdır.
“Hünkâr, ‘aklımdaki hattıistiva bulup iki ayn’ı bire tamamlayacağım,’ dedikten sonra halayığına, gözdelerinden, adına Nur’u Ayn dediği oğlanı nikâhına alacağını bildirmişti.”
Nikâhın nasıl ve ne zaman yapılacağı, kimlerin davet edileceği ve o gece çiftin yaptığı dansın sarayın nakkaşı, turna gözlemcisi tarafından nasıl minyatürleştirileceğine Hünkâr karar verir. Nur-u Ayn’ın Hünkâr tarafından Cebrail’e benzetilmesi, Rab’ın bir işareti olarak Nur-u Ayn’ın alnına bir nokta koyması ve zamanda iz bırakmak istediğini söylemesi Hünkâr’ın kendini Tanrılaştırma isteğinin göstergeleridir.
Bu çerçeve anlatı neden ana öykünün içinde yer almıştır?
Yazar kahramanımız, şans eseri 10 Ekim Gar Katliamından kurtulmuştur.