Yaratıcılık Ritüelleri 56 Kerem Işık: “Yazıya dair değişmeyen tek şey tutku ve heyecan”
- Semrin Şahin

- 25 Ağu
- 3 dakikada okunur
"Üzerinde çalıştığım metne dair aklıma ne zaman nerede bir şey gelirse hemen not almaya ya da o esnada kısa da olsa vakit ayırıp yazmaya gayret ediyorum."
Edebiyatçıların yazma deneyimlerine odaklanan Yaratıcılık Ritüelleri'nde Semrin Şahin'in bu haftaki konuğu Kerem Işık.

Yaratıcı sanatlarda akışta kalmanın, kendimizi yaratma anının içinde tutarak, sürüklenmeden kalabilmenin ne kadar zor olduğu bilinen bir gerçek. Bizi “an” a döndürecek bazı küçük totemler, seremoniler, bazı ritüellerin olmasının yaptığımız çalışma üzerinde odağımızı canlı tuttuğuna dair çalışmalar mevcut. Bu anlamda birçok yazarın günlük yazma alışkanlıkları olduğunu da biliyoruz. Yazmaya başlamadan önce yaptığınız ritüeller var mı?
Eskiden – yani iki çocuk babası olmadan önce – bazı ritüellerim vardı diyebilirim, fakat artık o yılların üzerinden o kadar çok zaman geçti ki ritüeller bile kişisel tarihimin derinliklerinde bir yerde unutuldu gitti. Artık yazmaya başlamadan öncesi için herhangi bir ritüelim yok fakat yazma esnasında müzik dinlemek olmazsa olmazım diyebilirim.
Dr. Seuss olarak bilinen yazar ve illüstratör Theodor Seuss Geisel, geniş bir şapka koleksiyonuna sahiptir. İlham gelmediğinde, dolabının başına gider, koleksiyonundan seçtiği bir şapkayı takar ve fikir bulmayı beklermiş. Ne hikmetse mutlaka parlak bir fikirle şapkayı başından çıkarırmış. Siz yaratım tıkanması yaşıyor musunuz ve bu tıkanmayı aşmak için neler yapıyorsunuz?
Neyse ki şimdiye kadar bu tür bir tıkanma yaşamadım. Benim rutinim genellikle aklımda yazmayı tasarladığım onlarca yeni fikri kâğıt üzerine geçirebilmek için uygun bir zaman dilimi bulmaya çalışmak şeklinde ilerliyor. Yazmaya başlayabilmek içinse bildiğim en etkili yöntem okumak. Sevdiğim ve bana yeni yeni zihinsel kapılar açan her tür metin beni doğrudan doğruya yazmaya başlama yönünde tetikliyor.
Yaratıcı çalışmalar yaparken hiç engellerle (iş ortamı, zamansal sorunlar, yazdıklarınızın görünür olmaması gibi engellerle) karşılaştınız mı? Bu engellerle nasıl mücadele ettiniz? Tam aksine sizi destekleyen ve yolunuzu açan kişiler oldu mu?
Yazmak söz konusu olduğunda karşılaştığım en büyük sorun kesintisiz bir zaman dilimi bulabilmek oluyor. Neyse ki kendi işimi yaptığımdan günlük programımı ayarlama konusunda son derece esneğim. En büyük destekçimse her zaman olduğu gibi eşim Özlem.
Yazmaya başladığınız dönemdeki duygularınızla şimdi hissettikleriniz aynı mı? Bu süreçte yazarlığınızda nasıl yol aldınız?
Yazmaya başladığım dönemdeki Kerem artık yok maalesef; ne de olsa hepimiz her an değişip dönüşüyoruz ve yaşadıklarımızla, okuduklarımızla, yapıp ettiklerimizle yahut salt başımıza gelenler nedeniyle farklı insanlara dönüşüyoruz. Ancak yazıyla alakalı olarak değişmeyen ve hatta katlanarak artan bir şey var elbette, o da yazmaya karşı duyduğum o – acemiliğe özgü diyebileceğimiz – tutku ve heyecan.
Yazar Julia Cameron “Sanatçının Yolu” adlı kitabında yazarların güçlerini toplamaları için sabah sayfalarından söz eder. Sabah uyanır uyanmaz yazmayı tavsiye eder. Siz sabah mı yoksa gece mi yazıyorsunuz? Yazma rutininiz nedir? Yazarken elinizin altında tuttuğunuz kitaplar var mı?
Belirttiğim gibi artık – maalesef – ne gün içindeki yazma zamanım ne de farklı alışkanlıklar özelinde bir rutinim olamıyor. Dolayısıyla, üzerinde çalıştığım metne dair aklıma ne zaman nerede bir şey gelirse hemen not almaya ya da o esnada kısa da olsa vakit ayırıp yazmaya gayret ediyorum. Bunu yapabilmek için eskiden yanımda hep not defteri taşırdım fakat artık Kindle’ın kendinden kalemi de olan Scribe adlı bir modeli var, onu yanımdan ayırmıyorum. Yazarken yanımdan ayırmadığım kitaplardan en önemlisi Necmiye Alpay’ın Türkçe Sorunları Kılavuzu. Onun dışında da o esnada hangi kitabı okuyorsam o da mutlaka masamda yerini alır.
Ben yaratmış olsaydım dediğiniz bir yapıt (tablo , öykü, şiir, beste vs…) var mı? Nedeniyle birlikte bu yapıtın sizin için anlamını açıklar mısınız?
İlk aklıma gelen Dino Buzzati’den Tatar Çölü. İnsanlık durumuna dair müthiş bir sezgi ve kavrayışla yazılmış bir metin kanımca Tatar Çölü. Zaman ve mekânı aşan bu müthiş metin Buzzati’nin atmosfer yaratmadaki ustalığının yanı sıra kulağa son derece basit, sıradan ve hatta belki sıkıcı dahi gelebilecek bir konudan nasıl bir başyapıt çıkarılabileceğine ve dolayısıyla da edebiyatın sezgisel yanıyla zihinlerimizin derinliklerinde yatan düşüncelere nüfuz edebilme gücüne dair bir atölye çalışması olarak da okunabilir, okunmalıdır.













































Türkiye’de online bahis denildiğinde akla gelen ilk ihtiyaç güvenliktir. Bu Türk platformu, oyuncuların hem eğlenmesini hem de güvenle vakit geçirmesini sağlıyor. Sitede spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar birçok seçenek mevcut. Ayrıca kullanıcı dostu tasarımı sayesinde siteye yeni giren biri bile zorlanmadan dilediği bölüme ulaşabiliyor. Bonus fırsatları ve promosyonları da oldukça ilgi çekici. Ayrıntılar için https://basaribettr.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.